TurkMedikal.net { ana sayfa }
TurkMedikal. N E T | ANA SAYFA Üyelik Online Alış-Veriş | Dükkan Kitaplar Hastalıklar Hakkında Bilgi | Hastalıklar İlk Yardım Medikal Rehber | Medikal Linkler Reklam
  28 Mart 2024, Perşembe Bu Sayfayı Arkadaşınıza Göndermek İstermisiniz ?
:: Sağlık Ansiklopedi >> Ast

Abdominoplastik

laparoplastik
Abdüktör kas (uzaklaştırıcı kas)

Kol ya da bacağın dışa doğru yer değiştirmesini sağlayan kaslara verilen ad.
Abdüsens sinir (uzaklaştırıcı sinir)

VI. kafa siniri çifti. Hareket siniridir.
Açhk hastalığı

Uzun süre yetersiz ve kötü beslenme sonucu ortaya çıkan hastalık. İki evreye ayrılır.
Amasti

Tek ya da her iki memenin doğumsal yokluğu
Addison Hastalığı

Böbrek üstü bezlerinin körelmesine ya da yıkılmasına yol açan bir hastalık. Bu hastalığı ilk olarak, Londralı hekim Thomas Addison tanımlamıştır.

Addison hastalığı, böbreküstü bezlerinin kabuk korteks bölümünün, otoimmun,verem ya da mantar enfeksiyonu nedeniyle zarar görmesine bağlıdır. Güçsüzlük, kansızlık, kilo yitimi, mide-bağırsak rahatsızlıkları, kan basıncı düşüklüğü, deride kararma, bazı hastalarda da aşırı sinirlilik ve aşırı duyarlılıkla gelişir. Eskiden ölümle sonuçlanabilirken, günümüzde sentetik hormonlarla kesin olarak tedavi edilmektedir.

Böbrek üstü bezleri, böbreklerin tepesinde yer alan, üçgen şekilli bir çift organdır. Addison hastalığının yaygın olmayışının nedeni, her iki bezin tüberküloz ve kanser tarafından yıkılma şansının pek az olmasıdır. Bu hastalık erkekte ve kadında eşit oranda görülür ve çoğu kez orta yaşlı ergin kişileri etkiler. Hastalığın belirtileri çok çeşitli olup böbrek üstü bezinin korteks bölümünün hormonlarının ortadan kaybolmalarının sebep olduğu değişimlerden ibarettir. Hasta, tedavi edilmediği takdirde üç yıldan fazla yaşamaz.

Addison hastalığının önde gelen belirtileri şunlardır:

• Güçsüzlük
• Aşırı yorgunluk, bitkinlik, kas güçsüzlüğü
• Kilo kaybı
• Mide bulantısı
• Kusma
• Tekrarlayan ishaller
• İştah kaybı
• Deride koyulaşma, lekeler
o Bazı bölgelerde deride anormal koyu renklenme
o Soluklaşmalar da olabilir
• El ve ayaklarda cilt döküntüleri ve lezyonları
• Ağızda yanak içlerinde renk değişiklikleri, pigmentasyon
• Yavaş, uyuşuk hareketler
• Kan basıncı ve kalp atımında değişiklikler
• Yüzde ve avuçlarda olağandışı ve aşırı terleme
• Baş ağrısı
• Pupillerde genişleme
• Kalp atışlarında hızlanma
• Hızlı ve ritmik titreme
• Ani krizler
• Hafıza bulanıklığı
• Göz kapaklarında istem dışı anormal hareketler
• Uyku bozukluğu
• Heyecanlanma
• İnişli çıkışlı ruh hali
• Dikkat dağınıklığı
• Hafıza kaybı (amnezi)
• Halusinasyonlar
• Bayılmalar

Addison hastalığının tedavisi,

Ömürboyu sürecek kortikosteroidle yerine koyma tedavisi belirtileri kontrol altına alır.Genellikle glukokortikoid  (kortizon veya hidrokortizon) ve mineralokortikoid (fludrocortizon) kombinasyonları verilir.

İlaç tedavisi stresin arttığı durumlarda arttırılmalıdır.Enfeksiyonlar,yaralanmalar ve aşırı terleme adrenal krize sebep olabilir.Adrenal krizde damariçi veya kasiçi hidrokortizon hemen yapılmalıdır.Düşük kanbasıncı tedavisi de gereklidir.Birçok hasta stres anında kendikendilerine  acilen yapmak üzere acil hidrokortizon enjeksiyonu yapmayı öğrenmiştir.Hastaların yanlarında acil durumlarda yapılacak ilaç ve dozlarının yazılı olduğu tanıtıcı bir sağlık kartını taşımaları çok önemlidir.

İlaç almayı asla aksatmamalıdır.Eğer şiddetli kusma dolayısı ile ilaç alımı aksıyorsa doktora bildirilmelidir. Aşırı kilo artışı ve vücutta ödem halinde mutlaka doktora bildirilmelidir.

Addüktör kas (yakınlaştırıcı kas)

Kol ya da bacağın vücudun orta düşey eksenine doğru yer değiştirmesini sağlayan kaslara verilen ad.
Arteriyoplasti

Travmatik bir lezyon (yara), bir aterom plağının çıkarılması ya da bir trombozun(*) neden olduğu tıkanma ya da doğumsal biçim bozukluğu nedeniyle bir atardamarın yok olan devamlılığının mikrocerrahi tekniğiyle yeniden sağlanması.
Artroplasti

Kelime anlamı eklemi yeniden oluşturmak""tır, yani eklemin yerine tamamen ya da kısmen yapay bir eklem koymaktır. Bkz. Eklem replasmanı.
Artroplasti**

Kelime anlamı eklemi yeniden oluşturmak""tır, yani eklemin yerine tamamen ya da kısmen yapay bir eklem koymaktır. Bkz. Eklem replasmanı.
Anastomoz (ağızlaşma)

Aynı sistem ya da aygıta ait iki içi boş oluşumu karşılık İletişime sokan bağlantı.
Ast

glütamik oksalasetik transaminaz.
Astazi

Dik konumu korumakta güçlük.
Asteni

Aşın Ölçüde güçten düşme.
Astenopati

Organizmanın bedensel ya da ruhsal bir ya da daha çok işlevinin zayıflaması.
Astenospenni

Spermlerin az ve yavaş hareketli olması, Astenospermi erkekte kısırlığın başlıca nedenlerinden biridir.
Asterion

Artkafa kemiği, yankafa kemiği ve şakak kemiğin mas-toit bölümünün kavuşma noktası.
Asthma

Astım
Astım

Hasta, kriz geldiği zaman soluk almakta zorluk çektiğini zanneder, gerçekte nefes vermekte zorluk vardır. Bunun nedeni de, akciğerlerdeki küçük hava borularının daralmasıdır. Buralardan geçen hava, ıslığa benzeyen bir ses çıkarır, ki buna hırıltı denir.Astım, bir kaç grup nedenden kaynaklanır. Bunların başında da bünye gelir. Yani, bazı kimselerde baş ağrısı ne kadar tabi bir şeyse, diğerlerinde de astım o kadar doğaldır.Bazı kimseler, toz, kıl, yumurta, süt, aspirin, çiçek tozu ve benzeri şeylere karşı hassastırlar. Bu hassasiyet, astım krizleri şeklinde kendini gösterir.Tedavi için, hastayı etkileyecek bu unsurların ortadan kaldırılması yapılacak ilk iştir.Aşırı heyecan veya korku da astım krizine yol açabilir. Bu gibi durumlarda hastayı sakinleştirmek yapılacak ilk iştir. Bazı kimselerde de, Had Bronşit sonucu astım krizi görülebilir.Kalp yetmezliği de astım krizine neden olabilir.
Astım

Astım, hava yollarının kronik inflamatuvar hastalığıdır. Yani soluk yolu boyunca meydana gelmiş kalıcı bir iltihap söz konusudur.

Belirtiler

Akciğerlerinizdeki hava yollarının etrafındaki kaslar beraberce kasılır veya daralır. Bu daralmaya genel olarak "bronkokonstriksiyon" denir ve akciğerlerinizin nefes alıp vermesini zorlaştırabilir.

Astım hastasıysanız, akciğerlerinizde bulunan hava yollarınız genelde şişlik ve rahatsızdır. Nöbet başladığı zaman daha da şişer ve rahatsızlanır. Doktorunuz bu şişme ve rahatsızlıktan "iltihaplanma" olarak bahsedebilir. İltihaplanma, ciğerlerinizden alıp verebildiğiniz hava miktarında azalmaya sebep olabilir.

Daralma ve iltihaplanma; hırıltılı solunum, öksürük, göğüs darlığı ve nefes darlığı gibi semptomlara yol açabilir. Ayrıca, tedavi edilmediği takdirde, astım uzun vadede akciğer işlevlerinin kaybına da sebep olabilmektedir.

Astımınız kontrol altında olmadığı zamanlarda neler yaşıyorsunuz? Nefes alırken ötme sesi mi çıkarıyorsunuz? Göğsünüzde darlık mı hissediyorsunuz? Çoğu astımlı hasta aşağıdaki klasik semptomların bir veya daha çoğunu yaşar:

• Ötme Sesi - Nefes verirken çıkan ıslığa benzer ses.
• Öksürük - Bir türlü kesilmeyen ve geceleri başlayan veya daha da kötüleşen bir öksürük
• Göğüs Darlığı - Göğsünüzün çevresi halatla sıkılıyormuş gibi bir his
• Nefes Darlığı - İncecik bir kamıştan nefes almaya çalışıyormuş, hatta hiç nefes alamıyormuş gibi bir his. Özellikle nefes vermekte zorluk.
Yukarıda sayılan semptomlar doktorunuzun önerdiği tedavi planına uymadığınız (hatta bazen uyduğunuzda bile) durumlarda oluşabilir.

Astımın temel gerçeği şudur: Astım hiç yakanızı bırakmayan sessiz ve sinsi bir rahatsızlık olabilir. Semptomlarınız olmadığı zamanlarda bile hava yollarınız daralmış ve iltihaplı olabilir. Bu yüzden de kendinizi iyi hissediyor olsanız bile astımı sürekli olarak kontrol altında tutmak büyük önem taşır. Tedavi edilmediği durumlarda, astımın uzun vadede akciğer işlevi kaybına yol açtığını gösteren kanıtların sayısı artmaktadır.

Tetik çeken faktörler şunlardır:

• Allerjenler
• Solunum yolu infeksiyonları
• Ev içi hava kirliliği (pasif sigara içiciliği, kızartma kokuları, cila, parfüm, saç spreyi, insektisidler, deterjan, çamaşır suyu, temizlik malzemeleri, deodorant, sprey kokuları)
• Dış ortam hava kirliliği (kükürt dioksit, tozlar, ozon, egzoz gazları, polen, mantar sporları)
• Bazı hava koşulları (rüzgar, fırtına)
• Egzersiz ve hipervantilasyon
• Bazı gıdalar ve katkı maddeleri
• Bazı ilaçlar
• Emosyonel faktörler (ağlamak vs.)

Tanı

Akciğer Grafisi: Doktorunuz önce diğer hastalıkların olmadığından emin olmak için bir akciğer röntgeni isteyecektir.
Spirometri: Akciğerlerin işlevlerindeki bozuklukları ortaya çıkaran ve sık yapılan bir ölçümdür.
PEF takibi: Pefmetre adı verilen cihazla hastanın evde kendi yapacağı ölçümlerle yapılan tanı yöntemidir.

Provokasyon Testleri: Solunum yollarındaki aşırı duyarlılığı gösteren testlerdir.

Tedavi

Astım tedavisinde ilk yapılacak olan sigaradan ve alerjiye neden olan faktörlerden uzak durmaktır. Ev akarlarına karşı evde nemin azaltılması, halıların ve tüylü oyuncakların kaldırılması, ahşap veya deri mobilya kullanılması tavsiye edilir. Astım kronik bir hastalıktır. Dolayısıyla tedavisi ömür boyudur. Astım hastaları hiç şikâyetleri olmasa bile astım ilaçlarını kullanmak zorundadırlar. Aksi takdirde her yeni "akut astım atağında" solunum yollarındaki iltihap daha da artacaktır. Astım ilaçları başlıca iki çeşittir. Hava yolunu genişletenler: Tıkanıklığı giderirler, nefes alıp vermeyi kolaylaştırırlar. İltihap gidericiler: Hava yollarındaki iltihabın artmasına engel olurlar. Ancak iltihabı tamamen geçiremezler.

Öneriler

Astımın tanı ve tedavisin de izlenecek yolun hasta ve ilgili branş doktoru ile planlanması çok önemlidir. Tedaviden en verimli bir şekilde yararlanabilmeniz için astım konusunda bilmeniz gereken ana prensipler;

• Hastanın Eğitimi
• Hastanın Düzenli Takibi
• Hastalığın Ağırlığının Saptanması
• Tetik Çeken Etkenlerin Uzaklaştırılması
• Atak Tedavisi İçin Hastaya Özgü Tedavi Planı
• Uzun Süreli Tedavi Planı

Astım nöbeti

Astım hastalığında ortaya çıkan nefes darlığı nöbeti.
Astigmat

Korneanın yuvarlak olmadığı, yumurta şeklinde olduğu bir durumdur. Yumurta veya rugby topu gibi astigmat bir korneanın 2 kesiti, temel eğrisi vardır, biri yassı diğeri ona 90 derecede daha dik. Bu iki farklı eğri ışığı farklı kuvvette kırarlar ve retinada iki görüntü oluşmasına neden olurlar.Genellikle doğuştandır. Bununla birlikte, cerrahi girişimlerle saydam tabakanın kesilmesine, saydam tabakada iltihaplanma ya da travmaya bağlı olarak da çıkabilir. Olguların en azından %90’ında astigmatlığın düzeltilmesi kolay değildir. Saydam tabaka eğriliğinde ağır bir bozukluk yoksa, kişi kırılma kusurunun farkında olmayabilir. 
 
Belirtiler

Baş ve göz çevresinde ağrı, bulanık görme, gölgeli veya çift görme, sık arpacık oluşması, uzun süren kirpik dibi iltihabı gibi belirtiler astigmat bulgusu olabilir. Astigmat gözlük, kontak lens veya refraktif cerrahi ile düzeltilmediği taktirde göz çevresindeki ağrı, baş ağrısı gibi şikayetlerin iyileştirilmesi mümkün olamaz.

Astigmat Tedavi Seçenekleri

Belli bir dereceye kadar ve şikâyet yoksa tedavi gerektirmez.

Astigmatı olan hastaların gözlük kullanmaya daha zor alışması, kırma kusuruna oluşan uyumun gözlükle bu kusur ortadan kaldırıldığında bir süre daha devam etmesidir. Bu nedenle astigmatlı camlara alışmak daha zordur ve eğer doktorunuz bu tür bir gözlük önermişse sürekli kullanarak alışmak, bir gün takıp, bir gün takmayarak rahatsızlık çekmeye göre çok daha kolaydır. Genellikle hastalar gözlüklerine 1–2 haftada alışmaktadırlar.

Astigmatı olan göz için gerçek derecesinde gözlük vermek kişi geç yaşlarda doktora başvurmuşsa mümkün olamayabilir. Böyle durumlarda gözlüğün kullanılabilirliğini artırmak için astigmat derecesi biraz daha düşük tutulabilir. Aksi halde kişi gözlüğü taktığında baş dönmesi, bulantı hissi, boşluğa düşecekmiş gibi, bastığı zemini yamuk ve yükselmiş gibi hissettiğini söyler. Böyle bir gözlükle merdivenden düşme, kaza yapma ihtimali fazladır.

Astigmatlar için gözlük haricinde diğer tedaviler nelerdir?

Astigmatlar gözlük kullanmak haricinde astigmatın derecesine göre torik yumuşak kontak lens, gaz geçirgen sert kontak lens, astimatik keratotomi, wavefront LASİK, kornea nakli(düzensiz skarlı tiplerinde) gibi değişik tedavi şekillerinden de fayda görebilir.

Astigmatlar için uygulanan lazer tedavilerinde de başarı oranları hızla yükselmiştir. Halen başarının en iyi olduğu grup sadece miyop olanlardır. Hipermetrop ve mix astigmat türlerinde başarı (lazer tedavi sonrası derece kalması) oranları %90-95 'lere gerilemektedir. Hangi astigmatlı gözlere lazer uygulanabileceğine detaylı bir göz muayenesi, kornea kalınlığı, astigmatın tipi,uygulanacak kişinin yaşı, eşlik eden bir hastalığın olup olmadığından sonra karar verilebilir.

Astigmatlık

Göz yuvarlağı çaplarının düzensiz olması sonucu ortaya çıkan bir çeşit göz bozukluğudur. Hasta; noktaları bir çizgi halinde görür.

Çoğunlukla doğuştandır. Miyopluk veya hipermetroplukla beraber de görülebilir. Bazı astigmatlar, baş ağrılarından da şikayet ederler.
Tedavi için doktorun vereceği gözlüğü kullanmak gerekir.

Astigmatlık

Göz yuvarlağı çaplarının düzensiz olması sonucu ortaya çıkan bir çeşit göz bozukluğudur. Hasta; noktaları bir çizgi halinde görür. Çoğunlukla doğuştandır. Miyopluk veya hipermetroplukla beraber de görülebilir. Bazı astigmatlar, baş ağrılarından da şikayet ederler.Tedavi için doktorun vereceği gözlüğü kullanmak gerekir.
Astigmattık

Kornea (saydamtabaka) yüzeyindeki bir bozukluk sonucu oluşan gözün kırma kusuru; bu nedenle parlak, ışıklı bir noktanın görüntüsü, retina (ağtabaka) üzerine düşmez.
Astrositom

Astrosit denen stroma hücrelerinin çoğalması ile oluşan sinir dokusu tümörü. Astrositler sitoplazmalannm çeşitti uzantılar yapması nedeniyle yıldıza benzer bir biçimdedir.
Bulaşıcı Hastalıklar

Bulaşıcı hastalık ya da Enfeksiyon hastalıkları, intaniye olarak da bilinir, hastalık yapıcı herhangi bir yolla insana geçme özelliğindeki mikropların veya parazitlerin vücuda girmesiyle ortaya çıkan hastalıklar.

Hastalığı yapan organizmalar, virüsler, bakteriler, riketsialar, mantarlar olabilir. Bütün bulaşıcı hastalıklar bir veya birkaç yolla insana geçebilme özelliğindedir. İnsandan insana, hayvandan insana olduğu gibi, topraktan insana da bulaşma husule gelebilir. Bulaşma şekillerinden başlıcaları şunlardır:

Aksırırken, öksürürken, konuşurken ağızdan çıkan damlacıkların başkası tarafından teneffüs edilmesiyle (verem, boğmaca ve çeşitli solunum yolu hastalıkları);
Doğrudan deri temasıyla ve cinsel temasla;
Hastanın kullandığı çamaşır, yatak eşyası ve yiyecek eşyaları gibi malzemeler vasıtasıyla;
Hayvanların insandan insana veya hayvanlardan insana hastalık taşımasıyla (Bunun en canlı örneği anofel cinsi sivrisineklerin taşıdığı sıtmadır. Yine aynı şekilde güvercinler "psittakoz" hastalığını taşırlar.);
Hastalandırıcı mikroplarla kirlenmiş yiyecekler ve içeceklerin alınmasıyla (Suyla bulaşan hastalıkların başlıcaları tifo, dizanteri, kolera, paratifo olarak sayılabilir. Yiyeceklerle de besin zehirlenmeleri ve gastroenteritler meydana gelebilir.);
Hastalıklı bir anneden hamilelik sırasında veya doğum esnasında bebeğe hastalık bulaşmasiyle (Frengi, kızamıkçık, gonore konjonktiviti, yani belsoğukluğu mikrobunun yaptığı göz iltihabı bu yolla bulaşabilir.).
Suni olarak meydana getirilen bağışıklıkta, kişiye zayıflatılmış, ölü mikroplar veya mikrop maddeleri verilir. Bunlara karşı hastalık belirtileri hasıl olmaksızın antikor teşekkül eder. Böylece kişinin hastalığa karşı korunması sağlanır. Birçok hastalığa karşı kullanılan aşılar böyledir. Aşılar her bulaşıcı hastalıkta tesirli olmayıp, ancak belli sayıda hastalıkta tesirlidir.

Hastalığa yakalanma açısından daha şanssız olanlar (daha çok yakalananlar) şunlardır:

Bulaşıcı hastalıklar salgın olduğu yerlere gidenler,
Üç aylıktan daha küçük bebekler,
Ailesinde bulaşıcı hastalık taşıyan kişi bulunanlar,
Yaşlı ve yatalak olanlar,
Kanser gibi bağışıklık sistemini felce uğratan bir hastalığı olanlar,
Bağışıklığı bastırıcı ilaçları kullananlar.
Bulaşıcı hastalıklarda bazı belirtiler vardır ki, hemen hemen bütün hastalarda bulunur. Bunlar; ateş, halsizlik, iştahsızlık, baş ağrısı, genel vücut ağrıları olarak sayılabilir. Bazı hastalıklarda döküntüler olabilir (kızıl, kızamık, çiçekte olduğu gibi). Hazım sistemini tutan hastalıklarda ise genellikle ishal vardır.

Her doğan çocuğa, zamanı geldiğinde aşı yaptırmalıdır. Vücudu devamlı kuvvetli tutmalı, yeme-içmeye çok dikkat etmelidir. Düzenli bir hayat sürmeli. Bulaşıcı hastalık salgını olan yerlere mecburen gitmek gerekiyorsa, alınacak tedbirler ve yapılacak aşılar konusunda bir hekime danışmalıdır. Temizlenmemiş kirli yiyecekler yememeli, vücut temizliğine gereken dikkati göstermelidir.

Bulaşıcı hastalıkların tedavisi çok çeşitli olup, hastalık yapıcı mikrobun cinsine göre değişir. Penisilin ve benzeri antibiyotikler bakterilere karşı tesirlidir. Sıtma gibi protozoon (tek hücreli canlı) cinsi mikroplarla meydana gelen hastalıklar da, çeşitli kimyevi maddelerden müteşekkil ilaçlarla iyileştirilir. Virüs hastalıkları ise antibiyotiklerden etkilenmezler.

Belli başlı bulaşıcı hastalıklar: Belsoğukluğu, Bruselloz, Çiçek hastalığı, Difteri, Dizanteri (amipli veya basilli), Grip, Hepatit, Kızamık, Kolera, Menenjit, Psittakoz, Sıtma, Suçiçeği, Tetanos, Tularemi, Tüberküloz, Uyku hastalığı, Zatürre, Tifo, Tifüs.

Blastomyces

Deride ve iç organlardan özellikle akciğerlerde yerleşen mantar cinsi.
Blastosel

Embriyonun gelişmesi sırasında, döllenmiş yumurtanın art arda bölünmesinden doğan hücrelerin sınırladığı boşluk.
Blastosist

Embriyonun kesecik halinde olduğu ilk gelişim evrelerinden biri.
Blastula

Döllenmiş yumurtanın bölünmeler sonucu, ortası sıvıyla dolu olan bir hücre tabakasından oluşan yapı.
Blefaroplasti

Travma, tümör çıkarılması gibi nedenlerle oluşan gözkapağı dokusu kaybının ya da biçim bozukluğunun vücudun başka bir bölgesinden alınan deri parçasıyla onarılarak yeniden biçimlendirilmesi.
Behçet Hastalığı

Behçet hastalığı, vücudun belirli bölgelerinde tekrarlayan iltihaplanmalara neden olan, sebebini bilmediğimiz bir hastalıktır. İlk olarak ağızda ve kasıklarda (genital bölgede) tekrarlayan aft şeklinde yaralar ve gözde iltihaplanma yapan bir hastalık olarak tanımlanmıştır.

Yüzyıllar boyunca, Behçet hastalığının çeşitli belirtileri farklı hekimler tarafından gözlenmişse de, 'ağızda ve genital bölgede tekrarlayan aft şeklinde yaralar ile birlikte gözde iltihaplanmanın başlı başına bir hastalığın belirtileri olduğunu ilk kez ortaya atan Prof. Dr. Hulusi Behçet olmuştur. İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Dermatoloji (Deri Hastalıkları) Kürsüsü'nün başkanı olan Prof. Dr. Hulusi Behçet bu hastalığı 1937 yılında tanımlamıştır ve hastalık bütün dünyada hocamızın adı ile anılmaktadır.

En sık görülen hastalık belirtileri şunlardır:

Ağız Yaraları (Aftlar)

Ağız yaralarına hemen hemen her hastada rastlanır. Bununla birlikte % 1-3 gibi az bir kısım hastanın ağızda yara şeklinde bir belirtiyi hiç göstermeksizin, sendromun diğer belirtilerini gösterdiği de bilinir. Bu yaralar genellikle sendromun ilk belirtisi olmaktadırlar. Diğer belirtiler ortaya çıkmadan yıllarca yalnız aft yakınması bulunan hastalar seyrek değildir. Behçet'te ağız yaralarının büyük çoğunluğu, sık gözlenen bir hastalık olan tekrarlayıcı aftlardan ayırt edilemez ise de, çok sayıda olmaları ve daha sık nüks etmeleri gibi farklılıklar vardır. Behçet'teki aftlar genellikle ayda bir veya birkaç kez tekrar eder ve birkaç gün ile bir hafta içinde iyileşirler. Sayıları birkaç tane olup, zaman zaman ağrı hissine yol açabildiklerinden hastanın beslenmesini zorlaştırabilirler.

Cinsel Bölge Yaraları (Genital ülserler)

Cinsel bölge yaraları küçük, deriden kabarık kırmızılık veya sivilce halinde başlar, ve bunu çabucak, zımbayla delinmiş gibi görünümde ve yavaş iyileşen yaranın gelişmesi izler (Soldaki resim). Bu yaralar hemen hemen her zaman yerlerinde iz barıkarak iyileşirler. Sağdaki resimde bir yara sonrası kalmış iz görülmektedir. Cinsel bölge yaraları aftlara kıyasla, sayıca daha azdır ve daha uzun sürede iyileşirler.

Behçet sendromunda cinsel bölge dışında da benzer yaralar gözlenebilir. Koltuk altları, kasıklar gibi büyük kıvrım yerlerinde, sivilce şeklindeki belirtilerin patlamasıyla ortaya çıkan bu tür yaralara hastalarda zaman zaman rastlanabilir.

Deriye Ait Belirtiler

Behçet sendromundaki deri belirtileri üç tipe ayrılabilir:

(i) kırmızı ve ağrılı yumrular şeklindeki belirtiler;
(ii) sivilce benzeri belirtiler;
(iii) deri damarlarının hastalanmasıyla ilgili belirtiler.


Paterji (Derinin Özgün Olmayan Reaksiyonu)

Bu test, Behçet sendromlu hastanın önkol derisine steril bir iğne batırılarak yapılır. Reaksiyonun oluşabilmesi için iğnenin dermis adı verilen katmana kadar girmesi gereklidir. 24 saatte belirginleşip 48 saatte maksimum olan reaksiyonda önce kırmızı bir halka ile çevrili, 1-2 mm'lik bir kabarıklık belirir. Öyle kalabildiği gibi çoğu kez 1-5 mm'lik bir steril cerahatli sivilce haline döner. Yandaki şekilde böyle bir reaksiyon görülmektedir. Türk Behçetlilerde özgüllüğü ve duyarlılığı oldukça yüksek bir test olarak kullanılabilmektedir. Türkiye, Japonya ve diğer Akdeniz ülkelerinde pozitiflik oranının % 50-80 olmasına karşın, İngiltere ve Amerika'da pozitifliğe pek rastlanmaz. Test erkeklerde kadınlara kıyasla daha şiddetlidir, ancak paterji pozitifliği ile hastalığın klinik şiddeti arasında bir ilişki yoktur.

Göz Belirtileri

En önemli organ tutulmalarından biri olan gözdeki iltihaplanma hastaların yarısında tespit edilir. Gözde kanlanma ve bulanık görme şeklinde kendini gösterir. Erkeklerde ve genç kişilerde göz hastalığı daha sık ve seyri daha ağırken, kadınlarda ve yaşlılarda ise daha seyrek ve daha hafiftir. Göz belirtileri, değişik şekillerde olabilmektedir. Yandaki resimde okla gösterilen, hastalığın ilk tanımlanan bulgularından biri olan hipopiyon'dur. Göz tutulması bulunan hastaların ancak % 10-20'sinde körlüğe kadar gidebilen ağır bir seyir söz konusudur.

Eklem Belirtileri

Hulusi Behçet, bu sendromu tanımladıktan bir sene sonra, 1938'de hastalarında romatoid ağrılardan bahsederek ilk kez eklem tutulmasını da bildirmiştir. Behçet hastalarının hemen hemen yarısında görülen eklem tutulması hastalığın ana yakınma ve bulgularından bir tanesidir. Bu tutulma eklem ağrısı şeklinde olabileceği gibi, daha sıklıkla eklem şişmesi şeklinde karşımıza çıkar. Bu durum ortaya çıktığı zaman eklemde ağrı, şişlik ve hareket kısıtlılığı olmasına rağmen kızarıklığa pek rastlanmaz. Tutulan eklemler, en sık dizler olup onu sırasıyla ayak bileği, el bileği ve dirsek takip eder. Şekil bozukluğu pek yapmaz ve genellikle 1-2 hafta içinde kendiliğinden iyileşir.

Damar Belirtileri

Behçet sendromunda toplardamarların tutulması sık, atardamarların ise seyrektir. Tromboflebit genelde hastaların dörtte birinde ve hemen hemen her zaman erkeklerde görülürken kadınlarda çok seyrek gözlenir. Bacakta şişlik şeklinde kendini gösterir. En sık olarak yüzeyel veya derin tromboflebit şeklinde karşımıza çıkar. Özellikle bacaklardaki tromboflebit uzun sürdüğü zaman zor iyileşen bacak yaralarına neden olur.

Tedavi:

Behçet hastalığının şifa anlamında, yani hastalığı tamamen ortadan kaldırıcı bir tedavisi yoktur. Fakat kullandığımız pek çok ilaç sayesinde hastalığın belirtilerini tedavi etmek, vücuttaki iltihabi reaksiyonu baskılamak, belirtilerin tekrarlama sıklığını ve şiddetini azaltmak mümkün olmaktadır.

Bu amaçla sık kullandığımız ilaçların başlıcaları şunlardır:

Kolşisin, bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar (Azatioprin-Imuran, siklosporin)

Churg-strauss hastalığı/sendromu

Nadir rastlanan bir vaskülit formu.
Caısson hastalığı

Vurgun. Dalgıçlarda ve çok yükselen havacılarda atmosfer basıncının ani değişimlerine bağlı olarak meydana gelir.
Caisson hastalığı

Vurgun. Dalgıçlarda ve çok yükselen havacılarda atmosfer basıncının ani değişimlerine bağlı olarak meydana gelir.
Crohn Hastalığı

Crohn hastalığı sindirim sistemini oluşturan yemek borusu , mide , ince ve kalın barsaklardaki bir veya birkaç bölümünü tutabilen , tutulan bölümde kalınlaşma , ülserler oluşturan bir hastalıktır

Belirtiler

Crohn hastalığı sindirim sistemini oluşturan yemek borusu, mide, ince ve kalın bağırsaklardaki bir veya birkaç bölümünü tutabilen, tutulan bölümde kalınlaşma, ülserler oluşturan bir hastalıktır. Bağırsaktaki kalınlaşma bu bölgelerde darlıkların oluşmasına yol açabilir. Hastalıklı bölgeler birkaç santimetre uzunlukta olabileceği gibi bir metreyi aşan uzunlukta da olabilir. Hastalık en çok "ileum" denilen ince bağırsakların son kısmını tutmaktadır. Kalın barsak ve anüs bölgesini de sıklıkla tutabilmektedir. Anüs bölgesinde "fissür" denilen çatlaklar ve "fistül" olarak isimlendirilen iltihapın aktığı delikler bulunabilir.
Crohn hastalığı tutulan bölgeye göre değişik bulgulara yol açabilir.
En sık olarak karın ağrısı ve ishal olur. Bağırsakta ciddi derecede daralmanın oluştuğu hastalarda karında şişkinlik, ağrı, kusma, kabızlık görülebilir. Kalın barsağın tutulduğu hastalarda dışkı ile kan gelmesi de görülebilir. Crohn hastalığının aktif döneminde, hastalar yorgunluk, halsizlik hisseder ve ateşleri olabilir. Anüs çevresinde çatlak, iltihablı akıntı yapan fistüller, apseler hastalığın diğer bulgusudur.

Tanı

Çok sayıda ve yoğun araştırmalara karşın Crohn hastalığının nedeni halen bilinmemektedir. Bulaşıcı hastalık değildir, hastalıklı kişiden sağlıklı kişiye geçmemektedir. Ancak virüs veya bakteri türü bir infeksiyöz ajanın, kişinin savunma mekanizmalarındaki yatkınlık durumlarına bağlı olarak hastalık oluşumunda rol oynadığı düşünülmektedir.
Sıklıkla haftalar-aylar süren karın ağrısı , ishal , kilo kaybı yakınmaları olan genç hastada Crohn hastalığından şüphelenilir. Basit kan tetkikleri kansızlık ve iltihaplanmanın bazı bulgularını gösterebilir. Daha ileri tetkikler ağız yoluyla verilen ilacı (baryum) takiben mide, ince barsak filmlerinin çekilmesi ya da anüsten aynı ilacın verilerek kalın barsak filmlerinin çekilmesidir. Tanı açısından en önemli tetkiklerden birikolonoskop denilen bükülebilir cihazlarla kalın barsağın ve bazı durumlarda ince barsağın son bölümünün içeriden görülerek incelenmesidir. Bu inceleme sırasında tanıda önemli olabilecek biyopsiler alınarak patolojik inceleme için gönderilebilir.

Tedavi

Ülseratif kolitin tersine Crohn hastalarında mümkün olduğunca ameliyattan kaçınılır, zorunlu kalınmadıkça hastalara ameliyat önerilmez. Mutlak zorunlu olunmadıkça ameliyat yaptırılmamalıdır. Tedavide ağız yolu ile verilen haplar veya makattan barsak içine uygulanan lavman ve fitil şeklinde ilaçlar kullanılır.

Öneriler

Genel olarak özel bir diyet yapılması önerilmez, hastalar ne dokunuyorsa o gıdayı yememelidirler. Katı diyet yapılması ağızdan alımı azaltarak düşkünlüğe ve genel durum bozukluğuna neden olabilir.

Çocuklar Dagastroenterit

Sindirim yolunun enfeksiyonu veya irritasyonudur. Bazı durumlarda bulaşıcıdır. Mide, incebarsaklar ve kalınbarsaklar etkilenir. Her yaşta çocuğu etkileyebilir.

Belirtiler

Kusma, bulantı ve ishal tipik belirtilerdir. Ayrıca karın ağrısı, ateş, iştahsızlık ve halsizlik görülebilir. Ufak bebekler sıklıkla huzursuzdurlar.

Tanı

Çocukta kusma ve ishal başladığında mutlaka hekiminize haber verin. Belirtiler hakkında kendi gözlemleriniz önemlidir. Doktorunuzun alacağı tıbbi öykü ve fizik muayeneye ek olarak labaratuvarda yapılacak kan ve dışkı testleri gerekli olabilir.

Tedavi

Şikayetleri hafif olan çocuklar, evde bol bol istirahat ve belirtiler ortadan kaybolana kadar sıvı içirilerek tedavi edilebilirler.
Biberonla veya anne sütü ile beslenen bebeklerde doktorunuz ile bebeğin diyetini konuşun.
Daha büyük çocuklarda su, meyva suları, ayran bitkisel çaylar verin.

Doktorunuz size eczanelerden temin edebileceğiniz toz halinde hazırlanmış tuz ve şeker karışımını önerebilir. Bu karışım tarife göre sulandırılarak kullanılabilir. ?İshal sayısı azaldığında şu gıdalardan herhangi biri verilebilir; elma püresi, muz, ekmek, havuç püresi, haşlanmış patates, yağsız et, pirinç, makarna, şeftali. ?Katı gıda verilmesini izleyen iki saat içinde ishal tekrarlanmıyorsa yirmi dört saat daha bu gıdalara devam edin. Daha sonra normal diyete kademeli bir şekilde geçin

Öneriler

Günde bir veya iki kez makattan ateşi ölçün. Çocukta sıvı kaybı belirtilerini gözleyin. Çocuğunuzun bakımından sonra veya yiyecek hazırlanmadan once ellerinizi yıkayın. İyileşene kadar çocuğunuzun aktivitelerini kısıtlayın. Kusmanın durmasını izleyen yirmidört saatten sonra çocuk normal aktivitesini genellikle yeniden kazanacaktır.

Çocuklar Dagastroenterit

Sindirim yolunun enfeksiyonu veya irritasyonudur. Bazı durumlarda bulaşıcıdır. Mide, incebarsaklar ve kalınbarsaklar etkilenir. Her yaşta çocuğu etkileyebilir.

Belirtiler

Kusma, bulantı ve ishal tipik belirtilerdir. Ayrıca karın ağrısı, ateş, iştahsızlık ve halsizlik görülebilir. Ufak bebekler sıklıkla huzursuzdurlar.

Tanı

Çocukta kusma ve ishal başladığında mutlaka hekiminize haber verin. Belirtiler hakkında kendi gözlemleriniz önemlidir. Doktorunuzun alacağı tıbbi öykü ve fizik muayeneye ek olarak labaratuvarda yapılacak kan ve dışkı testleri gerekli olabilir.

Tedavi

Şikayetleri hafif olan çocuklar, evde bol bol istirahat ve belirtiler ortadan kaybolana kadar sıvı içirilerek tedavi edilebilirler.
Biberonla veya anne sütü ile beslenen bebeklerde doktorunuz ile bebeğin diyetini konuşun.
Daha büyük çocuklarda su, meyva suları, ayran bitkisel çaylar verin.

Doktorunuz size eczanelerden temin edebileceğiniz toz halinde hazırlanmış tuz ve şeker karışımını önerebilir. Bu karışım tarife göre sulandırılarak kullanılabilir. ?İshal sayısı azaldığında şu gıdalardan herhangi biri verilebilir; elma püresi, muz, ekmek, havuç püresi, haşlanmış patates, yağsız et, pirinç, makarna, şeftali. ?Katı gıda verilmesini izleyen iki saat içinde ishal tekrarlanmıyorsa yirmi dört saat daha bu gıdalara devam edin. Daha sonra normal diyete kademeli bir şekilde geçin

Öneriler

Günde bir veya iki kez makattan ateşi ölçün. Çocukta sıvı kaybı belirtilerini gözleyin. Çocuğunuzun bakımından sonra veya yiyecek hazırlanmadan once ellerinizi yıkayın. İyileşene kadar çocuğunuzun aktivitelerini kısıtlayın. Kusmanın durmasını izleyen yirmidört saatten sonra çocuk normal aktivitesini genellikle yeniden kazanacaktır.

Çiçek hastalığı

Tıp dilinde variola denilen bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık şiddetli titreme ve 41 derece ateşle ortaya çıkar. Hastalık mikrobunun vücuda girmesiyle ortaya çıkması arasında geçen süre 10-14 gündür. Hasta istirahat ettirilir , başkaları ile görüşmesi yasaklanır. Doktorun tavsiyelerine uyulur. Bol su ve şerbet içirilir.
Çiçek hastalığı

Tıp dilinde variola denilen bulaşıcı bir hastalıktır. Hastalık şiddetli titreme ve 41 derece ateşle ortaya çıkar. Hastalık mikrobunun vücuda girmesiyle ortaya çıkması arasında geçen süre 10-14 gündür.

Hasta istirahat ettirilir , başkaları ile görüşmesi yasaklanır. Doktorun tavsiyelerine uyulur. Bol su ve şerbet içirilir

Desensibilizasyon (duyarsızlaştırma)

Kişinin belirli maddelerle karşılaştığında gösterdiği aşırı duyarlılık durumunun azaltılması ya da zayıflatılmasma yönelik süreçlerin bütünü.
Dalak hastalıkları

Karın boşluğunun solunda, midenin arka tarafında bulunan dalak; eskimiş kırmızı kan hücrelerini yok eder, gerektiği zaman da yeni kırmızı kan hücreleri imal eder. Sıtma ve tifo gibi bulaşıcı hastalıklar veya kansızlık sonucu dalak hastalanabilir.
Dalak hastalıkları

Karın boşluğunun solunda, midenin arka tarafında bulunan dalak; eskimiş kırmızı kan hücrelerini yok eder, gerektiği zaman da yeni kırmızı kan hücreleri imal eder.

Sıtma ve tifo gibi bulaşıcı hastalıklar veya kansızlık sonucu dalak hastalanabilir.

Diyabetes Mellitus ( Şeker Hastalığı)

Diabetes mellitus (DM) vücudun insülin üretmediği veya düzenli olarak insülin kullanamadığı durumla karakterize bir hastalıkdır. İnsülin günlük yaşam için gereken enerjiyi sağlamak amacıyla gıdalardan alınan şekeri, nişastayı enerjiye dönüştüren bir hormondur. Türkiye’de nüfusun %3.5’u diyabet hastası olup, 20 yaş üstü nüfusta bu oran % 7.2’dir. Hastanın diyabet mi, pre diyabet mi (diyabet öncesi dönem) ayırımı için Açlık Kan Şekeri veya Oral Glukoz Tolerans Testi yapılır. AKŞ ile 100-125 mg/dl seviyeleri pre-diabete, 125 mg/dl üzerindeki değerler ise diabeti işaret etmektedir. OGTT’de ise, 2. saatteki kan şekeri 140-199 mg/dl prediabeti, 200 mg/dl üzerindeki değerler ise diabeti gösterir.

DM’un 4 tipi vardır.

1. Tip 1 DM: Vücutta insülin üretiminde yetersizlik vardır. Tip 1 DM genellikle çocuklukta veya genç erişkin çağda ortaya çıkar. Bu tipte vücutta insülin üretilmemektedir. İnsülin vücudun şekeri kullanabilmesi için gerekli olup, şeker de vücuttaki hücreler için en basit- temel yakıttır ve insülin de şekeri kandan hücre içine almaya yarar. Hasta- hastalık ve doktor uyumu olduktan sonra hasta göz sağlığı, ayak ve cilt, kalp, ağız sağlığına dikkat ederse Tip 1’in oluşturabileceği komplikasyonlardan korunmuş olur. Aynı zamanda sigara ve alkolden de uzak durmak gerektiğini belirtelim. Tip 1 DM tanısı konan hastalarda gerekli takip ve tedaviye uydukları zaman yaşam kalitelerinde normal insanlara göre bir değişiklik olmamaktadır.

2. Tip 2 DM: İnsülin direnci ile birlikte insülin eksikliği söz konusudur. Bu tipte vücutta yeterli insülin üretimi yoktur yada hücreler insüline karşı duyarsızlaşmıştır. 40 yaş üstü ve fazla kilolularda ortaya çıkmaktadır. Tip 2 DM komplikasyonları: Kalp hastalığı, körlük, sinir hasarı, böbrek hasarı oluşturabilir. Bu komplikasyonlardan korunmak için yapılması gerekenler Tip 1 DM’dakilerle aynıdır.

3. Gestasyonel DM: Hamilelik esnasında tespit edilir. Amerika’da her yıl hamile kalanların %4’ünde ortaya çıkar. Gebeliği sırasında gestasyonel DM ortaya çıkan hastaların ileriki yaşamlarında Tip 2 DM tanısı almaları çok daha fazla olasıdır. Gebe kalmadan önce obez (şişman) olan kadınların %40’ında gestasyonel DM gelişir ve bu kadınlarda 4 yıl içinde Tip 2 DM tablosu gelişir. DM olmayan gebe kadınlarda 24.-28. hafta arasında gestasyonel DM açısından OGTT ile tarama yapılmaktadır.

4. Prediabet: Kan şekeri seviyeleri normalden yüksektir; ancak Tip 2 DM tanısı koyduracak kadar da yüksek değildir.

Diabetes Mellitus’ta ayrıca Bozulmuş Açlık Glukozu ve Bozulmuş Glukoz Toleransı adı altında iki kriterin de önemi vardır. Bu iki kriter diyabetin klinik tablosundan önceki evre olarak yer almaktadır.

Bozulmuş Açlık Glukozu:
Açlık plazma glukozu 110-126 mg/dl arasındadır.

Bozulmuş Glukoz Toleransı:
Oral glukoz tolerans testi yapılarak belirlenen bir durum olup klinik diabetin belirmesinden önceki evre olarak kabul edilmektedir.

Şeker hastalığı belirtileri:
• 

Diyastaz

îki eklem yüzeyinin birbirlerinden kalıcı bir biçimde uzaklaşması.
Diyastema

İki diş arasında bulunan boşluk.
Diyastol

Kalbin gevşeme devresi
Digastrik kas

Hiyoitüstü bölgede bulunan boyun kası.
Dejeneratif eklem hastalığı

Osteoartrit.
Dejeneratif eklem hastalığı

Osteoartrit.
Depo hastalıktan

Doğumsal metabolizma hastalıkları grubu.
Epigastriyum

Karın duvarının üst bölümünde yer alan anatomik bölge.
Endokrinopati (iç salgı sistemi hastalıktan)

iç salgıbezlerinin işlevlerindeki bozulma sonucu gelişen hastalıklar için kullanılan genel terim.
Eritrobfastoz

Dokularda ve kanda eritroblastların, yani olgunlaşmamış alyuvarların bulunmasıyla beliren patolojik durum.
Eritroblast

Kanda dolaşan alyuvarların kaynaklandığa kemik iliği hücresi.
Ekstansiyon (doğrultma, uzaklaştırma)

Epifizleri bir eklem oluşturan kemiklerin eksenlerini aynı düzleme getirme.
Elastin

Cilde esnekliğini veren ana bileşenidir. Güneşin zararları ciltteki elastinin bozulmasına neden olabilir.
Enteroanastomoz

Bir bağırsak bölümünü sindirim kanalının bir başka bölümü ya da salgıbezleri ile birleştiren cerrahi girişimlerin genel adı.
Enterogastron

Mide salgısını ve hareketlerini ketleyen ve incebağırsak mukozasında üretilen hormonların ortak adı.
Fibroblast

Bağdoku temel maddesinin bireşimini sağlayan bağdoku hücresi.
Fibroelastoz

Vücudun belli bir bölgesinde esnek liflerinin artması ve yoğunlaşması biçimindeki hastalık süreci.
Fibrokistik Hastalık

Fonasteni

Şarkı söyleme ve konuşma sesindeki bozukluk.
Fil Hastalığı

Özellikle bacakların şişip, genişlemesi şeklinde ortaya çıkan bu hastalığa halk arasında gelincik, tıp dilinde elefantiasis denir. Nedeni lenf kanamalarının iltihaplanıp, şişmesidir.

Fil hastalığı

Özellikle bacakların şişip, genişlemesi şeklinde ortaya çıkan bu hastalığa halk arasında gelincik, tıp dilinde elefantiasis denir. Nedeni lenf kanamalarının iltihaplanıp, şişmesidir.
Freiberg hastalığı

Ayağın avasküler nekrozdan (kemiğin damar yetersizliği sonucu ölümü) ileri gelen ağrılı bir hastalığı. Çoğunlukla genç kızlarda gözlenir ve ağrı metatars başında lokalizedir.
Gastralji

Mide ağnsı. Kramp tarzında ve kusmayla birlikte olabilir.
Gastrektazi

Midenin anormal biçimde gaz ve sıvıyla dolarak aşırı gerilmesi ve genişlemesi.
Gastrektomi

Midenin tümünün ya da bir bölümünün çıkarılması.
Gastrîk analizler

Mide hastalıklarının tanısında başvurulan incelemeler.
Gastrin

Mide suyunun salgılanmasını uyaran ve mideden salgılanan bir peptit hormonu.
Gastrit

Midenin iç yüzündeki zarın iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Mide iltihabı veya mide nezlesi de denir.

Hazırlayıcı nedenler Ağır yemekler, fazla kuru veya sert yiyecekler, hamur işleri, tatlılar, acı ve baharatlı yiyecekler, alkol, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, yemek saatlerinin düzensiz olması, çabuk çabuk ve çiğnemeden yemek, fazla ilaç kullanmak, ateşli hastalıklar, karaciğer veya safra kesesi hastalıkları, kalp hastalıkları veya romatizmadır.
Tedaviye başlamadan önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir.

Belirtileri Mide ağrısı, bulantı veya kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, aniden çıkan ateş, baş dönmesi, dilde beyaz pas, yorgunluk görülür. Midenin üzerine bastırlınca da ağrı hissedilir. Bu belirtiler özellikle ilk bahar ve son bahar aylarında artar.

Tedavisi Perhiz ve istirahat şarttır. Hastalığı doğuran nedenler ortadan kaldırılır. Hafif yiyecekler yenir. Aspirin gibi ilçlar kullanılmaz. Yemekler, yavaş yavaş ve çok çiğnenerek yenir.

Gastrit-Ülser

Gastrit midenin iç yüzündeki zarın iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Mide iltihabı veya mide nezlesi de denir. Hazırlayıcı nedenler : Ağır yemekler, fazla kuru veya sert yiyecekler, hamur işleri, tatlılar, acı ve baharatlı yiyecekler, alkol, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, yemek saatlerinin düzensiz olması, çabuk çabuk ve çiğnemeden yemek, fazla ilaç kullanmak, ateşli hastalıklar, karaciğer veya safra kesesi hastalıkları, kalp hastalıkları veya romatizmadır. Tedaviye başlamadan önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir. Belirtileri : Mide ağrısı, bulantı veya kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, aniden çıkan ateş, baş dönmesi, dilde beyaz pas, yorgunluk görülür. Midenin üzerine bastırlınca da ağrı hissedilir. Bu belirtiler özellikle ilk bahar ve son bahar aylarında artar. Tedavisi : Perhiz ve istirahat şarttır. Hastalığı doğuran nedenler ortadan kaldırılır. Hafif yiyecekler yenir. Aspirin gibi ilçlar kullanılmaz. Yemekler, yavaş yavaş ve çok çiğnenerek yenir.

Kusmak
Midenin içindekilerini, elde olmayarak ağız yolu ile dışarı atmaya kusmak, kusulan şeye de kusmuk denir. Kusmanın bir çok nedeni vardır. Örneğin, zehirli, bozulmuş yiyecekler, içki, gastrit ve ülser gibi mide hastalıkları, bazı besinlere karşı hassasiyet, bazı ilaçlar, kanser, mide kanaması, mide fıtığı, sinirlenme, migren, araç tutması, zehirlenme, kansızlık, sarılık, tiroid hastalıkları, hamilelik ve çocuklarda kabakulak, bademcik veya bağırsak hastalıkları sırasında kusma görülür. Tedavinin ilk şartı, kusmanın nedenini belirlemektir. Tedavi nedene göre yapılır. Hasta kustuktan sonra, sırt üstü yatırılır. Birşey yedirilmez. Bir bardak buzlu su, yudum yudum içirilir.

Mide Ülseri

Midenin iç yüzündeki belirli bir kısmın aşınması sonucu meydana gelen yaraya mide ülseri denir. Sinir bozukluğu, midede asit fazlalığı, zamanında ve iyi tedavi edilmeyen gastrit, mide zafiyeti, karaciğer yetersizliği veya safra azlığı, kalp hastalıkları, sindirilmesi güç yiyeceklerin aşırı derecede kullanılması, haddinden fazla sigara, çay, kahve veya asit yapıcı meşrubat içmek, alkol kullanmak veya bazı ilaçların uzun süre kullanılması mide ülserini doğuran nedenler arasındadır. Hastalığın başlangıcında mide ekşimesi ve ağırlık hissi vardır. Hastanın ağzına, sık sık ekşi su gelir. Tat alma duygusu hafiflemiştir, dil paslıdır, hastanın rengi solmuştur. Karnın üst kısmına bastırılınca, acıma hissedilir. Bu belirtiler ortaya çıktıktan sonra; en kısa zamanda tedaviye geçilmezse; yemeklerden 2-3 saat sonra sırta doğru yayılan şiddetli mide ağrıları başgösterir. Baş dönmesi ve terleme de görülür. Bu devrede, kusma ile bir miktar kan da görülebilir. Bazı kimselerin büyük abdestleri katran gibi olur. Bu işaretler, ülserin ilerlemiş olduğunu gösterir. Mide ülseri, bilhassa ilk bahar ve son bahar aylarında, çok rahatsız edici bir hal alır. Ağrı ve kanamalar artar. Mide ülseri, başlangıcında teşhis edilip de tedaviye başlanılacak olursa, telaşlanmaya ve korkmaya gerek yoktur. Bu durumda yapılacak ilk iş, üzüntüye kapılmamak, aksine bütün üzüntülerden sıyrılmaya gayret sarfetmektir. Sonra tedaviye yardımcı olmak amacıyla aşağıdaki hususlara kesinlikle uymak gerekir. - Tedavi süresince istirahat edin - Yemeklerinizi, her gün belirli saatlerde yiyin - Bağırsaklarınızın düzenli bir şekilde çalışmasını sağlayın - Sigara, çay, kahve ve alkolü bırakın - Diş sağlığına önem verin - Süt ve sütlü yiyecekler, yumurta, kızarmış ekmek, tereyağı, pelte ve haşlanmış balık, sebze püreleri ve patates yemeğini sofranızdan eksik etmeyin.

Onikiparmak Bağırsağı Ülseri

İncebağırsağın 25 santimetre kadar olan ilk bölümüne onikiparmak bağırsağı denir. C harfi görünümündedir. Onikiparmak bağırsağında meydana gelen ülsere tıp dilinde duodenum ülseri denir. Tedavi eidlmeyen gastrit, fazla asit, sinir bozukluğu, düzensiz hayat, gürültü, fazla miktarda sigara, çay, kahve ve alkol kullanmak, safra kesesi veya karaciğer yetersizliği, kalp hastalıkları, hormon dengesizliği, dengeli bir şekilde beslenememe, çok sıcak veya çok soğuk yiyecekler, haddinden fazla et, hamur işleri veya baharatlı yiyecekler ve bazı ilaçlar; onikiparmak bağırsağında ülserin meydana gelmesine yardımcı olur. Hasta, mide ekşimesi ve ağzına ekşi su gelmesinden şikayet eder. Ayrıca dili paslı, rengi solgundur, baş dönmesi ve fazla terleme de görülür. Midesinin üstüne basılınca, ağrı hisseder. Yemeklerden sonra da göğse doğru yayılan bir ağrı belirir. Bu belirtiler, ilk bahar ve sonbahar aylarında daha da artar. Tedavi için yapılacak ilk iş, hastalığı doğuran nedenleri ortadan kaldırmak, yemekleri az, fakat sık sık yemek, istirahat etmek ve üzüntüden uzak yaşamaya gayret etmektir.

Öksürük

Çoğunlukla, göğüs, boğaz veya karın boşluğunda meydana gelen bir rahatsızlığın belirtisi olarak ortaya çıkan öksürüktür 3 grupta toplanır. - Kuru öksürük Nezle, boğaz iltihabı, bademcik iltihabı, fazla sigara içmek, sindirim bozuklukları, gastrit, ishal, kabızlık, bağırsak solucanları, kalp hastalıkları ve ses tellerinin hastalanmasından kaynaklanan öksürükler balgamsızdır, yani kuru öksürüktür. - Nöbet şeklinde gelen öksürükBu çeşit öksürük, boğmaca veya ciğer şişmesi; gırtlak veya hava borusunun tahriş olması, veya astımdan kaynaklanır. Bu çeşit öksürükte pek az balgam görülür. - Balgamlı öksürük Bu çeşit öksürük, sık sık tekrarlar. Hastada hırıltı vardır. Balgam çıkarır ve nefesini dışarı vermekte zorluk çeker. Balgamlı öksürük; Bronşit, astım, sinüs iltihabı, müzmin sinüzit, kalp hastalıkları veya tüberküloz'un bir işareti olabilir. Öksürük, nasıl olursa olsun, ihmal edilmemesi ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır
 

Gastrodııodenostomi

Ülsere bağlı nedbe oluşumu sonucunda daralmış mide kapısının (pilor) aşılması amacıyla midenin onikipar-makbağırsağına ağızlaştırılması.
Gastroduodenit

Mide ve onikiparmak barsağının iltihabı.
Gastroduodenoskopf

Midenin ve onikiparmakbağırsağının esnek bir endos-kop yardımıyla incelenmesi.
Gastrodüodenit

Mide ve onikiparmak barsağının iltihabı.
Gastroenterelog

Mide, barsak hastalıkları mütehassısı.
Gastroenterit

İshalle seyreden mide barsak iltihabı.
Gastroenteroloji

Mide, barsak hastalıkları bilgisi.
Gastroentestinal hormonlar

Mide ve bağırsak mukozasında yaygın olarak bulunan iç salgı hücrelerinden salgılanan hormonlar.
Gastrointestinal

Mide - barsak.
Gastrointestinal yol

ağızdan başlayan Mide ve bağırsaklargeçerek anüste sonlanan yol
Gastrojejunostonu

Mide ile jejunum arasında ağızlaştırma yapılarak doğrudan ilişki kurulmasını sağlayan cerrahi girişim.
Gastrolit

Mide taşı.
Gastromegali

Midenin genişlemesi.
Gastronomi

İyi yemek yeme bilimi.
Gastropeksi

Midenin, diyafram kasındaki yemek borusu deliğinin yanından yukanya doğru göğüs boşluğuna çıktığı diyafram fıtıklarında uygulanan cerrahi yöntem: Mide aşağıya çekilerek karın zarının ön duvarına ve arka düzkas (rektus kası) kılıfına sabitlenir.
Gastroptoz

Midenin normal yerinden aşağıya doğru sarktığı patolojik durum.
Gliyoblastom

Kötü huylu bir merkez sinir sistemi tümörü.
Gastroptozis

Mide düşüklüğü.
Gastrorafi

Cerrahi girişimle mideye dikiş atılması.
Gastroskopi

Hastaya yutturulan bir kamera ile midenin görerek muayene edilmesi.
Gastrostomi

Özellikle ameliyatla çıkarılma olanağı bulunmayan tümörlere bağlı yemek borusu tıkanmalarında, beslenmeyi sağlamak amacıyla mideyi vücut dışına açan bir kanal oluşturulması.
Gastrosükore

Mide salgısının anormal Ölçüde arttığı patolojik durum.
Gastrotomi

Cerrahi bir girişimle midenin kesilerek açılması.
Gastrula

Embriyonun blastuladan sonra oluşan, hücreleri içeri çökmesiyle ilk bağırsak boşluğunu meydana getiren erken embriyonik safha.
Graftın alıcıyı reddi (graft versus host hastalığı-gvhd

Kemik iliği nakli sonrası görülen ve deri, karaciğer bulguları ve ishale giden bir yan etkidir.
Hemositoblast

Çoğalma ve farklılaşma süreçleri sonucunda alyuvarları (eritropoez); nötrofil, bazofil ve eozinofil gibi granüllü akyuvarları (granülositopoez); trombositleri (trombosi-topoez) oluşturan kemik iliğinin kök hücresi. Bak. he-matopoez.
Hastalığın ııı. evresi

Yunan ve Roma tıbbmda, hastalığın en üst düzeydeki gücüne ulaştığı ve belirtilerinin bütün şiddetiyle görüldüğü III. dönemi.
Hastalık

Canlı bir organizmanın yapısal bütünlüğünü bozan ya da işlevlerinde olumsuz yönde sapmaya yol açan olayların bütünü.
Hastalık yapıcı etken

ajan patojen
Hastane

Hastaların yatırıldığı, hastalıkların tanısının koyulduğu ve tedavi edildiği kuruluş.
Hipogastriyum

Ön karın duvarının orta-alt kısmına denk düşen anatomik bölge;
Hemoblastoz

Kan hücreleri ve kan yapımına katılan dokularda tümöre benzer biçimde hücre çoğalmasıyla beliren hastalıklar için kullanılan genel terim.
Dejeneratif eklem hastalığı

Osteoartrit.
Depo hastalıktan

Doğumsal metabolizma hastalıkları grubu.
Epigastriyum

Karın duvarının üst bölümünde yer alan anatomik bölge.
Endokrinopati (iç salgı sistemi hastalıktan)

iç salgıbezlerinin işlevlerindeki bozulma sonucu gelişen hastalıklar için kullanılan genel terim.
Eritrobfastoz

Dokularda ve kanda eritroblastların, yani olgunlaşmamış alyuvarların bulunmasıyla beliren patolojik durum.
Eritroblast

Kanda dolaşan alyuvarların kaynaklandığa kemik iliği hücresi.
Ekstansiyon (doğrultma, uzaklaştırma)

Epifizleri bir eklem oluşturan kemiklerin eksenlerini aynı düzleme getirme.
Elastin

Cilde esnekliğini veren ana bileşenidir. Güneşin zararları ciltteki elastinin bozulmasına neden olabilir.
Enteroanastomoz

Bir bağırsak bölümünü sindirim kanalının bir başka bölümü ya da salgıbezleri ile birleştiren cerrahi girişimlerin genel adı.
Enterogastron

Mide salgısını ve hareketlerini ketleyen ve incebağırsak mukozasında üretilen hormonların ortak adı.
Fibroblast

Bağdoku temel maddesinin bireşimini sağlayan bağdoku hücresi.
Fibroelastoz

Vücudun belli bir bölgesinde esnek liflerinin artması ve yoğunlaşması biçimindeki hastalık süreci.
Fibrokistik Hastalık

Fonasteni

Şarkı söyleme ve konuşma sesindeki bozukluk.
Fil Hastalığı

Özellikle bacakların şişip, genişlemesi şeklinde ortaya çıkan bu hastalığa halk arasında gelincik, tıp dilinde elefantiasis denir. Nedeni lenf kanamalarının iltihaplanıp, şişmesidir.

Fil hastalığı

Özellikle bacakların şişip, genişlemesi şeklinde ortaya çıkan bu hastalığa halk arasında gelincik, tıp dilinde elefantiasis denir. Nedeni lenf kanamalarının iltihaplanıp, şişmesidir.
Freiberg hastalığı

Ayağın avasküler nekrozdan (kemiğin damar yetersizliği sonucu ölümü) ileri gelen ağrılı bir hastalığı. Çoğunlukla genç kızlarda gözlenir ve ağrı metatars başında lokalizedir.
Gastralji

Mide ağnsı. Kramp tarzında ve kusmayla birlikte olabilir.
Gastrektazi

Midenin anormal biçimde gaz ve sıvıyla dolarak aşırı gerilmesi ve genişlemesi.
Gastrektomi

Midenin tümünün ya da bir bölümünün çıkarılması.
Gastrîk analizler

Mide hastalıklarının tanısında başvurulan incelemeler.
Gastrin

Mide suyunun salgılanmasını uyaran ve mideden salgılanan bir peptit hormonu.
Gastrit

Midenin iç yüzündeki zarın iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Mide iltihabı veya mide nezlesi de denir.

Hazırlayıcı nedenler Ağır yemekler, fazla kuru veya sert yiyecekler, hamur işleri, tatlılar, acı ve baharatlı yiyecekler, alkol, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, yemek saatlerinin düzensiz olması, çabuk çabuk ve çiğnemeden yemek, fazla ilaç kullanmak, ateşli hastalıklar, karaciğer veya safra kesesi hastalıkları, kalp hastalıkları veya romatizmadır.
Tedaviye başlamadan önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir.

Belirtileri Mide ağrısı, bulantı veya kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, aniden çıkan ateş, baş dönmesi, dilde beyaz pas, yorgunluk görülür. Midenin üzerine bastırlınca da ağrı hissedilir. Bu belirtiler özellikle ilk bahar ve son bahar aylarında artar.

Tedavisi Perhiz ve istirahat şarttır. Hastalığı doğuran nedenler ortadan kaldırılır. Hafif yiyecekler yenir. Aspirin gibi ilçlar kullanılmaz. Yemekler, yavaş yavaş ve çok çiğnenerek yenir.

Gastrit-Ülser

Gastrit midenin iç yüzündeki zarın iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Mide iltihabı veya mide nezlesi de denir. Hazırlayıcı nedenler : Ağır yemekler, fazla kuru veya sert yiyecekler, hamur işleri, tatlılar, acı ve baharatlı yiyecekler, alkol, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, yemek saatlerinin düzensiz olması, çabuk çabuk ve çiğnemeden yemek, fazla ilaç kullanmak, ateşli hastalıklar, karaciğer veya safra kesesi hastalıkları, kalp hastalıkları veya romatizmadır. Tedaviye başlamadan önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir. Belirtileri : Mide ağrısı, bulantı veya kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, aniden çıkan ateş, baş dönmesi, dilde beyaz pas, yorgunluk görülür. Midenin üzerine bastırlınca da ağrı hissedilir. Bu belirtiler özellikle ilk bahar ve son bahar aylarında artar. Tedavisi : Perhiz ve istirahat şarttır. Hastalığı doğuran nedenler ortadan kaldırılır. Hafif yiyecekler yenir. Aspirin gibi ilçlar kullanılmaz. Yemekler, yavaş yavaş ve çok çiğnenerek yenir.

Kusmak
Midenin içindekilerini, elde olmayarak ağız yolu ile dışarı atmaya kusmak, kusulan şeye de kusmuk denir. Kusmanın bir çok nedeni vardır. Örneğin, zehirli, bozulmuş yiyecekler, içki, gastrit ve ülser gibi mide hastalıkları, bazı besinlere karşı hassasiyet, bazı ilaçlar, kanser, mide kanaması, mide fıtığı, sinirlenme, migren, araç tutması, zehirlenme, kansızlık, sarılık, tiroid hastalıkları, hamilelik ve çocuklarda kabakulak, bademcik veya bağırsak hastalıkları sırasında kusma görülür. Tedavinin ilk şartı, kusmanın nedenini belirlemektir. Tedavi nedene göre yapılır. Hasta kustuktan sonra, sırt üstü yatırılır. Birşey yedirilmez. Bir bardak buzlu su, yudum yudum içirilir.

Mide Ülseri

Midenin iç yüzündeki belirli bir kısmın aşınması sonucu meydana gelen yaraya mide ülseri denir. Sinir bozukluğu, midede asit fazlalığı, zamanında ve iyi tedavi edilmeyen gastrit, mide zafiyeti, karaciğer yetersizliği veya safra azlığı, kalp hastalıkları, sindirilmesi güç yiyeceklerin aşırı derecede kullanılması, haddinden fazla sigara, çay, kahve veya asit yapıcı meşrubat içmek, alkol kullanmak veya bazı ilaçların uzun süre kullanılması mide ülserini doğuran nedenler arasındadır. Hastalığın başlangıcında mide ekşimesi ve ağırlık hissi vardır. Hastanın ağzına, sık sık ekşi su gelir. Tat alma duygusu hafiflemiştir, dil paslıdır, hastanın rengi solmuştur. Karnın üst kısmına bastırılınca, acıma hissedilir. Bu belirtiler ortaya çıktıktan sonra; en kısa zamanda tedaviye geçilmezse; yemeklerden 2-3 saat sonra sırta doğru yayılan şiddetli mide ağrıları başgösterir. Baş dönmesi ve terleme de görülür. Bu devrede, kusma ile bir miktar kan da görülebilir. Bazı kimselerin büyük abdestleri katran gibi olur. Bu işaretler, ülserin ilerlemiş olduğunu gösterir. Mide ülseri, bilhassa ilk bahar ve son bahar aylarında, çok rahatsız edici bir hal alır. Ağrı ve kanamalar artar. Mide ülseri, başlangıcında teşhis edilip de tedaviye başlanılacak olursa, telaşlanmaya ve korkmaya gerek yoktur. Bu durumda yapılacak ilk iş, üzüntüye kapılmamak, aksine bütün üzüntülerden sıyrılmaya gayret sarfetmektir. Sonra tedaviye yardımcı olmak amacıyla aşağıdaki hususlara kesinlikle uymak gerekir. - Tedavi süresince istirahat edin - Yemeklerinizi, her gün belirli saatlerde yiyin - Bağırsaklarınızın düzenli bir şekilde çalışmasını sağlayın - Sigara, çay, kahve ve alkolü bırakın - Diş sağlığına önem verin - Süt ve sütlü yiyecekler, yumurta, kızarmış ekmek, tereyağı, pelte ve haşlanmış balık, sebze püreleri ve patates yemeğini sofranızdan eksik etmeyin.

Onikiparmak Bağırsağı Ülseri

İncebağırsağın 25 santimetre kadar olan ilk bölümüne onikiparmak bağırsağı denir. C harfi görünümündedir. Onikiparmak bağırsağında meydana gelen ülsere tıp dilinde duodenum ülseri denir. Tedavi eidlmeyen gastrit, fazla asit, sinir bozukluğu, düzensiz hayat, gürültü, fazla miktarda sigara, çay, kahve ve alkol kullanmak, safra kesesi veya karaciğer yetersizliği, kalp hastalıkları, hormon dengesizliği, dengeli bir şekilde beslenememe, çok sıcak veya çok soğuk yiyecekler, haddinden fazla et, hamur işleri veya baharatlı yiyecekler ve bazı ilaçlar; onikiparmak bağırsağında ülserin meydana gelmesine yardımcı olur. Hasta, mide ekşimesi ve ağzına ekşi su gelmesinden şikayet eder. Ayrıca dili paslı, rengi solgundur, baş dönmesi ve fazla terleme de görülür. Midesinin üstüne basılınca, ağrı hisseder. Yemeklerden sonra da göğse doğru yayılan bir ağrı belirir. Bu belirtiler, ilk bahar ve sonbahar aylarında daha da artar. Tedavi için yapılacak ilk iş, hastalığı doğuran nedenleri ortadan kaldırmak, yemekleri az, fakat sık sık yemek, istirahat etmek ve üzüntüden uzak yaşamaya gayret etmektir.

Öksürük

Çoğunlukla, göğüs, boğaz veya karın boşluğunda meydana gelen bir rahatsızlığın belirtisi olarak ortaya çıkan öksürüktür 3 grupta toplanır. - Kuru öksürük Nezle, boğaz iltihabı, bademcik iltihabı, fazla sigara içmek, sindirim bozuklukları, gastrit, ishal, kabızlık, bağırsak solucanları, kalp hastalıkları ve ses tellerinin hastalanmasından kaynaklanan öksürükler balgamsızdır, yani kuru öksürüktür. - Nöbet şeklinde gelen öksürükBu çeşit öksürük, boğmaca veya ciğer şişmesi; gırtlak veya hava borusunun tahriş olması, veya astımdan kaynaklanır. Bu çeşit öksürükte pek az balgam görülür. - Balgamlı öksürük Bu çeşit öksürük, sık sık tekrarlar. Hastada hırıltı vardır. Balgam çıkarır ve nefesini dışarı vermekte zorluk çeker. Balgamlı öksürük; Bronşit, astım, sinüs iltihabı, müzmin sinüzit, kalp hastalıkları veya tüberküloz'un bir işareti olabilir. Öksürük, nasıl olursa olsun, ihmal edilmemesi ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır
 

Gastrodııodenostomi

Ülsere bağlı nedbe oluşumu sonucunda daralmış mide kapısının (pilor) aşılması amacıyla midenin onikipar-makbağırsağına ağızlaştırılması.
Gastroduodenit

Mide ve onikiparmak barsağının iltihabı.
Gastroduodenoskopf

Midenin ve onikiparmakbağırsağının esnek bir endos-kop yardımıyla incelenmesi.
Gastrodüodenit

Mide ve onikiparmak barsağının iltihabı.
Gastroenterelog

Mide, barsak hastalıkları mütehassısı.
Gastroenterit

İshalle seyreden mide barsak iltihabı.
Gastroenteroloji

Mide, barsak hastalıkları bilgisi.
Gastroentestinal hormonlar

Mide ve bağırsak mukozasında yaygın olarak bulunan iç salgı hücrelerinden salgılanan hormonlar.
Gastrointestinal

Mide - barsak.
Gastrointestinal yol

ağızdan başlayan Mide ve bağırsaklargeçerek anüste sonlanan yol
Gastrojejunostonu

Gastrolit

Gastromegali

Gastronomi

İyi yemek yeme bilimi.
Gastropeksi

Midenin, diyafram kasındaki yemek borusu deliğinin yanından yukanya doğru göğüs boşluğuna çıktığı diyafram fıtıklarında uygulanan cerrahi yöntem: Mide aşağıya çekilerek karın zarının ön duvarına ve arka düzkas (rektus kası) kılıfına sabitlenir.
Gastroptoz

Midenin normal yerinden aşağıya doğru sarktığı patolojik durum.
Gliyoblastom

Kötü huylu bir merkez sinir sistemi tümörü.
Gastroptozis

Mide düşüklüğü.
Gastrorafi

Cerrahi girişimle mideye dikiş atılması.
Gastroskopi

Hastaya yutturulan bir kamera ile midenin görerek muayene edilmesi.
Gastrostomi

Özellikle ameliyatla çıkarılma olanağı bulunmayan tümörlere bağlı yemek borusu tıkanmalarında, beslenmeyi sağlamak amacıyla mideyi vücut dışına açan bir kanal oluşturulması.
Gastrosükore

Mide salgısının anormal Ölçüde arttığı patolojik durum.
Gastrotomi

Cerrahi bir girişimle midenin kesilerek açılması.
Gastrula

Embriyonun blastuladan sonra oluşan, hücreleri içeri çökmesiyle ilk bağırsak boşluğunu meydana getiren erken embriyonik safha.
Graftın alıcıyı reddi (graft versus host hastalığı-gvhd

Kemik iliği nakli sonrası görülen ve deri, karaciğer bulguları ve ishale giden bir yan etkidir.
Enteroanastomoz

Enterogastron

Fibroblast

Bağdoku temel maddesinin bireşimini sağlayan bağdoku hücresi.
Fibroelastoz

Vücudun belli bir bölgesinde esnek liflerinin artması ve yoğunlaşması biçimindeki hastalık süreci.
Fibrokistik Hastalık

Fonasteni

Şarkı söyleme ve konuşma sesindeki bozukluk.
Fil Hastalığı

Özellikle bacakların şişip, genişlemesi şeklinde ortaya çıkan bu hastalığa halk arasında gelincik, tıp dilinde elefantiasis denir. Nedeni lenf kanamalarının iltihaplanıp, şişmesidir.

Fil hastalığı

Özellikle bacakların şişip, genişlemesi şeklinde ortaya çıkan bu hastalığa halk arasında gelincik, tıp dilinde elefantiasis denir. Nedeni lenf kanamalarının iltihaplanıp, şişmesidir.
Freiberg hastalığı

Ayağın avasküler nekrozdan (kemiğin damar yetersizliği sonucu ölümü) ileri gelen ağrılı bir hastalığı. Çoğunlukla genç kızlarda gözlenir ve ağrı metatars başında lokalizedir.
Gastralji

Mide ağnsı. Kramp tarzında ve kusmayla birlikte olabilir.
Gastrektazi

Midenin anormal biçimde gaz ve sıvıyla dolarak aşırı gerilmesi ve genişlemesi.
Gastrektomi

Midenin tümünün ya da bir bölümünün çıkarılması.
Gastrîk analizler

Mide hastalıklarının tanısında başvurulan incelemeler.
Gastrin

Mide suyunun salgılanmasını uyaran ve mideden salgılanan bir peptit hormonu.
Gastrit

Midenin iç yüzündeki zarın iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Mide iltihabı veya mide nezlesi de denir.

Hazırlayıcı nedenler Ağır yemekler, fazla kuru veya sert yiyecekler, hamur işleri, tatlılar, acı ve baharatlı yiyecekler, alkol, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, yemek saatlerinin düzensiz olması, çabuk çabuk ve çiğnemeden yemek, fazla ilaç kullanmak, ateşli hastalıklar, karaciğer veya safra kesesi hastalıkları, kalp hastalıkları veya romatizmadır.
Tedaviye başlamadan önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir.

Belirtileri Mide ağrısı, bulantı veya kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, aniden çıkan ateş, baş dönmesi, dilde beyaz pas, yorgunluk görülür. Midenin üzerine bastırlınca da ağrı hissedilir. Bu belirtiler özellikle ilk bahar ve son bahar aylarında artar.

Tedavisi Perhiz ve istirahat şarttır. Hastalığı doğuran nedenler ortadan kaldırılır. Hafif yiyecekler yenir. Aspirin gibi ilçlar kullanılmaz. Yemekler, yavaş yavaş ve çok çiğnenerek yenir.

Gastrit-Ülser

Gastrit midenin iç yüzündeki zarın iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Mide iltihabı veya mide nezlesi de denir. Hazırlayıcı nedenler : Ağır yemekler, fazla kuru veya sert yiyecekler, hamur işleri, tatlılar, acı ve baharatlı yiyecekler, alkol, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, yemek saatlerinin düzensiz olması, çabuk çabuk ve çiğnemeden yemek, fazla ilaç kullanmak, ateşli hastalıklar, karaciğer veya safra kesesi hastalıkları, kalp hastalıkları veya romatizmadır. Tedaviye başlamadan önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir. Belirtileri : Mide ağrısı, bulantı veya kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, aniden çıkan ateş, baş dönmesi, dilde beyaz pas, yorgunluk görülür. Midenin üzerine bastırlınca da ağrı hissedilir. Bu belirtiler özellikle ilk bahar ve son bahar aylarında artar. Tedavisi : Perhiz ve istirahat şarttır. Hastalığı doğuran nedenler ortadan kaldırılır. Hafif yiyecekler yenir. Aspirin gibi ilçlar kullanılmaz. Yemekler, yavaş yavaş ve çok çiğnenerek yenir.

Kusmak
Midenin içindekilerini, elde olmayarak ağız yolu ile dışarı atmaya kusmak, kusulan şeye de kusmuk denir. Kusmanın bir çok nedeni vardır. Örneğin, zehirli, bozulmuş yiyecekler, içki, gastrit ve ülser gibi mide hastalıkları, bazı besinlere karşı hassasiyet, bazı ilaçlar, kanser, mide kanaması, mide fıtığı, sinirlenme, migren, araç tutması, zehirlenme, kansızlık, sarılık, tiroid hastalıkları, hamilelik ve çocuklarda kabakulak, bademcik veya bağırsak hastalıkları sırasında kusma görülür. Tedavinin ilk şartı, kusmanın nedenini belirlemektir. Tedavi nedene göre yapılır. Hasta kustuktan sonra, sırt üstü yatırılır. Birşey yedirilmez. Bir bardak buzlu su, yudum yudum içirilir.

Mide Ülseri

Midenin iç yüzündeki belirli bir kısmın aşınması sonucu meydana gelen yaraya mide ülseri denir. Sinir bozukluğu, midede asit fazlalığı, zamanında ve iyi tedavi edilmeyen gastrit, mide zafiyeti, karaciğer yetersizliği veya safra azlığı, kalp hastalıkları, sindirilmesi güç yiyeceklerin aşırı derecede kullanılması, haddinden fazla sigara, çay, kahve veya asit yapıcı meşrubat içmek, alkol kullanmak veya bazı ilaçların uzun süre kullanılması mide ülserini doğuran nedenler arasındadır. Hastalığın başlangıcında mide ekşimesi ve ağırlık hissi vardır. Hastanın ağzına, sık sık ekşi su gelir. Tat alma duygusu hafiflemiştir, dil paslıdır, hastanın rengi solmuştur. Karnın üst kısmına bastırılınca, acıma hissedilir. Bu belirtiler ortaya çıktıktan sonra; en kısa zamanda tedaviye geçilmezse; yemeklerden 2-3 saat sonra sırta doğru yayılan şiddetli mide ağrıları başgösterir. Baş dönmesi ve terleme de görülür. Bu devrede, kusma ile bir miktar kan da görülebilir. Bazı kimselerin büyük abdestleri katran gibi olur. Bu işaretler, ülserin ilerlemiş olduğunu gösterir. Mide ülseri, bilhassa ilk bahar ve son bahar aylarında, çok rahatsız edici bir hal alır. Ağrı ve kanamalar artar. Mide ülseri, başlangıcında teşhis edilip de tedaviye başlanılacak olursa, telaşlanmaya ve korkmaya gerek yoktur. Bu durumda yapılacak ilk iş, üzüntüye kapılmamak, aksine bütün üzüntülerden sıyrılmaya gayret sarfetmektir. Sonra tedaviye yardımcı olmak amacıyla aşağıdaki hususlara kesinlikle uymak gerekir. - Tedavi süresince istirahat edin - Yemeklerinizi, her gün belirli saatlerde yiyin - Bağırsaklarınızın düzenli bir şekilde çalışmasını sağlayın - Sigara, çay, kahve ve alkolü bırakın - Diş sağlığına önem verin - Süt ve sütlü yiyecekler, yumurta, kızarmış ekmek, tereyağı, pelte ve haşlanmış balık, sebze püreleri ve patates yemeğini sofranızdan eksik etmeyin.

Onikiparmak Bağırsağı Ülseri

İncebağırsağın 25 santimetre kadar olan ilk bölümüne onikiparmak bağırsağı denir. C harfi görünümündedir. Onikiparmak bağırsağında meydana gelen ülsere tıp dilinde duodenum ülseri denir. Tedavi eidlmeyen gastrit, fazla asit, sinir bozukluğu, düzensiz hayat, gürültü, fazla miktarda sigara, çay, kahve ve alkol kullanmak, safra kesesi veya karaciğer yetersizliği, kalp hastalıkları, hormon dengesizliği, dengeli bir şekilde beslenememe, çok sıcak veya çok soğuk yiyecekler, haddinden fazla et, hamur işleri veya baharatlı yiyecekler ve bazı ilaçlar; onikiparmak bağırsağında ülserin meydana gelmesine yardımcı olur. Hasta, mide ekşimesi ve ağzına ekşi su gelmesinden şikayet eder. Ayrıca dili paslı, rengi solgundur, baş dönmesi ve fazla terleme de görülür. Midesinin üstüne basılınca, ağrı hisseder. Yemeklerden sonra da göğse doğru yayılan bir ağrı belirir. Bu belirtiler, ilk bahar ve sonbahar aylarında daha da artar. Tedavi için yapılacak ilk iş, hastalığı doğuran nedenleri ortadan kaldırmak, yemekleri az, fakat sık sık yemek, istirahat etmek ve üzüntüden uzak yaşamaya gayret etmektir.

Öksürük

Çoğunlukla, göğüs, boğaz veya karın boşluğunda meydana gelen bir rahatsızlığın belirtisi olarak ortaya çıkan öksürüktür 3 grupta toplanır. - Kuru öksürük Nezle, boğaz iltihabı, bademcik iltihabı, fazla sigara içmek, sindirim bozuklukları, gastrit, ishal, kabızlık, bağırsak solucanları, kalp hastalıkları ve ses tellerinin hastalanmasından kaynaklanan öksürükler balgamsızdır, yani kuru öksürüktür. - Nöbet şeklinde gelen öksürükBu çeşit öksürük, boğmaca veya ciğer şişmesi; gırtlak veya hava borusunun tahriş olması, veya astımdan kaynaklanır. Bu çeşit öksürükte pek az balgam görülür. - Balgamlı öksürük Bu çeşit öksürük, sık sık tekrarlar. Hastada hırıltı vardır. Balgam çıkarır ve nefesini dışarı vermekte zorluk çeker. Balgamlı öksürük; Bronşit, astım, sinüs iltihabı, müzmin sinüzit, kalp hastalıkları veya tüberküloz'un bir işareti olabilir. Öksürük, nasıl olursa olsun, ihmal edilmemesi ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır
 

Gastrodııodenostomi

Ülsere bağlı nedbe oluşumu sonucunda daralmış mide kapısının (pilor) aşılması amacıyla midenin onikipar-makbağırsağına ağızlaştırılması.
Gastroduodenit

Mide ve onikiparmak barsağının iltihabı.
Gastroduodenoskopf

Midenin ve onikiparmakbağırsağının esnek bir endos-kop yardımıyla incelenmesi.
Gastrodüodenit

Mide ve onikiparmak barsağının iltihabı.
Gastroenterelog

Mide, barsak hastalıkları mütehassısı.
Gastroenterit

İshalle seyreden mide barsak iltihabı.
Gastroenteroloji

Mide, barsak hastalıkları bilgisi.
Gastroentestinal hormonlar

Mide ve bağırsak mukozasında yaygın olarak bulunan iç salgı hücrelerinden salgılanan hormonlar.
Gastrointestinal

Mide - barsak.
Gastrointestinal yol

ağızdan başlayan Mide ve bağırsaklargeçerek anüste sonlanan yol
Gastrojejunostonu

Mide ile jejunum arasında ağızlaştırma yapılarak doğrudan ilişki kurulmasını sağlayan cerrahi girişim.
Gastrolit

Mide taşı.
Gastromegali

Midenin genişlemesi.
Gastronomi

İyi yemek yeme bilimi.
Gastropeksi

Midenin, diyafram kasındaki yemek borusu deliğinin yanından yukanya doğru göğüs boşluğuna çıktığı diyafram fıtıklarında uygulanan cerrahi yöntem: Mide aşağıya çekilerek karın zarının ön duvarına ve arka düzkas (rektus kası) kılıfına sabitlenir.
Gastroptoz

Midenin normal yerinden aşağıya doğru sarktığı patolojik durum.
Gliyoblastom

Kötü huylu bir merkez sinir sistemi tümörü.
Gastroptozis

Mide düşüklüğü.
Gastrorafi

Cerrahi girişimle mideye dikiş atılması.
Gastroskopi

Hastaya yutturulan bir kamera ile midenin görerek muayene edilmesi.
Gastrostomi

Özellikle ameliyatla çıkarılma olanağı bulunmayan tümörlere bağlı yemek borusu tıkanmalarında, beslenmeyi sağlamak amacıyla mideyi vücut dışına açan bir kanal oluşturulması.
Gastrosükore

Mide salgısının anormal Ölçüde arttığı patolojik durum.
Gastrotomi

Cerrahi bir girişimle midenin kesilerek açılması.
Gastrula

Embriyonun blastuladan sonra oluşan, hücreleri içeri çökmesiyle ilk bağırsak boşluğunu meydana getiren erken embriyonik safha.
Graftın alıcıyı reddi (graft versus host hastalığı-gvhd

Kemik iliği nakli sonrası görülen ve deri, karaciğer bulguları ve ishale giden bir yan etkidir.
Hemositoblast

Çoğalma ve farklılaşma süreçleri sonucunda alyuvarları (eritropoez); nötrofil, bazofil ve eozinofil gibi granüllü akyuvarları (granülositopoez); trombositleri (trombosi-topoez) oluşturan kemik iliğinin kök hücresi. Bak. he-matopoez.
Hemositoblast

Çoğalma ve farklılaşma süreçleri sonucunda alyuvarları (eritropoez); nötrofil, bazofil ve eozinofil gibi granüllü akyuvarları (granülositopoez); trombositleri (trombosi-topoez) oluşturan kemik iliğinin kök hücresi. Bak. he-matopoez.
Hastalığın ııı. evresi

Yunan ve Roma tıbbmda, hastalığın en üst düzeydeki gücüne ulaştığı ve belirtilerinin bütün şiddetiyle görüldüğü III. dönemi.
Hastalık

Canlı bir organizmanın yapısal bütünlüğünü bozan ya da işlevlerinde olumsuz yönde sapmaya yol açan olayların bütünü.
Hastalık yapıcı etken

ajan patojen
Hastane

Hastaların yatırıldığı, hastalıkların tanısının koyulduğu ve tedavi edildiği kuruluş.
Hipogastriyum

Ön karın duvarının orta-alt kısmına denk düşen anatomik bölge;
Hemoblastoz

Kan hücreleri ve kan yapımına katılan dokularda tümöre benzer biçimde hücre çoğalmasıyla beliren hastalıklar için kullanılan genel terim.
İatrojenik hastalık

Doktor tedavisinin yan etkisi olarak ortaya çıkan hastalık.
İmmünoblast

Mikroorganizmalarla ya da antijen Özelliği taşıyan yabancı maddelerle karşılaşan lenf dokularında görülen hücre tipi.
İntrensek astım

İnfeksiyon (infeksiyon hastalıkları)

Çeşitli mikroplarla (bakteri, virüs, mantar, parazit) oluşan ateşli hastalıklar.
Jinekomasti

Erkeklerde memenin anormal ölçüde büyümesi.
Kondroblastom

Özellikle uzun kemiklerin uç bölümlerinde gelişen (epi-fiz kondroblastomu) görece ender bir kemik tümörü.
Konnektif doku hastalıkları

Vücudun bir çok bölgesini etkileyebilen daha nadir hastalıklardır. Sistemik lupus eritematosus (SLE), skleroderma, polimiyozit ve mikst konnektif doku hastalığı (MCTD) gibi tipleri vardır. Bazı yazarlar Sjogren sendromunu, hatta romatoid artriti de bu gruba katarlar.
Keratoplasti

Matlaşmış korneanın yerine başkasından alınan korneanın konulması ameliyatı.
Keratoplasti (kornea nakli)

Herhangi bir hastalık sonucunda bozulmuş olan gözün kornea (saydamtabaka) bölümünün çıkarılmasını ve yerine bîr vericiden alınmış sağlıklı korneanın konmasını sağlayan cerrahi girişim.
Kontrast madde

X ışınlarını geçirmeyen sıvı bir madde(boya). Normal röntgende görülmeyen vücut yapılarını görüntülemek için sindirim sistemi, damar içi ya da omuriliğin çevresini saran sıvı dolu boşluğu verilir.
Kontrast maddeler

Doğrudan yapılan radyolojik çekimlerle elde edilen gözlem sonuçlannı bütünleştirebilmek ya da genişletebilmek için X ışınlarına karşı geçirgenlik ve matlık farklılıklarım yapay olarak yaratabilen maddeler.
Kalp Hastalıkları

Düzensiz bir hayat, yorgunluk, sinir bozuluğu, şiddetli romatizma veya doğuştan meydana gelen kalp hastalıklarında; daha geniş bir ifadeyle bütün kalp hastalıklarında aşağıdaki maddelere dikkat etmek gerekir.

- Sinirlenmeyin
- Sigarayı bırakın
- Şişmanlamamaya ve kilonuzu muhafaza etmeye çalışın
- Fazla yorucu işler yapmayın
- Uyku ve dinlenmenizi ihmal etmeyin
- Koşmayın, acele etmeyin.
- Her gün bir öncekinden daha iyi olduğunuza inanın
- Kabız olmamaya dikkat edin
- Çürük dişleriniz varsa, tedavi ettirin
- Fazla miktarda yağlı sığır veya koyun eti, sütlü şeyler yemeyin. Konserve, pastırma, salam, peynir, turşu, balık ve çikolata gibi şeyleri mümkün olduğunca azaltın
- Yemeklere tuz koymayın. Yemeklerinizi mısırözü, ayçiçeği veya haşhaşyağı ile hazırlayın
- Bol bol taze sebze ve meyve yiyin
- Bol bol yoğurt yiyin

Kalp hastalıkları

Düzensiz bir hayat, yorgunluk, sinir bozuluğu, şiddetli romatizma veya doğuştan meydana gelen kalp hastalıklarında; daha geniş bir ifadeyle bütün kalp hastalıklarında aşağıdaki maddelere dikkat etmek gerekir.- Sinirlenmeyin- Sigarayı bırakın- Şişmanlamamaya ve kilonuzu muhafaza etmeye çalışın- Fazla yorucu işler yapmayın- Uyku ve dinlenmenizi ihmal etmeyin- Koşmayın, acele etmeyin.- Her gün bir öncekinden daha iyi olduğunuza inanın- Kabız olmamaya dikkat edin- Çürük dişleriniz varsa, tedavi ettirin- Fazla miktarda yağlı sığır veya koyun eti, sütlü şeyler yemeyin. Konserve, pastırma, salam, peynir, turşu, balık ve çikolata gibi şeyleri mümkün olduğunca azaltın- Yemeklere tuz koymayın. Yemeklerinizi mısırözü, ayçiçeği veya haşhaşyağı ile hazırlayın- Bol bol taze sebze ve meyve yiyin - Bol bol yoğurt yiyin
Karaciğer Hastalıkları

Karaciğer, diyaframın hemen altında, sağ tarafta, yaklaşık olarak 2 kilogram ağırlığında koyu kırmızı renkte yumuşak bir organdır. Yaşamak için gerekli olan bir çok kimyasal olay burada meydana gelir.

Karaciğer hastalıkları

Karaciğer, diyaframın hemen altında, sağ tarafta, yaklaşık olarak 2 kilogram ağırlığında koyu kırmızı renkte yumuşak bir organdır. Yaşamak için gerekli olan bir çok kimyasal olay burada meydana gelir.
Kranyoplasti

Yaralanmalar, kemik enfeksiyonlan, cerrahi girişimler, tümörler gibi durumlar sonucunda kafatasında ortaya çıkan kemik yitimlerinin onarımında uygulanan cerrahi girişim.
Kloroplast

Yeşil rekli klorofil pigmentini taşıyan plastid.
Kremaster

Spermatik kordonun yapısındaki kas oluşumu.
Kremaster refleksi

Uyluğun iç bölgesinin erbezine sürtünmesi sonucunda kremaster kasının kasılarak erbezini yükseltmesi.
Kristal hastalığı

Psödogut (yalancı gut) ya da pirofosfat birikimi hastalığı olarak da bilinir. Bkz. Psödogut.
Kohler hastalığı

4-6 yaş arasındaki çocuklarda görülebilen ağrılı bir durum, nedeni ayakta avasküler nekrozdur (kemiğin damar yetersizliği sonucu ölümü).
Kollajenozlar (kollajen doku hastalıktan)

Birbirinden çok farklı belirtilerle ortaya çıkmasına karşın tümünde lifsi bağdoku lezyonları görülen hastalıkların ortak adı.
Kolpoperineoplasti

Dölyolu duvarlan ve apış arası kaslanna eski sağlamlığını kazandırmak amacıyla yapılan jinekolojik cerrahi girişim.
Lenfanjiyoplasti

Çeşitli hastalıklardan Ötürü sürekliliğini yitirmiş lenf damarlanna sürekliliği yeniden kazandırmak amacıyla uygulanan cerrahi girişim.
Lenfoblast

Lenfositlerin öncülü olan, henüz olgunlaşmamış kök hücre.
Laparoplasti

Karın duvarının çeşitli hastalıkları sonucunda (fıtık, karnın boydan boya kesilmesi, yaralanmalar, iltihaplanma, tümör vb) yıkıma uğraması durumunda kann duvarının anatomik bütünlüğünün yeniden sağlanması amacıyla uygulanan cerrahi girişim.
Lökoplast

Bitki hücrelerinde yada bazı kamçılı tek hücrelilerde bulunan renksiz plastitler.
Lyme hastalığı

Spiroket adlı bir bakteri cinsi tarafından oluşturulur. Vahşi hayvanlar üzerinde bulunan bir kene ile taşınır ve genellikle antibiyotikle tedavi edilen geçici bir artrite neden olabilir. İlk defa ABD'deki Lyme kasabasında tanımlanmıştır.
Mikst bağ dokusu hastalığı

Mixed connective tissue disease (MCTD): Otoimmün hastalıkların birden fazlasının özelliklerini taşıyan ve çakışma sendromları"" olarak da bilinen tipleri.
Miyasteni

Kolay yorulmayla ortaya çıkan kas zayıflığı.
Miyeloblast

Dolaşan kanda bulunan tanecikli akyuvarların (granü-lositler) geliştiği öncül hücreler.
Miyoblast

Düz ve çizgili kas hücrelerinin kaynaklandığı mezoderm kökenli dölütsel hücre.
Miyoblastom

Çizgili kaslar, derialtı yağ dokusu, solunum ya da sindirim sistemi mukozası gibi çeşitli bölgelere yerleşebilen, ender görülen, iyi huylu tümör.
Meslek hastalıkları

Sanayide ve tarımda bazı özel mesleklerde çalışanlarda ortaya çıkan hastalıklar.
Mamoplasti

mastoplasti
Metastatik

Metastaz yapmış lezyona verilen isim. (Başka bir organdan atlamış tümöral oluşum)
Metastaz

Herhangi bir organdaki kanser hücrelerinin, vücudun başka bir bölümüne atlamasıdır.
Mast hücreleri

Bütün vücutta, fakat en çok bağ dokuda bulunan yerleşik akyuvarlar. IgE ve antijen etkisiyle histamin ve alerjiye yol açan diğer maddeleri yaparlar.
Mast hücresi

mastosit
Mastalji (meme ağnsı)

Meme bezini ilgilendiren çeşitli patolojik ya da fizyolojik nedenlere bağlı olarak gelişen ağrı.
Mastektomi

Ameliyatla memenin alınması.
Mastit

Mastitis

Memenin iltihabıdır, emziren annelerde sütün birikmesi nedeniyle veya meme başındaki çatlak nedeniyle sık rastlanan bir durumdur.
Mastodini

Genç kadınlarda âdet kanamasından Önceki hafta ortaya çıkabilen meme ağnsı.
Mastoid

Kulak kepçesinin arkasında ve altında elle fark edilebilen kemik çıkıntısı.
Mastoidektomi

Mastoid hücrelerin iltihaplanması nedeniyle mastoid kemiğin çıkartılması ameliyatıdır.
Mezogastriyum

Karnın bölümlerinden biri.
Mastoidit

Kulak arkasında bulunan mastoid kemikteki,mastoid hücrelerinin iltihabıdır. Genellikle orta kulak iltihaplarını takip eder.
Mastopeksi

Aşırı derecede sarkmış memeyi, göğüs duvarına tutunmasını sağlayan dokuları düzelterek normal yerine getirmek için yapılan cerrahi girişim.
Mastopeni

Embriyon gelişimindeki bir bozukluğa bağlı olarak meme bezlerinin gelişmemesiyle ortaya çıkan ve ender görülen bir oluşum bozukluğu
Mastoplasti (mamoplasti)

Genel olarak memede yapılan plastik cerrahi girişimlere verilen ad.
Mastosit (mast hücresi)

Bağdokuda, özellikle deride kan damarlarının çevresinde ve genel olarak gevşek bağdokuda bulunan bir hücre türü.
Mastositom

Mast hücrelerinin (bak. mastosit) yerel olarak çoğalmasıyla oluşan tümör.
Mastositoz

Mastositlerin vücudun çeşitli bölgelerinde anormal ölçüde çoğalması sonucunda ortaya çıkan hastalıkları belirtmek İçin kullanılan terim.
Mastozis

Memenin iltihap ya da tümör dışındaki hastalıklarını belirtmek için kullanılan terim.
Mastürbasyon

Kişinin kendi kendini elle uyararak cinsel yönden tatmin etmesi.
Mediyastin

Göğüs boşluğunun ortasında, göğüs kemiğiyle omurga arasında bulunan alan.
Mediyastinit

Mediyastinin gevşek bağdokusunda ortaya çıkan iltihap süreci.
Medülloblastom

Merkez sinir sisteminden kaynaklanan kötü huylu bir tümör; daha çok gençlerde ve çocuklarda görülür.
Mutaston

Canlılarda çevre şartlarıyla meydana gelen ve kalıtsal olan DNA dizisinde ortaya çıkan ve kalıtımla aktarılabilen değişiklik.
Megaloblast

Kandaki alyuvar serisinin öncül hücresi.
Nöroblast

Sinir sistemi gelişiminin ilk evrelerinde farklılaşan ektoderm kökenli embriyon hücresi.
Nöroblastom

Sinir hücrelerinden çıkan tümör.
Nasogastrik tüp (nasogastrıc tube-ng tube

Burundan sokulan, yemek borusundan aşağıya mideye kadar inen, dar, esnek bir tüp. Yenidoğanı beslemek veya hava ya da sıvıyı mideden çıkarmak için kullanılır. Bebekler bazen fazla hava yutarlar veya sindirim sistemlerinde taşıyabileceklerinden daha çok sıvı birikebilir. Bu durumda hava ya da sıvı biriktikçe mide veya barsaklarda genişleyerek ağrıya (gaz sancısı) neden olur. Hava ya da sıvıyı mideden çıkartmak bebekleri rahatlatır.
Nebülizatör

Astımda ilacı çok küçük su damlacıkları (aerosol veya sis) şeklinde akciğerlere püskürten cihaz. İnhaler, atomizör ve pülverizatör vb. adlarıyla da anılır.
Nevrasteni

Zihin ve vücudun aşırı derecede yorgun düşmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Üzüntü, sıkıntı, endişe, yeteri kadar dinlenmeye vakit ayırmadan uzun süre çalışmak, bazı mikrobik hastalıklar ve sinirleri uyarıcı ilaçları uzun süre kullanmak nevrasteni için gerekli olan zemini hazırlar.Kişi gerçekte hasta olmadığı halde bazı organlarının hastalığından yakınır. Çabuk yorulur, çabuk sinirlenir, huzursuzdur, baş ağrıları vardır. Bazen de gözlerinin iyi görmediğini söyler. Dikkatini toplayamaz, uykuları da normal değildir. Cinsel ilişkide başarılı olamadığını, hazımsızlık çektiğini, vücudunun her yerinin ağrıdığını söyler.Tedavi amacıyla, ılık duş almak, istirahat etmek, vakit buldukça açık havada dolaşmak, günlük sıkıntılardan uzaklaşmaya çalışmak, hazmı güç şeyler yememek, kahve ve sigarayı terketmek gerekir.
Nevrastini

Zihin ve vücudun aşırı derecede yorgun düşmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Üzüntü, sıkıntı, endişe, yeteri kadar dinlenmeye vakit ayırmadan uzun süre çalışmak, bazı mikrobik hastalıklar ve sinirleri uyarıcı ilaçları uzun süre kullanmak nevrasteni için gerekli olan zemini hazırlar.

Kişi gerçekte hasta olmadığı halde bazı organlarının hastalığından yakınır. Çabuk yorulur, çabuk sinirlenir, huzursuzdur, baş ağrıları vardır. Bazen de gözlerinin iyi görmediğini söyler.

Dikkatini toplayamaz, uykuları da normal değildir. Cinsel ilişkide başarılı olamadığını, hazımsızlık çektiğini, vücudunun her yerinin ağrıdığını söyler.

Tedavi amacıyla, ılık duş almak, istirahat etmek, vakit buldukça açık havada dolaşmak, günlük sıkıntılardan uzaklaşmaya çalışmak, hazmı güç şeyler yememek, kahve ve sigarayı terketmek gerekir

Nikris hastalığı

Halk arasında gut veya damla hastalığı tıp dilinde ise podagra denir. Özellikle fazla içki içen ve fazla kırmızı et yiyenlerde görülür. Daha fazla erkeklerde rastlanır.El, ayak başparmağı, diz ve dirseklerde şişkinlik meydana gelir. Ağrı da vardır. Buraları dokunulmayacak kadar hassaslaşmıştır. Ateş 39,4 dereceye kadar yükselir. Tedavinin başarılı olması için mutlaka yatak istirahati gerekir. Gıda rejimi uygulanır.Acılı, tuzlu, sirkeli ve şekerli yiyecekler terkedilir. Alkol ve sigara bırakılır. Dana, koyun ve kuzu eti yenmez. Diğer etler, yağ, nişastalı yiyecekler mümkün olduğu kadar azaltılır. Şeker yerine bal kullanıllır.Az patates, yağsız beyaz peynir, yağsız süt, yoğurt, enginar, havuç, kereviz, kiraz, lahana, fasulye, zeytin, maydanoz, armut, çilek, erik, kara turp, üzüm, domates, ve pırasa yenilebilir. Ayrıca mümkün olduğu kadar çok limon suyu içilir.

Nikris Hastalığı

Halk arasında gut veya damla hastalığı tıp dilinde ise podagra denir. Özellikle fazla içki içen ve fazla kırmızı et yiyenlerde görülür. Daha fazla erkeklerde rastlanır.

El, ayak başparmağı, diz ve dirseklerde şişkinlik meydana gelir. Ağrı da vardır.

Buraları dokunulmayacak kadar hassaslaşmıştır. Ateş 39,4 dereceye kadar yükselir. Tedavinin başarılı olması için mutlaka yatak istirahati gerekir. Gıda rejimi uygulanır.

Acılı, tuzlu, sirkeli ve şekerli yiyecekler terkedilir. Alkol ve sigara bırakılır. Dana, koyun ve kuzu eti yenmez. Diğer etler, yağ, nişastalı yiyecekler mümkün olduğu kadar azaltılır. Şeker yerine bal kullanıllır.

Az patates, yağsız beyaz peynir, yağsız süt, yoğurt, enginar, havuç, kereviz, kiraz, lahana, fasulye, zeytin, maydanoz, armut, çilek, erik, kara turp, üzüm, domates, ve pırasa yenilebilir. Ayrıca mümkün olduğu kadar çok limon suyu içilir.

Nefroblastom

Çocukluk çağına özgü, genellikle iki yaşından önce görülen kötü huylu böbrek tümörü.
Normobiast

Alyuvarın, henüz çekirdeğini yitirmemiş öncül biçimlerinden en ufak olanı.
Osteoblast

Mezenkimden(*) kaynaklanan, vücutta kemik dokusu yapımını üstlenen hücre.
Osteoblastom

Ender görülen, İyi huylu bir kemik tümörü.
Osteoklast

Kemik dokusunun yıkımını sağlayan hücre.
Odontoblast

Diş çukurunu örten ve dişetiyle temas eden diş hücreleri.
Osteoklastom

Osteoklastlara benzer dev hücrelerden oluşan bir kemik tümörü.
Osteoplasti

Kusurlu kemiği düzeltme veya sağlam kemikle değiştirme ameliyatı.
Oral gastrik tüp (oral gastrıc tube-og tube)

Burun ya da ağızdan sokulan, yemek borusundan mideye kadar indirilen küçük, esnek tüp. Midedeki sıvıyı almak ya da bebeği beslemek için kullanılır. (Aynı nazogastrik tüp gibi. Ama bunda burun yerine ağızdan geçilir).
Otoimmün hastalık

Vücudun savunma mekanizmasının (immün sistem) bir hastalığı, antikorlar ve immün sistemin diğer bileşenleri vücudun kendi hücrelerine saldırırlar, örneğin, lupus.
Otoplasti

Vücudun bir bölgesinden alınan belirli bir doku parçasının aynı vücut üzerinde başka bir bölgenin onanlması amacıyla aktarılması.
Orşiyoblastom

Erbezinin ender görülen ve genellikle yaşamın ilk üç yılında ortaya çıkan kötü huylu tümörü.
Ovoblast

Yumurtanın geliştiği hücre, yumurta hücresi.
Osgood schlatter hastalığı

Teknik olarak tibial (dizin altındaki büyük kemiğin baş kısmı) tüberkülün osteokondriti olarak bilinir, atletik yapılı genç insanlarda (özellikle erkek adolesanlarda) tibia tüberkülü üzerinde ağrı ve hassasiyete neden olan bir diz problemidir. 6 ay kadar koşmak ya da tekme atmaktan kaçınılırsa çoğunlukla geçer
Özofago-gastrostomi

Son bölümü çıkarılan yemek borusunun mide .ile birleştirilmesine yönelik cerrahi girişim.
Paget hastalığı

Kemik büyümesini etkiler; kemik hücrelerinde anormallik vardır. kemik oluşumu ve yıkımı arasındaki denge kaybolmuştur, kemik hücrelerinin sayısı artar, büyür ve aynı zamanda daha aktif hale gelirler. En yaygın semptom ağrıdır.
Pelvik İnflamatuar Hastalık

Pelvis, leğen kemiklerinin arasında kalan kısma verilen addır. Bu bölgede genital iç genital organlar, idrar torbası, kalın bağırsak ve barsağın diğer kısımları bulunur. Pelvik İnflamatuar Hastalık, yumurtalık, rahim ve rahim boynu iltihaplarına verilen addır.

Belirtiler

Karnın alt kısmında şiddetli ağrı ve hassasiyet, ateş ve kusma da olabilir (akut hastalık);
Karnın alt kısmında durup tekrar gelen hafif ağrı, sırt ağrısı, düzensiz adet görme, kısırlık (kronik hastalık);
Cinsel ilişki sırasında ağrı;
Erken gelen veya ağır kanamalı adet;
Miktarı fazla , kötü kokulu vajinal akıntı
Karnın alt kısmında şiddetli sancı, bulantı, kusma, bayılma gibi şok belirtileri (Acil Durum Belirtisi)

Diyafram kullanan veya eşleri prezervatif kullanan kadınlar pelvis iltihabı hastalığından korunmaktadırlar. Rahim içi doğum kontrol aracı kullananlarda ise bu hastalığa yakalanma ihtimali daha fazladır. Adet kanaması sırasında vücut enfeksiyona karşı daha zayıf olur. Pelvis iltihabı olan kadının eşinin de enfeksiyona karşı tedavi edilmesi gerekir. Aksi takdirde hastalığın yeniden bulaşma tehlikesi vardır.

Tanı

Pelvis muayenesi sırasında doktorunuz ucuna pamuk sarılmış bir çubukla hafifçe kazıyarak vajina ve rahim boynundan örnek alır. Bunlar laboratuvara gönderilerek hastalığa neden olan organizma belirlenir. Teşhisle ilgili bir şüphe olursa veya enfeksiyonun ne kadar yayıldığı öğrenilmek istenirse; doktor laparoskopi yapar. Ucunda ışık olan ince bir alet karında küçük bir kesi yapılarak içeri sokulur ve pelvis organları incelenir. Bu işlem genellikle lokal veya genel anestezi uygulanarak hastanede (gece yatmanıza gerek olmaksızın) yapılır.

 Tedavi edilmezse pelvis iltihabı hastalığı tehlikeli olabilir. Fallopian tüplerde veya yumurtalıklarda meydana gelebilecek bir apse patlayıp acil bir ameliyatı gerektirebilir. Fallopian tüpleri veya yumurtalıklar zarar görür ya da örselenirse, hamile kalmak mümkün olmayabilir. Pelvis iltihabı hastalığı, karın boşluğunu çevreleyen zarın iltihaplanması anlamına gelen, peritonit'e de yol açabilir. Peritonit her zaman tehlikelidir ve yoğun bir antibiyotik tedavisini gerektirir. Nadiren, bakteri kana karışırsa, pelvis iltihabı hastalığı kan zehirlenmesine (septisemi) ve eklem iltihabına da sebep olabilir.

Pelvis iltihabının uzun süreli sonuçları çok ciddi olabilir. Yapışıklıklar nedeniyle kronik ağrı, geçmeyen enfeksiyon ve dış gebelik (bebeğin rahim dışında, genellikle fallopian tüplerinden birinin içinde büyümesi) bunlardan birkaçıdır.

 Tedavi

Doktor ilaç vermek için laboratuar sonuçlarını bile beklemeden hemen bir grup antibiyotikle tedaviye başlar. Laboratuar sonuçlarını alınca ilaçları değiştirebilir. Ayrıca bir de ağrı kesici verir. Yatak istirahatı tavsiye edilir, hatta şiddetli bir vakaysa veya ilaçlara hemen cevap vermediyse birkaç gün hastanede yatmak gerekebilir. Hastaların yüzde 15-25'inde hastalık tekrarlar. Ameliyat çok nadiren gerekir. Ancak, bir apse patlarsa ya da patlama tehlikesi varsa, ameliyatla boşaltılabilir veya çıkartılabilir.

Polimasti

Normalden fazla sayıda memenin bulunması
Pentagastrin

Kısa sürede midede hidroklorik asit üretimini uyaran yapay madde.
Perthes hastalığı

Çocuklar ya da adolesanlarda kalçada oluşan avasküler nekroz şekli (kemiğin damar yetersizliği sonucu ölümü). Erkek çocuklarda kızlardan daha fazla görülür ve 5-11 yaşları arasında topallamaya ve kalça ya da dizde ağrıya neden olur.
Piloroplasti

Pilorun düz kasının spazmını önlemek için yapılan cerrahi girişim.
Paraneoplastiksendrom

Kanserli hastalarda tümör dokusundaki metabolizma sürecine ve bu dokudan salgılanan etken maddelere bağlı belirtiler.
Pirofosfat depo hastalığı

Vücutta çok fazla miktarda ürik asit birikmesinden ileri gelen kalıtsal bir hastalık. Tüm romatizma ya da artrit türlerinin en ağrılı olanlarından biri olmakla birlikte, aynı zamanda en kolay tedavi edilebilen şeklidir. Bu hastalık kadınlarda çok nadir görülür. Bir başka hastalık olan psödogut, başka bir kristal hastalığı tipidir.
Parazitoz (asalak hastalığı)

Asalağın bulaşması sonucu ortaya çıkan hastalık.
Psikasteni

P. Janet'nin histerinin karşıtı bir nevroz biçimini belirtmek için kullandığı terim.
Parsiyd tromboplastîn zamanı

Sodyum sitratlı kana, kalsiyum iyonu ve fosfolipit gibi etken maddenin eklenmesinden sonra pıhtı oluşumu için geçen zaman.
Psikosomatik hastalıklar

Vücudun çeşitli organ ya da sistemlerinde ruhsal etkilere bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar.
Pasteurella

Evcil hayvanlarda ve insanda birçok tehlikeli hastalığa yol açan çomak biçimli bakteri cinsi.
Pastil

Ağızdan alınan, sert, değişik biçimlerde yuvarlatılmış ve etken maddesine uygun bir yapıştırıcı madde eklenmiş ilaç.
Pnömomediyastin

Mediyastin boşluğunda gaz bulunması.
Pederasti

Çoğu kez anormal bir cinsel davranışa dönüşen, yalnızca ya da öncelikle erkek çocuklara duyulan cinsel ilgi.
Reiter hastalığı

Bu terim sıklıkla serumda Romatoid Faktör (romatoid artrit için) testinin negatif olduğu romatizmal olmayan inflamatuvar eklem hastalıklarını tanımlar. Aslında belli ortak klinik özellikleri bulunan bir inflamatuvar hastalık grubundaki herhangi bir hastalığı ifade eder: Ankilozan spondilit, Reiter hastalığı, reaktif artrit, psöriyatik artrit ve spondilit, ülseratif kolit ve artrit, Crohn hastalığı ve artrit, uveit, HLA-B27 ile bağlantılı periferik artrit ve diğer muhtemel durumlar.
Perthes hastalığı

Çocuklar ya da adolesanlarda kalçada oluşan avasküler nekroz şekli (kemiğin damar yetersizliği sonucu ölümü). Erkek çocuklarda kızlardan daha fazla görülür ve 5-11 yaşları arasında topallamaya ve kalça ya da dizde ağrıya neden olur.
Piloroplasti

Pilorun düz kasının spazmını önlemek için yapılan cerrahi girişim.
Paraneoplastiksendrom

Kanserli hastalarda tümör dokusundaki metabolizma sürecine ve bu dokudan salgılanan etken maddelere bağlı belirtiler.
Pirofosfat depo hastalığı

Vücutta çok fazla miktarda ürik asit birikmesinden ileri gelen kalıtsal bir hastalık. Tüm romatizma ya da artrit türlerinin en ağrılı olanlarından biri olmakla birlikte, aynı zamanda en kolay tedavi edilebilen şeklidir. Bu hastalık kadınlarda çok nadir görülür. Bir başka hastalık olan psödogut, başka bir kristal hastalığı tipidir.
Parazitoz (asalak hastalığı)

Asalağın bulaşması sonucu ortaya çıkan hastalık.
Psikasteni

P. Janet'nin histerinin karşıtı bir nevroz biçimini belirtmek için kullandığı terim.
Parsiyd tromboplastîn zamanı

Sodyum sitratlı kana, kalsiyum iyonu ve fosfolipit gibi etken maddenin eklenmesinden sonra pıhtı oluşumu için geçen zaman.
Psikosomatik hastalıklar

Vücudun çeşitli organ ya da sistemlerinde ruhsal etkilere bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar.
Pasteurella

Evcil hayvanlarda ve insanda birçok tehlikeli hastalığa yol açan çomak biçimli bakteri cinsi.
Pastil

Ağızdan alınan, sert, değişik biçimlerde yuvarlatılmış ve etken maddesine uygun bir yapıştırıcı madde eklenmiş ilaç.
Pnömomediyastin

Mediyastin boşluğunda gaz bulunması.
Pederasti

Çoğu kez anormal bir cinsel davranışa dönüşen, yalnızca ya da öncelikle erkek çocuklara duyulan cinsel ilgi.
Reiter hastalığı

Bu terim sıklıkla serumda Romatoid Faktör (romatoid artrit için) testinin negatif olduğu romatizmal olmayan inflamatuvar eklem hastalıklarını tanımlar. Aslında belli ortak klinik özellikleri bulunan bir inflamatuvar hastalık grubundaki herhangi bir hastalığı ifade eder: Ankilozan spondilit, Reiter hastalığı, reaktif artrit, psöriyatik artrit ve spondilit, ülseratif kolit ve artrit, Crohn hastalığı ve artrit, uveit, HLA-B27 ile bağlantılı periferik artrit ve diğer muhtemel durumlar.
Rinoplasti

Estetik amaçlı ya da işlevsel bozuklukları gidermek için buruna uygulanan düzeltici cerrahi girişim.
Rast

Radio Aüergic Sorbent Test'İn kısaltılmışı.
Romatizmal hastalıklar

Tüm artrit ve romatizma tiplerini ifade eder
Retinoblastom

Çocukluk çağında görülen ender ve kötü huylu göz tümörü; retinanın (ağtabaka) sinir dokusundan kaynaklanır ve embriyonel özellikler gösterir.
Safpengoplasti

Hastalık sonucu hasar görmüş salpenkslerde (Fallop borusu) döllenmeyi engelleyici biçimsel bozukluğu düzeltmeye yönelik girişim.
Sağlamlaştırma tedavisi (konsolidasyon)

Uygun hücum tedavisiyle remisyon sağlandıktan sonra yoğun bir tedavi ile yapılanların garantiye alınması.
Spastisite

Genel düzeyde ya da bazı kas ya da kas gruplarıyla sınırlı olarak kas tonusunun (gerginliğinin) anormal biçimde artmasıyla belirlenen patolojik durum.
Saman nezlesi (polen hastalığı)

Çeşitli bitkilerin çiçektozlarına bağlı olarak çeşitli organ ve sistemlerde, özellikle de üst solunum yollarında ortaya çıkan alerjik belirtileri anlatan genel terim.
Scheuermann hastalığı

Sıklıkla erken adolesans döneminde görülür; çoğunlukla omurganın göğüs kısmını (torakal) tutarak ağrısız bir kifoza neden olur, ama bel omurlarını da etkileyebilir.
Sedef hastalığı

Nedeni, kesinlikle bilinmeyen bir hastalıktır. İrsi veya sinirsel olduğu söylenmektedir. Tıp dilinde psoriasis denir.Daha çok, baş derisinde, dizlerde ve dirseklerde veya tırnaklarda meydana gelen düzensiz kırmızı lekelerle kendini gösterir. Lekeler, gümüş renginde ve pul pul olup, deriden yüksektir. Kaşıntı yoktur.
Sedef hastalığı

Sık rastlanan bir cilt hastalığı, kollar, dizler, sırt ve kafa derisinde pullanan pembe lekeler vardır.
Sedef hastalığı romatizması

Bazen psöriyazisli hastaları etkileyen (%10'dan az hastada görülür) özel bir artrit tipi. Sıklıkla küçük eklemleri tutar ve ağrılı olabilir.
Sternokleidomastoit kası

Boynun yan kası.
Sudeck hastalığı sendromu

Bkz. Refleks sempatik distrofi (RSD).
Serum hastalığı

Heterolog (başka bir canlı türünden elde edilen) serum İnsana enjekte edildiğinde ortaya çıkabilen hastalık tablosu.
Şeker hastalığı

Vücudun şeker yakmasında ortaya çıkan bozukluğun neden olduğu bir hastalıktır. Tıp dilinde diabet denir.Pankreas, kandaki şeker miktarını kontrol eden ve adına insülin denilen bir madde salgılar. Pankreas bu görevini yerine getirmezse, kandaki fazla şeker, karaciğere depo edilir. Aç karnına alınan 100 gram kanda 80 miligram şeker vardır. Bu miktar yemekten 1-2 saat sonra 140 miligrama kadar yükselir.Kandaki şeker miktarı hastalığın durumuna göre aşağıdaki gibi tespit edilir.Şeker durumu Açken Yemekten 1-2 saat sonraNormal kimselerde 80 mg. 140 mg.Orta derecede 130 mg. 190 mg.Ağır derecede 160 mg. 215 mg.2 çeşit şeker hastalığı vardır.
Timpanoplasti

Kronik irinli ortakulak iltihaplarının tedavisi için uygulanan cerrahi girişimlerin ortak adı
Trofoblast

Döllenmiş yumurtanın İlk gelişim evrelerinde, yumurta bir kesecik ya da blastosistf*) biçimini aldığı zaman bu kesenin duvannı oluşturan hücrelere verilen ad.
Tromboelastografi

Pıhtının oluştuğu evreler boyunca esnekliğinin değerlendirilmesine dayanan ve kanın pıhtılaşma sürecini inceleyen bir teknik.
Tromboplastra (trombokinaz, faktör ııı)

Kanda protrombinin trombine dönüşümünü sağlayan pıhtılaşma faktörlerinden biri.
Tenoplasti

Çeşitli patolojik süreçler ya da travmalarla örselenmiş ya da yapısı değiştirilmiş kirişleri yeniden oluşturmayı amaçlayan cerrahi girişim
Teratoblastom

Olgunlaşmamış, az farklılaşmış, embriyondakine benzer dokulardan oluşmuş, teratom(*) tipi.
Trakeoplasti

Soluk borusu duvarım yeniden yapmaya yönelik cerrahi girişim.
Valvüloplasti

Patolojik bir sürece bağlı olarak bozulmuş bir kalp kapakçığını onarmak
Yaşlılık Hastalıkları

YAŞLANMA VE SAĞLIK

Dünyada 65 yaş ve üzerindeki insanların sayısı hızla artmaktadır. Son yıllarda tıbbın gelişmesi, bireyin kendine ve yaşamına daha fazla değer vermesiyle birlikte ortalama insan ömrü uzamıştır. Ülkemizde yaşlı nüfusun toplumdaki oranı yaklaşık % 4.5 iken 2030’larda bu oranın %6 olması beklenmektedir. Yaşlılık, yaşam sürecinin; çocukluk, gençlik, erişkinlik gibi doğal bir çağıdır. Yaşlılık dönemi üçe ayrılır:

Genç yaşlılar (65-74 yaş)
Orta yaşlılar (75-84)
İleri derecede yaşlılar (85 yaş ve üzeri)

Yaşlanma; zamanın geçişine bağlı olarak, bireyde görülen anatomik ve fizyolojik değişiklikleri tanımlar. Yaşlanma çok erken dönemlerde, 17-18 yaşlarında başlar. Yaklaşık 35-40’lı yaşlardan itibaren vücutta iş gören hücre grubunda kayıplar başlar. Zaman içinde devam eden bu hücre kayıplarına bağlı olarak hücrelerin yaptığı görevlerde aksamalar görülür.80’li yaşlardan sonra vücut bu kayıplara karşı iç dengesini koruyamaz ve bunun ilerlemesiyle ölüm ortaya çıkar.

Yaşlanmaya bağlı olarak fiziksel aktivitede bazı değişiklikler görülür. Genel olarak kas dokusunda bir azalma olur. Kadınlarda özellikle menopozdan sonraki dönemde yoğun bir şekilde kemik kayıpları ortaya çıkar. Bu kayıplara bağlı olarak boy kısalmaları, omurlarda çökmeler, hatta kırıklar olabilir.

Yaşlanmayla birlikte zihinsel değişiklikler de ortaya çıkar. Algılamada ve yaratıcı yeteneklerde yaşlanmayla birlikte bir azalma, dikkatsizlik ve düşünme hızında yavaşlama görülebilir. Öğrenme yeteneğindeki azalmaya, hareketlerdeki yavaşlama da eşlik edebilir. Yaşlılarda daha önce edinilen bilgiler sağlam kalır ve yeni öğrenilen bilgiler çabuk unutulur.

Demans (bunama) sıklıkla yaşlılarda görülen bir rahatsızlıktır. Hastanın bilinci yerinde olmasına rağmen hafızada zayıflama ve bazı zihinsel yetilerde azalma olur. Kişi çevresinde olanlara ilgisini yitirmeye başlar. Yeni bilgiler öğrenmede ve bunları hatırlamada, konuşma sırasında doğru kelimeleri bulmada, günlük yaşantıya ait sorunları çözmede yavaşlama zamanla belirginleşir. Bellekte zayıflama öncelikle telefon numaralarını, isimleri, yaşanan günlük olayları tam olarak hatırlayamama şeklindedir. Dikkat kolayca dağılır. Çevreyle kurulan ilişkiler sınırlanmaya başlar. Sosyal yetersizlik belirginleştikçe yalnızlık derinleşir. Kişi huzursuz ve kederlidir. Daha kırılgan, öfkeli ya da şüpheci olabilir. Zamanla geçmişe ait anılar da silinmeye başlayabilir.

Alzheimer hastalığı, yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığıdır. 65 yaşın üzerinde yaklaşık her 10 kişiden birinde; 85 yaşın üzerinde ise yaklaşık her iki kişiden birinde görülür.

Yaşlılıkta; tansiyon yüksekliği, damar sertliği, şeker hastalığı gibi kronik hastalıklar zihinsel faaliyetlerde azalmaya yol açar. Yaşlılıkla birlikte ruhsal durumda oluşabilecek bir çöküntü, depresyon zihinsel fonksiyonları olumsuz yönde etkileyebilir. Özellikle fizik aktivitesi az olan, sosyal yaşam içerisine girmeyen kişilerde, sigara ve alkol kullananlarda yaşlılıkta zihinsel faaliyetlerde azalma görülür. Boş vakitlerde bulmaca çözmek, okumak, çevrede olup bitenlerle ilgilenmek, toplumun bir parçası olduğunu hissetmek ve hissettirmek, beden egzersizlerine önem vermek yaşa bağlı bu olumsuz etkilere karşı zihinsel fonksiyonların korunmasında etkili olabilecek önlemler arasında yer alır.

Yaşlılıkta zihinsel değişikliklere paralel olarak, kişilikte de bazı değişiklikler oluşabilir. Yeni durumlara uyum sağlayabilme, yeni düşünceleri kabul etmede güçlük yaşanabilir. Çevreye karşı daha az ilgili, kendi bedenine ve kendine karşı daha ilgili olup, ilişkilerde daha derin ve seçici olabilirler. Yeniliklerden ürkebilirler ve eski yaşamlarını özlerler. Sağlıklarına aşırı önem verirler. Aşırı tutumluluk, kişisel eşyalarına karşı bağımlılık gelişebilir.

Yaşlılık döneminde özellikle depressif belirtiler görülebilir. Yaşlılık; fiziksel sağlığın, arkadaşların ve sosyal konum gibi bir takım kayıpların olduğu bir dönemdir. Bütün bu kayıplar birleştiği zaman kişide depresif belirtiler ortaya çıkabilir.

İleri yaşlarda gözlenen anksiyete kişinin yaşamakta olduğu başka bir fiziksel ya da ruhsal bozukluğa bağlı olarak da ortaya çıkabilir. Yaşlanmaya bağlı fiziksel yetersizlikler ile çevrenin yardımına gereksinim duymak, sosyal konumun sınırlanarak daha izole yaşama zorunluluğu, tedaviye az yanıt veren hastalıkların ortaya çıkması, sevilen bir kişinin kaybı ya da kayıp tehdidi anksiyeteye neden olur. Günlük yaşantısına egemen hale gelen anksiyete, kişinin yaşam kalitesini düşürür.

Yaşlılığa kişi gençken hazırlanmalıdır! Ailede damar sertliği, tansiyon yüksekliği, şişmanlık ve şeker hastalığı varsa, kişi çok daha erken yaşlarda sağlıklı bir beslenme tarzı oluşturmalı ve buna ileriki yıllarda da devam etmelidir. Yaşlanmayla koku ve tat alma duyularında azalma olur. Çene kemiklerinde ve dişlerde olan değişiklikler de çiğneme fonksiyonunu bozar. Böylelikle kötü beslenmeye doğru bir yöneliş olur.

“Akdeniz tipi beslenme” denilen sebze, salata, meyve, zeytinyağı ağırlıklı ve mümkün olduğunca kırmızı etten uzak bir beslenme, kalp damar hastalıklarının oluşumunu belirgin şekilde azaltır. Önemli olan değişik besinlerden yararlanabilmek ve mümkün olduğu kadar kilo almamaktır.

+

<< Geri
 Medikal Bilgi
 Sağlık
 Tıp Sözlüğü  Biyoloji Sözlüğü
 Ansiklopedi  İlaç Fiyatları
 Gebelik  Mineraller
 Cinsel Terimler Sözlüğü
 TUS Hakkında  Kaplıcalar
 Renk Körlüğü Testi  Full Text Dergiler
 Bebeğiniz Ne Zaman Doğacak ?
 Tahmini yumurtlama gününüzü hesaplayın
 Bebeğinizin boyunu hesaplayın
 İlk Yardım  Bebek İsimleri
İdeal Kilonuzu, Günlük Enerji İhtiyacınızı Öğrenin
 Zayıf mı? Şişman mı?  Kalori Tabloları
 Hastalıklar  Vitaminler
 İlaç Klavuzu  Aloe Vera
Vademecum (İlaç Bilgileri)  Şifalı Bitkiler
 Yazılar
 Medikal Kitap
Yayındaki Türkçe ve Yabancı Kitap Tanıtımları
 Medikal Anket
Hangi korunma yöntemini kullanıyorsunuz?

Prezarvatif
Spiral
Dışarı boşalma
Doğum kontrol hapı
 Rastgele 2 Kitap
Tavsiye


Hakkımızda | Reklam | Kullanım Şartları | Basında TurkMedikal.net | Webmasterlar İçin | İçerik Ortaklığı | İletişim | Vademecum (İlaç Bilgileri)
Aloe Vera | Üyelik | Dükkan | Kitaplar | Hastalıklar | İlk Yardım | Rehber | Nöbetçi Eczaneler | Sağlık Ansiklopedisi

TurkMedikal.NET bir ZA Host Web Hosting ve Zahmaci Web Tasarım Sitesidir
Dmoz Directory | Astroloji | Walpapers | Kumluca | Hastalıklar
Carpets and Rugs | Holy Books
Elmalı | Kemer | Korkuteli | Serik | Akseki