:: Sağlık Ansiklopedi >> Di
Alıcı (reseptör)
Dış ortamdan ya da organizmanın içinden gelen değişik yapıdaki uyarılan algılayıp, sinir lifleri aracılığıyla merkez sinir sistemine ileten anatomik yapılan belirten terim. |
Allel*
Diploid bir organizmada herhangi iki eş kromozomdan birinde var olan bir gen veya DNA dizisinin alternatif formu. |
Aort disseksiyonu
Aort damarının iç gömleğinin, damarın öteki katmanlarından ayrılması. |
Allotriyofaji
Dışkı, toprak, kurtçuk vb yenilmez ve garip şeylere karşı duyulan anormal iştah. |
Apandis
İnce bağırsak ile kalın bağırsağın birleştiği yerde parmak şeklinde bir çıkıntı. |
Apandisit
Apandisit, apendiksin (karnın sağ alt bölümünde kalınbarsağın kenarından dallanan dar bir kanal)iltihabi reaksiyonudur. Daha çok çocuklarda ve genç erişkinlerde görülür. Apendiksin vücutta bilinen bir işlevi yoktur. Ancak iltihaplı bir apendiks tedavi edilmediğinde, yırtılarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Genellikle apandisitin nedeni, çoğu vakada bir feçes yumrusuyla olmak üzere, apendiksin tıkanmasıdır.
Belirtiler
İlk belirti genellikle göbek hizasında başlayan, yavaş yavaş şiddetlenen ve çoğu kez karnın sağ tarafına geçen ağrıdır. Karın ağrısı hareketle, derin soluk alırken, öksürürken, hapşırırken ya da o bölgeye dokunulduğunda şiddetlenebilir. Bazen, özellikle küçük çocuklarda, ağrı karnın başka bir bölgesinde görülebilir. İştah kaybı Bulantı Kusma Ağrıdan sonra başlayabilen hafif ateş olabilir.
Tanı
Tanı öykü ve klinik bulgularla konur.
Tedavi
Kesin teşhis için hastanın izlenmesi ve bazı tıbbi tetkiklerin yapılması gerekir. Apandisitten kuşkulanılan hasta istirahata alınmalı ve hemen doktora başvurulmalıdır. Tedavi cerrahi yöntemle apandisit'in çıkarılmasıdır. Apandisit kangreni, yırtılması ve abse oluşumu gibi ciddi sorunlara yol açabileceğinden, şüphe olduğu takdirde mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Klasik yöntem bir kesikle karnın sağ alt bölgesine girilmesi olmakla birlikte, artık endoskopik yöntemle, karın boşluğu açılmaksızın müdahale yapılabilmekte, böylelikle hem ameliyat riskleri, hem de hastanede kalış süresi önemli ölçüde azalmaktadır.
Öneriler
Yırtılma tehlikesi bulunduğundan, apandisit acil bir durum olarak kabul edilir. Vakit kaybedilmeden mutlaka bir hekime başvurmak gereklidir. Tedavi, ameliyat ve antibiyotik tedavisini kapsamaktadır. |
Alyuvar direnci
Alyuvarlann düşük yoğunluktaki (hipotonik) tuzlu su çözeltilerine konularak parçalanmaya karşı dirençlerini değerlendiren yöntem. |
Alyuvar ozmotik direnci
Alyuvarlar giderek azalan yoğunluktaki tuzlu eriyiklere daldırıldıklarında, zarlarının parçalandığı görülür. |
Apisektomi
Diş kökünün uç bölümünün granülomla birlikte alınması |
Addis sayımı
24 saatlik toplam idrardaki alyuvar ve akyuvarların sayısını ölçme işlemi. |
Addison Hastalığı
Böbrek üstü bezlerinin körelmesine ya da yıkılmasına yol açan bir hastalık. Bu hastalığı ilk olarak, Londralı hekim Thomas Addison tanımlamıştır.
Addison hastalığı, böbreküstü bezlerinin kabuk korteks bölümünün, otoimmun,verem ya da mantar enfeksiyonu nedeniyle zarar görmesine bağlıdır. Güçsüzlük, kansızlık, kilo yitimi, mide-bağırsak rahatsızlıkları, kan basıncı düşüklüğü, deride kararma, bazı hastalarda da aşırı sinirlilik ve aşırı duyarlılıkla gelişir. Eskiden ölümle sonuçlanabilirken, günümüzde sentetik hormonlarla kesin olarak tedavi edilmektedir.
Böbrek üstü bezleri, böbreklerin tepesinde yer alan, üçgen şekilli bir çift organdır. Addison hastalığının yaygın olmayışının nedeni, her iki bezin tüberküloz ve kanser tarafından yıkılma şansının pek az olmasıdır. Bu hastalık erkekte ve kadında eşit oranda görülür ve çoğu kez orta yaşlı ergin kişileri etkiler. Hastalığın belirtileri çok çeşitli olup böbrek üstü bezinin korteks bölümünün hormonlarının ortadan kaybolmalarının sebep olduğu değişimlerden ibarettir. Hasta, tedavi edilmediği takdirde üç yıldan fazla yaşamaz.
Addison hastalığının önde gelen belirtileri şunlardır:
• Güçsüzlük
• Aşırı yorgunluk, bitkinlik, kas güçsüzlüğü
• Kilo kaybı
• Mide bulantısı
• Kusma
• Tekrarlayan ishaller
• İştah kaybı
• Deride koyulaşma, lekeler
o Bazı bölgelerde deride anormal koyu renklenme
o Soluklaşmalar da olabilir
• El ve ayaklarda cilt döküntüleri ve lezyonları
• Ağızda yanak içlerinde renk değişiklikleri, pigmentasyon
• Yavaş, uyuşuk hareketler
• Kan basıncı ve kalp atımında değişiklikler
• Yüzde ve avuçlarda olağandışı ve aşırı terleme
• Baş ağrısı
• Pupillerde genişleme
• Kalp atışlarında hızlanma
• Hızlı ve ritmik titreme
• Ani krizler
• Hafıza bulanıklığı
• Göz kapaklarında istem dışı anormal hareketler
• Uyku bozukluğu
• Heyecanlanma
• İnişli çıkışlı ruh hali
• Dikkat dağınıklığı
• Hafıza kaybı (amnezi)
• Halusinasyonlar
• Bayılmalar
Addison hastalığının tedavisi,
Ömürboyu sürecek kortikosteroidle yerine koyma tedavisi belirtileri kontrol altına alır.Genellikle glukokortikoid (kortizon veya hidrokortizon) ve mineralokortikoid (fludrocortizon) kombinasyonları verilir.
İlaç tedavisi stresin arttığı durumlarda arttırılmalıdır.Enfeksiyonlar,yaralanmalar ve aşırı terleme adrenal krize sebep olabilir.Adrenal krizde damariçi veya kasiçi hidrokortizon hemen yapılmalıdır.Düşük kanbasıncı tedavisi de gereklidir.Birçok hasta stres anında kendikendilerine acilen yapmak üzere acil hidrokortizon enjeksiyonu yapmayı öğrenmiştir.Hastaların yanlarında acil durumlarda yapılacak ilaç ve dozlarının yazılı olduğu tanıtıcı bir sağlık kartını taşımaları çok önemlidir.
İlaç almayı asla aksatmamalıdır.Eğer şiddetli kusma dolayısı ile ilaç alımı aksıyorsa doktora bildirilmelidir. Aşırı kilo artışı ve vücutta ödem halinde mutlaka doktora bildirilmelidir. |
Araknoidit
Beyin ve omuriliği saran üç zardan biri olan araknoit zann (Örümceksizar) iltihaplanması. |
Aralıklı topallama (claudicatio intermittens)
Yürümeyi engelleyen geçici bir topallamanın ortaya çıkmasıyla beliren bir yürüme bozukluğunu belirten terim. |
Adenoidit
Geniz bademciklerinin (adenoit) iltihabı. Geniz badem- cikleri yutağın duvarlarında bulunan lenf dokularıdır. |
Amipli Dizanteri
Vücuda mikrop girmesinden 10-21 gün sonra hastalık belirtileri ortaya çıkar. Hastada kanlı ishal, ateş, karın krampları, kilo kaybı, ve halsizlik görülür. |
Adenozin difosfat
ADP kısaltması ile gösterilen nükleotit |
Adinami
Kuvvetin azalması ya da kaybı. |
Adipoz doku (yağdoku)
Hücrelerinde yağ kabarcıklan içeren bağdoku. |
Adipozite
Derialtı dokusunda aşın yağ birikimi. |
Adiyadokokinezi
Elleri açıp kapama gibi birbirine karşıt hareketleri art arda hızla yapma yeteneğinin kaybı. |
Artrodi (düz yüzlü eklem)
îki kemik başı arasındaki düz yüzeyli eklem tipi. |
Afrodizyak
Cinsi arzuyu artırıcı maddeler, ilaçlara verilen isim. |
Androstenedion
Androjenler grubundan bir hormon(bak. androjen hormonlar). |
Aniridi
irisin konjenital yokluğu |
Astazi
Dik konumu korumakta güçlük. |
Anjiyokardiyografi
Çevrel bir toplardamara (genellikle kol toplardamarına) iyot içeren, suda çözünen ve böbreklerden hızla atılan radyoopak bir kontrast madde verilmesinden sonra kalp boşluklarının ve büyük damarların radyolojik olarak incelenmesi. |
Ankilozan Spondilit
Omurgayı etkileyen ve omurga çevresi, bel ve sırtta bir miktar katılaşmaya neden olan romatizmal bir hastalık. Spondilit omur eklemlerinin iltihabı anlamına gelmektedir ve Yunanca omur anlamına gelen spondylos kelimesinden türemiştir. İnflamasyon (iltihap) geçerken ve iyileşme oluşurken, kemik omurun iki yanından dışarı doğru büyüyebilir ve iki omur birleşebilir; bu katılaşmaya ankiloz adı verilmektedir. Bu hastalık erkeklerde kadınlardan daha şiddetli seyretmektedir. |
Ankilozan spondilit
Omurgayı etkileyen ve omurga çevresi, bel ve sırtta bir miktar katılaşmaya neden olan romatizmal bir hastalık. Spondilit omur eklemlerinin iltihabı anlamına gelmektedir ve Yunanca omur anlamına gelen spondylos kelimesinden türemiştir. İnflamasyon (iltihap) geçerken ve iyileşme oluşurken, kemik omurun iki yanından dışarı doğru büyüyebilir ve iki omur birleşebilir; bu katılaşmaya ankiloz adı verilmektedir. Bu hastalık erkeklerde kadınlardan daha şiddetli seyretmektedir. |
Aşil tendiniti
Aşil tendonunun iltihaplanmasıdır, tendon bu durumda hassas ve genellikle şiş olur. Ayrıca bkz. Plantar fasciit. |
Aşil tendiniti**
Aşil tendonunun iltihaplanmasıdır, tendon bu durumda hassas ve genellikle şiş olur. Ayrıca bkz. Plantar fasciit. |
Akson (silindirakson)
Bir sinir hücresinin sitoplazmasının uzantısı. |
Akustik direnç (ses direnci)
Sesin yayılma ortamında karşılaştığı direnç. |
Antidifiretik hormon (adh)
Hipotalamusun ürettiği bir hormon. |
Antidiüretik hormon
Böbreklerden suyun geri emilmesini sağlayan ve hipofizin arka lobundan salgılanan hormon. |
Antikardiyolipin antikorlar
Özel bir fosfolipid türü olan kardiyolipine karşı gelişen antikorlar. |
Antispazmodik
Spazm çözücü, daha çok iç organlardaki düz kasların kasılmalarını çözen ilaç grubuna verilen isim. |
Azı dişi
büyük azı dişi; küçük azı dişi |
Algılama
Dış dünyadaki cisimlerin duyu organlarında belirlediği değişiklikler aracılığıyla tanınmasını ve hatırlanmasını sağlayan karmaşık ruhsal işlev. |
Algodistrofi
Başlıca özelliği yanıcı nitelikte ısrarlı ağrıdır; hafif şekilleri oldukça sıktır - daha şiddetli formları sakatlayıcı olabilir ve tedavisi daha zordur |
Baker kisti
Dizin arkasında artrite bağlı olarak oluşan bir kist. |
Bradikardi
Kalbin dakikadaki atım sayısının azalması. |
Bradikinin
Dokuz aminoasitlik bir peptit zincirinden oluşan madde. |
Bradilali
Konuşmada bir yavaşlama İle beliren konuşma bozukluğu. |
Bradipne
Solunum sıklığının azalması. |
Bradipsişi
Tüm ruhsal süreçlerde genel bir yavaşlama durumu; çeşitli ruh ve sinir hastalıklarında görülebilir. |
Bıotın
Diğer adıyla H vitamini. Vücutta, bazı bağırsak bakterileri tarafından üretilen ve suda eriyebilen bir vitamindir. B kompleks grubundan olan bu vitamin metabolizmadaki karbonhidratların, yağların ve amino asitlerin ihtiyacıdır. Yüzeysel uygulamada cilt için yararı bulunmamıştır. |
Balantidium
Balantİdiyoz hastalığına yol açan 50-80/40-60 mikron boyutlarındaki kirpikli bir cins tekhücreli. |
Balistokardiyografi
Kalbin çalışması sırasında her kasılmanın bütün vücutta yol açtığı titreşimlerin grafik olarak kaydedilmesine dayanan incelenme yöntemi, incelenecek kişi havada asılı duran bir masaya uzanır. |
Balistokardiyogram
Kalp kasılmaları sırasında vücutta oluşan sarsıntıların kaydedilmesiyle elde edilen eğri |
Bîlinçdışı
Bilinç alanından uzaklaştırılmış, yani bir bakıma "silinmiş" olduklarından bilince yabancı kalan, ama kişinin birçok davranışının altında yatan ruhsal süreç ve içerikler bütünü. |
Barr cisimciği
Dişi cins hücrelerine özgü ve çekirdek zannın yakınında bulunan kromatin kümesine verilen ad. |
Bruksizm (diş gıcırdatma ya da diş sıkma)
Gündüz ya da gece yineleyen biçimde ya da sürekli dişleri birbirine sürtme. |
Basilli Dizanteri
Mikrobun vücuda girmesinden 2-7 gün sonra belirtileri ortaya çıkar. Hastalığın salgın halini almasında kara sinekler başrolü oynar. Hastada; kanlı ve balgam kıvamında ishal, karın ağrısı, halsizlik ve ateş görülür. Yapılacak ilk iş; hastayı, sağlamlardan ayırmaktır. |
Büyük azı dişi
Alt ve üst çenelerin en gerisinde yer alan, besinleri çiğneyerek öğütmeye yarayan önden altıncı, yedinci ve sekizinci dişlerin ortak adı. |
Chvaostek belirtisi
Dışkulağın hemen Önünde, yüz sinirinin gövdesinin bulunduğu noktaya refleks çekiciyle vurulduğunda yanak kaslarında kasılmayla beliren klinik bulgu. |
Candıda
Bir mantar çeşidi. |
Cannabis ındica
Bkz. Hint keneveri. |
Cinsiyet özellikleri
Dişil ve eril bireyleri birbirinden ayıran özellikler. |
Cpr:kardio-pulmoner resüsitasyon
Kalp ve solunum durması halinde yapılan yeniden canlandırma işlemlerine verilen ad. |
Clostridiıun tetani
Toksinleriyle tetanosa yol açan anaerob, spor oluşturan basil. |
Coccidioides inunitis
İnsanda ve bazı memelilerde koksidiyoidomikoz hastalığına yol açan mikroskopik mantar. |
Cestodıasıs
Yassı solucan enfeksiyonudur. |
Çift çenekli bitki (dikotiledon)
Embriyolarında iki çenek yaprak (kotiledon) bulunan bitkiler. İletim demetleri gövdede belirli bir düzende yerleşmiştir. CDNA: Tamamlayıcı DNA. Haberci RNA şablonundan sentezlenerek elde edilen DNA şeklinde de tanımlanabilir. |
Diş çürükleri
Dişin inorganik maddesinin mineral yapısını yitirmesi ve organik Örtüsünün de erimesiyle diş yüzeyindeki hastalık sürecinin derin dokulara kadar yayılması. |
Diş gelişimi
Diş çıkmasıyla ilgili bir olgu. |
Diş hekimliği
Dişlerin ve dişlere yakın dokuların hastalıklarını inceleyen tıp dalı. |
Dakin-carrel çözeltisi
Dış kullanıma özgü ve yeterli bakteri öldürücü etkisi bulunan sodyum hipokloritin yüzde 0,45-0,50'lik sudaki çözeltisi. |
Diş kökü granülomu
Diş kökü ucunun çevresindeki dokuların iltihaplanması. |
Diş minesi
Son derece sert, yüksek oranda mineral içeren ve dişta-cmı örten doku. |
Diş plağı
Bakteriler, protein maddeleri, besin artıkları ile diş taşından (tartar) oluşan ve diş minesini örten katman (artık). |
Diş taşı (tartar)
Diş boyuncuğu çevresinde ya da diş kökü üzerinde gri-sarı çökeltiler halinde biriken, kalsiyum tuzlarıyla organik parçacıkların karışımından oluşan ve tartar olarak da bilinen madde. |
Dişeti (jînjiva)
Ağız boşluğu mukozasının, çenelerde dişlerin yerleştiği kovukları döşeyen ve diş boyuncuklarını çevreleyen bölümü. |
Dişözü odacığı
Dişin içinde, dişözünün bulunduğu oyuk. |
Diüretikler
İdrar çıkışım artıran maddeler, îdrar söktürücüler olarak da bilinir. |
Diürez
24 saatte çıkartılan idrar miktarı. |
Divertikül
Kalınbarsakların çeperinde yıllar içinde oluşan küçük baloncuklara divertikül adı verilir.
Belirtiler
Karında genellikle solda, bazen sağda ağrı ve hassasiyet, ateş yükselmesi genelde ilk şikayetlerdir. Nadiren iltihabi hadisenin süratle ilerlemesi durumunda genel durum bozukluğu ve şok görülebilir.
Tanı
Divertikülit sırasında muayene, kan tetkikleri ve batın tomografisi ile teşhis rahatlıkla konur. İltihabi durum geçtikten sonra hastaya mutlaka kolonoskopi adı verilen endoskopik tetkik yapılmalıdır. Bu yöntemle kalınbarsağın tamamının içi ayrıntısı ile görülür. Yaşanan hadisenin divertiküllere bağlı olup olmadığı kesin olarak anlaşılır.
Tedavi
Hafif vakalarda antibiyotik tedavisi ve ağızdan gıda alımının azaltılması veya kesilmesi ile durum düzelir. Ağır vakalarda hastanede damardan antibiyotik tedavisi ve damar yolu ile beslenme gerekebilir. İltihabi sürecin barsak delinmesine yol açtığı az sayıda vakada acil cerrahi müdahale gerekebilir.
Öneriler
Doktorunuz tavsiyelerine uyunuz. |
Divertikülit
Divertikül duvannda oluşan iltihap. |
Divertiküloz
Herhangi bir iç organda çok sayıda divertikülün bulunması. |
Diyabetes Mellitus ( Şeker Hastalığı)
Diabetes mellitus (DM) vücudun insülin üretmediği veya düzenli olarak insülin kullanamadığı durumla karakterize bir hastalıkdır. İnsülin günlük yaşam için gereken enerjiyi sağlamak amacıyla gıdalardan alınan şekeri, nişastayı enerjiye dönüştüren bir hormondur. Türkiye’de nüfusun %3.5’u diyabet hastası olup, 20 yaş üstü nüfusta bu oran % 7.2’dir. Hastanın diyabet mi, pre diyabet mi (diyabet öncesi dönem) ayırımı için Açlık Kan Şekeri veya Oral Glukoz Tolerans Testi yapılır. AKŞ ile 100-125 mg/dl seviyeleri pre-diabete, 125 mg/dl üzerindeki değerler ise diabeti işaret etmektedir. OGTT’de ise, 2. saatteki kan şekeri 140-199 mg/dl prediabeti, 200 mg/dl üzerindeki değerler ise diabeti gösterir.
DM’un 4 tipi vardır.
1. Tip 1 DM: Vücutta insülin üretiminde yetersizlik vardır. Tip 1 DM genellikle çocuklukta veya genç erişkin çağda ortaya çıkar. Bu tipte vücutta insülin üretilmemektedir. İnsülin vücudun şekeri kullanabilmesi için gerekli olup, şeker de vücuttaki hücreler için en basit- temel yakıttır ve insülin de şekeri kandan hücre içine almaya yarar. Hasta- hastalık ve doktor uyumu olduktan sonra hasta göz sağlığı, ayak ve cilt, kalp, ağız sağlığına dikkat ederse Tip 1’in oluşturabileceği komplikasyonlardan korunmuş olur. Aynı zamanda sigara ve alkolden de uzak durmak gerektiğini belirtelim. Tip 1 DM tanısı konan hastalarda gerekli takip ve tedaviye uydukları zaman yaşam kalitelerinde normal insanlara göre bir değişiklik olmamaktadır.
2. Tip 2 DM: İnsülin direnci ile birlikte insülin eksikliği söz konusudur. Bu tipte vücutta yeterli insülin üretimi yoktur yada hücreler insüline karşı duyarsızlaşmıştır. 40 yaş üstü ve fazla kilolularda ortaya çıkmaktadır. Tip 2 DM komplikasyonları: Kalp hastalığı, körlük, sinir hasarı, böbrek hasarı oluşturabilir. Bu komplikasyonlardan korunmak için yapılması gerekenler Tip 1 DM’dakilerle aynıdır.
3. Gestasyonel DM: Hamilelik esnasında tespit edilir. Amerika’da her yıl hamile kalanların %4’ünde ortaya çıkar. Gebeliği sırasında gestasyonel DM ortaya çıkan hastaların ileriki yaşamlarında Tip 2 DM tanısı almaları çok daha fazla olasıdır. Gebe kalmadan önce obez (şişman) olan kadınların %40’ında gestasyonel DM gelişir ve bu kadınlarda 4 yıl içinde Tip 2 DM tablosu gelişir. DM olmayan gebe kadınlarda 24.-28. hafta arasında gestasyonel DM açısından OGTT ile tarama yapılmaktadır.
4. Prediabet: Kan şekeri seviyeleri normalden yüksektir; ancak Tip 2 DM tanısı koyduracak kadar da yüksek değildir.
Diabetes Mellitus’ta ayrıca Bozulmuş Açlık Glukozu ve Bozulmuş Glukoz Toleransı adı altında iki kriterin de önemi vardır. Bu iki kriter diyabetin klinik tablosundan önceki evre olarak yer almaktadır.
Bozulmuş Açlık Glukozu:
Açlık plazma glukozu 110-126 mg/dl arasındadır.
Bozulmuş Glukoz Toleransı:
Oral glukoz tolerans testi yapılarak belirlenen bir durum olup klinik diabetin belirmesinden önceki evre olarak kabul edilmektedir.
Şeker hastalığı belirtileri:
• |
Diyadokokinezi
Birbirini izleyen hareketlerin (örneğin ellerin sağa sola döndürülmesi ya da parmakların gerilip büzülmesi) hızla yapılabilmesi. |
Devitalizasyon
Dişözünün ölümünü sağlamak amacıyla yapılan girişim. |
Diyafanoskopi
Vücudun belirli bölgelerinin bir ışık kaynağı karşısındaki saydamlığı incelenerek yapılan muayene. |
Diyaforez
Günde 300-500 ml'lik normal sınırların ötesinde aşın terleme; yaygın ya da vücudun bazı bölgeleriyle sınırlı olabilir. |
Diyafram
Kase şeklinde olup vajina içine yerleştirilen ve spermlerin burada birikerek etkisiz hale gelmesini sağlayan yöntem. |
Daman dikeni (danvin tüberkülü)
İnsanda kulakkepçesinin serbest kenarında yer alan ufak bir çıkıntı; |
Diyafram siniri (frenik sinir)
Boyun sinir ağından çıkan ve diyafram kasının haıeta liliğinî sağlayan sinir. |
Dezintoksikasyon
Dışarıdan organizmaya giren ya da metabolizmanın çeşitli evrelerinde vücut içinde oluşan zehirli maddelerin etkisiz hale getirilerek vücuttan uzaklaştırılması süreci. |
Diyagnostik
Bir tanıyı gerçekleştirmek için uygulanan yöntemle tümüne verilen ad. |
Diyaliz
Böbreklerin süzme işlevinin bozulduğu durumlarda (böbrek yetmezliği, üremi) kanda biriken maddelerin temizlenmesi işlemi. |
Diyapedez
Kanın şekilli öğelerinin küçük çaplı damarların duvarlarından geçerek dışarı çıkması. |
Diyaskopi
Deri Üzerine koyulan bir cam plak (diyaskop) aracılığıyla deri lezyonlannı inceleme tekniği. |
Diyastaz
îki eklem yüzeyinin birbirlerinden kalıcı bir biçimde uzaklaşması. |
Diyastema
İki diş arasında bulunan boşluk. |
Dıhydroxyacetone (dha)
Kozmetikte kullanılan kendinden bronzlaştırıcı bir ajan. |
Diyastol
Kalbin gevşeme devresi |
Dısuri
İdrarın güçlükle, ağrılı ve gecikerek yapılması. |
Diyatermi
Vücut dokularında yerel ısı yaratmak için tedavi ama-; ayla kısa süreli yüksek frekanslı elektrik akımı uygulanması. |
Dış Gebelik
Dış gebelik, her 100 gebelikten birini etkileyen, sık görülen ve ölüme sebep olabilecek bir durumdur. Bu, döllenen yumurta, rahimin dışına yerleşirse, oluşan bir durumdur.
Belirtiler
Hamile olunmasına rağmen düzensiz kanamalar ve kasık ağrıları. Kasık ağrısı, adet gecikmesi veya ağrılı, fazla ve uzun süreli adet kanaması, omuz ağrısı, bulantı, memelerde gerginlik hissi. Teşhiste gecikme olur ve dış gebelik rüptür ( tüpün yırtılması) olursa ani şiddetli karın ağrısı, baş dönmesi, bayılma, solukluk görülür.
Tanı
Jinekolojik muayenede kasık bölgesinde hassasiyet ve ağrı görülür. İdrar ve kanda yapılan (B-hCG) gebelik testleri pozitif çıkar. Vaginal yoldan yapılan ultrason incelemesinde uterus içerisinde gebelik izlenmez. Dış gebeliğe ait diğer belirtiler görülebilir.
Tedavi
Acil olarak doktorunuza başvurunuz
Öneriler
Ped yerleştirerek kanamın miktarını kontrol edin ve gelen parçaları örselemeyin |
Diyatermokoagülasyon (elektrokoagülasyon)
Tıpta ve cerrahide belirli bir noktaya yüksek frekanslı elektrik akımı vererek bu akımın ist etkisiyle hızlı bir hücre pıhtılaşması ve hücre yıkımı oluşturulması biçiminde uygulanan girişim. |
Dış okülomotor sinir
abdüsens sinir |
Diyatez
Organizmanın aralarında yakınlık bulunan hastalıklara fazlaca yatkınlığı. |
Dış salgıbezleri
Vücudun dışına ya da dışarıyla bağlantılı iç boşluklarına salgı yapan salgıbezleri. |
Diyerez
Bir cerrahi girişim sırasında yapılan keşi, koparma ve dokuları birbirinden ayırma gibi işlemleri tanımlayan genel terim. |
Dışadönüklük
C. G. Jung'un bazı kişilerin dünya ve dış olaylar karşısında nesnel değerlere öznel değerlerden daha fazla önem verme eğilimlerini belirtmek için, içedönüklüğün karşıtı olarak kullandığı terim. |
Diyet
Kişinin sağlığını ve esenliğini koruyabilmesi için gerekli olan beslenme düzenine diyet denir.
Diyet yaparken karşılaştığımız sorunlardan biri, neyi ne kadar yiyeceğimiz. Günlük almamız gereken kalori ve yağ miktarından, karnımız açlıktan kazındığında ne yiyeceğimize ya da kalsiyum ihtiyacımızı mutlaka sütten mi alacağımıza kadar pek çok soru aklımızı kurcalar.
İşte, diyetle ilgili en çok sorulan sorular ve yanıtları:
1- Yumurta kolesterol açısından kötü mü?:
Yumurta tüketiminde ölçülü olduğunuz sürece hayır. Yumurta, vücudunuz için gerekli olan protein, K vitamini, riboflavin ve selenyumu sağlamak için mükemmel bir kaynak. Yapılan araştırmalar, yumurta sarısının 213 mg kolestrol içeriyor olmasına karşın, haftada 2 adet yumurta yemenin kandaki kolesterol düzeyi üzerinde hiçbir olumsuz etkide bulunmadığını gösteriyor.
2- Günde kaç kalori almalıyım?:
Öncelikle, dengeli bir beslenme programı uygulayarak vücudunuzdaki her yarım kilo için 10 kalori almalısınız. Buna, günlük aktivite durumunuza göre, 400-700 kalori daha eklemelisiniz. Sözgelimi 65 kiloda aktif bir kadının günlük alması gerekli kalori miktarı 2000 civarındadır ve bu kişinin, haftada bir kilo vermek istediğinde, günlük kalori miktarından 500 kalori daha az beslenmesi yeterlidir. Eğer siz daha kalıcı çözümler istiyorsanız, diyetiniz boyunca günlük kalori miktarından 250 kalori indirin ve 250 kaloriyi yaktıracak kadar da egzersiz yapın.
3- Kilo vermek isterken günlük almam gereken ortalama yağ miktarı ne kadardır?:
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, günlük aldığınız kalori miktarının yüzde 15'i, diyet yapıyor olun veya olmayın her iki halde de yağlardan sağlanıyor. Bu miktar; kalp krizi, obezite ve diyabet riskini en aza indirmek için yeterli. Sözgelimi, bin 500 kalorilik bir diyet yapıyorsanız alabileceğiniz yağ miktarı 50 gramla sınırlı.
4- Karbonhidrat niçin egzersiz için de büyük önem taşır?:
Vücudumuzda glikojen olarak depolanan karbonhidratlar, kas gücünü arttırmada son derece önemli rol oynar. Ayrıca, aşırı olmamak kaydıyla vücudumuzda depoladığımız yağlar da aynı etkiyi gösterir. Kas gelişiminde önemli rol oynayan glikojeni vücudunuza tedarik edebilmek için, egzersiz çalışmalarınız sonrası karbonhidrat içeren yiyeceklerden yemelisiniz. Mesela 90 dakikalık bir egzersiz sonrası, fırınlanmış patates, bir porsiyon meyve veya kepekli krakerler iyi birer seçim.
5- Kahvede bulunan kafein kemiklerimi zayıflatır mı?:
Hayır. Çok aşırı miktarda kahve içmiyorsanız böyle bir durum söz konusu değil. Gene de kafeinin kemikleriniz üzerindeki zararlı etkilerinden endişe duyuyorsanız, kahvenizi sütle içmeyi deneyin.
6- Yüksek tansiyon problemim yoksa tuza dikkat etmeme gerek var mı?:
Tuz, şeker ve un, üç zararlı beyaz. Bu nedenle, kullanacağınız tuz hep az olmalı.
7- Besleyici değerleri bakımından vücudum için en yararlı 5 sebze hangisi?:
İster koyu yeşil olsun isterse kırmızı, isterse portakal rengi veya sarı, bütün sebzeler harika birer besleyici ve vücudumuzu hastalıklara karşı dirençli hale getiriyorlar. Herbirinin ayrı yararları olmakla birlikte, düzenli olarak alındıklarında vücudumuz için en yararlı sebzeler şunlar:
Ispanak, iyi bir folik asit kaynağı, kansere karşı koruyucu etkisi var, A vitamini ve kalsiyum içeriyor; havuç, mükemmel bir A vitamini kaynağı; tatlı patates, A ve C vitaminleri içeriyor; brokoli, A ve C vitaminleri ile folik asit içeriyor; sarımsak, kansere karşı etkili pitokimyasallar içeriyor.
8- Hangi yiyecekler kolestrolü düşürür?:
Lif bakımından zengin sebzeler, sözgelimi yulaf, fasulye ve soyalı besinler, kolesterolü düşürüyor. Bunlar, kandaki kolesterol miktarını dengeleyici özelliğe sahip bulunuyor. Kolesterolünüz yüksekse, özellikle az yağ içeren bir diyet yapmalısınız. Aldığınız yağ miktarını azaltmak için meyve ve sebze ağırlıklı öğünler yemelisiniz ve kırmızı eti azaltmalısınız. Ayrıca süt ve süt ürünlerinden de yağsız olanları tercih etmelisiniz.
9- Günde 8 bardak su içmek neden önemli?:
Vücudumuzda oluşan en temel kimyasal reaksiyonların tümü suya gereksinim duyar. Su; sindirimde, metabolizmanın düzenlenmesinde, vücut ısısının ayarlanmasında, kan basıncında ve fitness performansında direkt etkilidir.
10- Karnım açlıktan kazındığında bunu nasıl giderebilirim?:
Bunu tamamen geçiremezsiniz; fakat kendinize en zararsız biçimde üstesinden gelebilirsiniz. Bunun için, diyetisyenlerin belirledikleri stratejilerden birini deneyebilirsiniz. Dilediğiniz yiyecekten ufak miktarlarda yiyerek açlığınızı gidermeye çalışın. Canınızın çektiği yiyeceklerin benzer diyet versiyonlarından deneyin. Hala açlığınızın önüne geçemediyseniz, arkadaşlarınızla birlikte olmayı ve açlığınızı aktivitelerle unutmayı deneyin.
11- Şeker şişmanlatır mı?:
Teknik olarak yağ içermediğinden, hayır. Şeker, saf karbonhidrattan oluşur ve biz bu ihtiyacımızı aynı şekilde ekmekten, meyvelerden de karşılayabiliriz. Ama tabii ki şeker kalori içerir. Bazı şekerli yiyecekler, sözgelimi kurabiyeler ve krakerler, aynı zamanda yağ da içerir. O halde, çok fazla şekerli gıda tüketimi kısa sürede yağ birikimleri olarak vücudumuzda yerini alacaktır.
12- En sağlıklı yağ hangisi?:
Zeytinyağı kesinlikle en sağlıklı olanı. Zira, doymuş yağ oranı düşe aynı etkiyi gösterir. Kas geük, doymamış yağ oranı yüksek rafine bir yağ. Göğüs kanseri riskini azalıyor ve kolesterol üzerinde kötü etkileri bulunmuyor. Margarin ve tereyağı gibi doymuş yağlar damar tıkanıklığına sebep olur ve böylece yüksek tansiyon ve kalp krizi riskini arttırır. Hidrojene bitkisel yağ gibi kimyasal reaksiyonlardan geçirilmiş yağlar da kolesterol üzerinde kötü etkilerde bulunur. Yumuşak doymamış margarinler diyet yaparken en uygun seçim. Eğer tereyağı konusunda ısrarcıysanız, light çeşitlerini zeytinyağı ile birlikte kullanmanızda fayda var.
13- Metabolizmayı özellikle güçlendiren yiyecekler var mı?:
Hayır. Söylenildiğinin aksine, balarısı polenleri ve greyfurt da böyle bir etkide bulunmuyor. Bazı baharatlı yiyeceklerin metabolizmayı hızlandırdığı doğru olsa da, bunun vücut üzerindeki etkileri oldukça zayıf. Eğer metabolizmanızı güçlendirmek istiyorsanız, ağırlık kaldırma egzersizleri sizin için çok yararlı olacaktır. Kaslarınızı zorlayarak kaldırdığınız her yarım kilo için günde 35 kalori yakabilirsiniz.
14- Çok az yağ yemek mümkün mü?:
Tıpkı bir araba gibi, vücudumuz da hareket etmek için yağa gereksinim duyar. Özel olarak yağ asitleri, hücre onarımında ve yenilemelerinde de iş görür. Et, balık, fındık gibi besinlerden aldığımız yağlar, aynı zamanda hormonları düzenleyici ve sinir sistemini güçlendirici etkilere sahip. Her ne kadar çoğu uzman günlük kalori miktarının yüzde 15'inin yağdan karşılanması gerektiği görüşünde birleşse de, yapılan son araştırmalar, yüzde 10'un da yeterli olduğunu gösteriyor.
15- Acıktığım zaman neden çekilmez bir insan oluyorum?:
Kötü gününüzde olsanız dahi, dayanılmaz olmanızın sebebi, fizyolojik olarak açlığınızdan ileri geliyor olabilir. Vücuttaki kan şekeri düştüğünde, otomatik olarak kanınızdaki adrenalin ve daha birkaç hormonun işlevi de azalır ve bunun sonucu sinirlilik, kan basıncınızın artışıyla doğru orantılı olarak gerginlik görülebilir. Eğer sık aralıklarla azar azar yemek yemeye vakit ayıramıyorsanız, yanınızda bir meyve veya atıştıracak krakerler taşımanızda yarar var.
16- Hiçbir şey yemeyerek zayıflamak tehlikeli mi?:
Bu tarz girişimler son derece tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Vücudunuz iki günden fazla aç kaldığında, karbonhidrat ve protein gibi en temel ihtiyaçlarını kaslardan karşılamaya kalkacaktır. Ayrıca büyük su kaybına da rastlanır. Bunun sonucu olarak da baş ağrısı, baş dönmesi, sıkıntı gibi olumsuz belirtiler görülebilir. Aç kalınan süre arttıkça, oluşması muhtemel tehlikeler de daha ciddi boyutlar kazanacaktır.
17- Baharatlı yiyecekler ülser yapar mı?:
Yapılan araştırmalar, peptik ülserin gerçek sebebinin mideye yerleşen bir bakteri olduğunu gösteriyor. Günümüzde ülser tedavisinde diyet yanında bu bakteriyi etkisiz hale getiren ilaçlar da kullanılıyor.
18- Izgaranın kansere yol açtığı doğru mu?:
Direkt olarak hayır; ama kanser riskini arttırdığı doğru. Biftek, tavuk gibi et yağları kömür üzerine düştüğünde çıkan dumanın kanserojen etkileri olduğu biliniyor. Yapılan çalışmalar, mangaldan önce etleri marine etmenin bu tehlikeyi azalttığını gösteriyor. Diğer bir sağlıklı yöntem de etleri önce mikro dalgada pişirip en son mangalda çevirerek servise sunmak.
19- Gece yatmadan önce bir şeyler atıştırmak zararlı mı?:
Gece yarısı yediklerinizi sindirmeniz iyice zorlaşır. Hele bir de yedikleriniz abur cubursa. Yatmadan önce bir şeyler atıştırmak istiyorsanız meyve veya bir kase yoğurt yemenizi ya da bir bardak süt içmenizi öneriyoruz. |
Dışkıda asalak aranması
Dışkıda yumurta, tenya parçası ya da erişkin solucan belirlemeye yönelik inceleme. |
Diyetetik
Beslenme düzenlerini inceleyen tıp dalı. |
Dbt aşısı (karma aşı)
Difteri, boğmaca ve tetanos aşısının birlikte bulunduğu karma aşı. |
Dışkıda gizli kan
Çok az miktarda da olsa dışkıda kan aranması. |
Diyetisyen
beslenme uzmanı |
Dışkıda oksiyür aranması
Genellikle çocukların bağırsaklarında bulunan oksiyür tanısı |
Diyoptri
Bir merceğin kırma gücünü belirleyen ölçü birimi. |
Dışkıda protozoon aranması
Mikroskop altında dışkının incelenmesi. |
Diz
Uyluğun bacakla eklem yaptığı anatomik bölge. |
Dışkılama
Bağırsak içeriğinin (dışkı) anüs (makat) yoluyla dış ortama atılması. |
Dizanteri
Bulaşıcı ve salgın bir hastalıktır. Hastada, ishal görülür. Dışkısı kanlı ve sümüklüdür. İştahsızlık karın ağrısı ve ateş de vardır Su veya besinlerle bulaşır. İki çeşit dizanteri vardır.
- Amipli Dizanteri Vücuda mikrop girmesinden 10-21 gün sonra hastalık belirtileri ortaya çıkar. Hastada kanlı ishal, ateş, karın krampları, kilo kaybı, ve halsizlik görülür.
- Basilli Dizanteri Mikrobun vücuda girmesinden 2-7 gün sonra belirtileri ortaya çıkar. Hastalığın salgın halini almasında kara sinekler başrolü oynar. Hastada; kanlı ve balgam kıvamında ishal, karın ağrısı, halsizlik ve ateş görülür.
Yapılacak ilk iş; hastayı, sağlamlardan ayırmaktır. |
Dışkılama zorluğu
Dışkılama eylemini gerçekleştirmedeki yetersizliğe bağlı olarak ortaya çıkan bir kabızlık biçimi. |
Dizanteri
Bulaşıcı ve salgın bir hastalıktır. Hastada, ishal görülür. Dışkısı kanlı ve sümüklüdür. İştahsızlık karın ağrısı ve ateş de vardır Su veya besinlerle bulaşır. İki çeşit dizanteri vardır. |
Diabet
Diyabet, vücutta insülinin üretim ve kullanımına ilişkin gelişen problemlerin bir sonucu olarak meydana gelen bir hastalıktır.
Yediğimiz besinlerin çoğu, bir şeker formu olan glukoza dönüşür. Biz glukozu, adale ve diğer dokularımız için enerji sağlayan bir enerji kaynağı olarak kullanırız. Glukoz kanımızda dolaşır. Kaslarımız ve diğer dokularımız yağ ve karaciğer glukozunu kandan hücrelerin içine alabilmek için, insülin diye adlandırılan bir hormona ihtiyaç duyarlar. Vücudumuzun, yiyeceklerimizden gerekli enerjiyi elde edebilmesi için, insüline gerek vardır.
İnsülin, midenin gerisinde, pankreas denilen küçük bir salgı bezi tarafından yapılır. Beta hücreleri diye bilinen hücrelerden salgılanır. Bir kişi, diyabeti olduğunda, ya pankreası ihtiyaç duyduğu insülini üretemiyordur ya da vücudu salgılanan kendi insülinini etkin bir şekilde kullanamıyordur.
Sonuç olarak, diyabetli kişiler aldıkları besindeki şekeri (glukozu) yeterince kullanamazlar. Bu da, kanda şeker miktarının artmasına yol açar. Bu yüksek kan şekeri seviyeleri, hiperglisemi olarak adlandırılır. Diyabetin tıbbi komplikasyonlarına yol açan şey, kandaki yüksek glukoz seviyelerinin devamlı olmasıdır.
Günümüzde, diyabet için kesin tedavi yoktur.
Uluslararası Diyabet Federasyonu, tüm dünyada 230 milyondan fazla kişide diyabet olduğunu tespit etti. Bu miktarın 2025’den önce 350 milyona yükseleceği tahmin edilmektedir. Her yıl, bir 7 milyon kişi daha diyabet hastası olacaktır.
|
Dizartikülasyod
iki kemiğin eklem uçlarının birbirinden ayrılması. |
Defekasyon
Dışkının dışarı atılması. |
Diabetes mellitus
Yüksek kan glikoz düzeyiyle karakterize hastalık; şeker hastalığı. DM nin nedeni pankresın yeterince insülin etkisine direnç göstermemesi olabilir. |
Dizartri
Kelimelerin söylenmesi ve seslendirilmesi ile İlgili bozukluklar. |
Diabetes mellitus (dm)
Şeker hastalığı |
Dizkapağı refleksi
Dizkapağı kirişine vurulmasına yanıt olarak, uyluk dörtbaşlı kasının kasılmasıyla ortaya çıkan refleks. |
Diabetik Koma
Daha ziyade şeker hastalarında görülür. Nedeni, insülin verme zamanını geçirmek, gerektiğinden az miktarda insülin vermek, bağırsak iltihabı, bademcik iltihabı, grip veya iyileşmeyen yaralardır. |
Dizomi
Bir DNA segmenti, allel, gen veya bir kromozomdan iki adet olması. |
Diafragma
Karın ile göğsü birbirinden ayırın kas. |
Diffüz
işlemiş içine girmiş anlamını taşır.Yada yaygın anlamına da gelen bir kelimedir. |
Difüzyon
Moleküllerin hareket enerjileriyle çok yoğun ortamdan az yoğun ortama hareket etmesi. |
Digastrik kas
Hiyoitüstü bölgede bulunan boyun kası. |
Digoksin miktarının belirlenmesi
Kalp yetmezliğinin tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir ilaç olan digoksinin kandaki miktarının belirlenmesi; "en uygun" tedavi dozunun saptanmasında yararlıdır. |
Dihibrit
İki karakter bakımından melez olan bireylere verilen ad. |
Dikkat bozukluğu (hipoprozeksi)
Dikkatte bütünüyle bir azalmayı ya da dikkat kaymala-rındaki artışı tanımlayan terim. |
Dikotiledon
Embriyosunda iki çenek yaprağı bulunan bitki. |
Dikrotizm
Kimi hastalıklarda ortaya çıkan ve bir çevrel atardamarın elle muayenesinde her bir atımın birbirini izleyen iki atımdan oluştuğu fark edilen olgu. |
Dil
Ağız boşluğunda, orta çizgide bulunan bir organ. |
Dil büyümesi
Kısa süreli dil büyümelerinde aşağıdaki reçeteler kullanılır. 2-3 günde geçmeyen dil büyümesinde, doktora başvurmak gerekir. |
Dil büyümesi
Kısa süreli dil büyümelerinde aşağıdaki reçeteler kullanılır. 2-3 günde geçmeyen dil büyümesinde, doktora başvurmak gerekir. |
Dil felci
Sinir sistemindeki bir bozukluktan dolayı, dil gücünün kaybolmasıdır. Doktor tarafından tedavi edilmesi gerekir. |
Dil felci
Sinir sistemindeki bir bozukluktan dolayı, dil gücünün kaybolmasıdır. Doktor tarafından tedavi edilmesi gerekir. |
Doku reddi
Farklı genetik yapıdaki bir insandan alınan dokunun nakledilmesi sonucunda vücudun zamanla bu dokuyu yıkmaya yönelik olarak başlattığı tepkimelerin ortaya çıkardığı karmaşık olaylar dizisi. |
Dil iltihabı
Tıp dilinde Glossit denilen bu iltihaplanmanın nedeni, çürük dişler, dişeti iltihabı, sigara, çok sıcak veya çok soğuk şeyler yemeyi alışkanlık haline getirmiş olmaktır.
İhmal etmemek gerekir. Çünkü dil kanseri veye dil ülseri belirtisi de olabilir. Mutlaka doktora başvurmak gerekir.
Yapılacak ilk iş, sigarayı bırakmak, çürük dişleri tedavi ettirmek, ve kötü alışkanlıkları terk etmektir. |
Dil iltihabı
Tıp dilinde Glossit denilen bu iltihaplanmanın nedeni, çürük dişler, dişeti iltihabı, sigara, çok sıcak veya çok soğuk şeyler yemeyi alışkanlık haline getirmiş olmaktır.İhmal etmemek gerekir. Çünkü dil kanseri veye dil ülseri belirtisi de olabilir. Mutlaka doktora başvurmak gerekir.Yapılacak ilk iş, sigarayı bırakmak, çürük dişleri tedavi ettirmek, ve kötü alışkanlıkları terk etmektir. |
Dil iltihabı
Tıp dilinde Glossit denilen bu iltihaplanmanın nedeni, çürük dişler, dişeti iltihabı, sigara, çok sıcak veya çok soğuk şeyler yemeyi alışkanlık haline getirmiş olmaktır.İhmal etmemek gerekir. Çünkü dil kanseri veye dil ülseri belirtisi de olabilir. Mutlaka doktora başvurmak gerekir.Yapılacak ilk iş, sigarayı bırakmak, çürük dişleri tedavi ettirmek, ve kötü alışkanlıkları terk etmektir. |
Dil ülseri
Dilde görülen; etrafı kırmızı, içi su dolu küçük kabarcıklar, dil ülserinin belirtisi olabilir. Derin ve sert kenarlı dil yaralarında, mutlaka doktora başvurmak gerekir. Diğer dil yaraları, hazımsızlık veya gripten kaynaklanabilir. |
Dilatasyon
Bir atardamar ya da göz bebeği gibi bir organ ya da kanalın genişlemesi ya da açılması. |
Dolaşım sistemi (kardiyovasküler sistem)
içinde kan ve lenfin dolaştığı anatomik yapıların bütünü; bu dolaşımın amacı, tüm dokulara oksijen ve metabolizma etkinlikleri İçin gerekli maddelerin ulaştırılması ve hücre metabolizması artıklarının dokulardan uzaklaştırılmasıdır. |
Dimorfizm
Bir türün iki farklı forma sahip olma durumu. |
Dipeptidaz
Proteinleri yıkan ve bağırsak mukoza hücrelerinde bulunan enzim. |
Dekstrokardi
Normalde göğüs boşluğunun sol yarısında yer alan kalbin sağ göğüs kafesinde bulunması. |
Diphyllobothrium latum
insanda ağır kansızlığa yol açan yassı bağırsak asalağı. |
Dipleji
Vücudun iki simetrik bölümünde (Örneğin kollar) felç. |
Diploe
İki kemik yaprağı ya da katmam arasında bulunan sün-gersi kemik. |
Diploid
2n kromozom takımı taşıyan hücre. |
Diploid*
2n kromozom takımı taşıyan hücre. |
Diploit sayı
Sperm ve yumurta hücresindeki (gametler) kromozom sayısının (haploit sayı) iki katı kromozom sayısını belirten terim; gametteki kromozom sayısı n ile gösterildiğinde, diploit sayı 2n'e eştir |
Dipsomani
Düzenli aralıklarla ortaya çıkan karşı koyulamaz alkol İçme isteği. |
Dopa (3,4-dihidroksifenilalanin)
Tirozinaz enziminin etkisiyle fenilalaninin yükseltgen-mesi sonucu oluşan kimyasal madde. |
Direkt bilirubin
Karaciğer, retikülo-endotelyal sistemdeki (RES) hücrelerden gelen bilirubini gliküronik asitle birleştirerek suda kolay eriyebilen ve kolay atılan bir bileşiğe dönüştürür. |
Direnç gelişmesi
Vücutta bağımlılığa neden olan ilaç ya da maddelere karşı direncin giderek artması. |
Direnç ölçümü
Orta kulaktaki akustik direncin ölçümü için kullanılan yöntemlerin tümü. |
Dirsek
Kolda üstkolun önkolla eklemlendiği anatomik bölge. |
Dirsek kası (musculus anconeus)
Dirseğin arkasında bulunan kas. |
Dirsek kemiği (ulna)
Dirsekle el bileği arasında yer alan ve önkolu oluşturan iki uzun kemikten biri. |
Disakkarit
İki mol monosakkaritin dehidrasyonu sonucu oluşan çift şeker. Maltoz, sakkaroz, laktoz gibi. |
Disakkaritler
Oksijen köprüsüyle bağlanmış iki monosakkarit molekülünden oluşan karbonhidrat ya da şekerler. |
Disendokrinizm
İç salgı (endokrin) bozukluklarını belirtmek için kullanılan genel terim. |
Disfaji
Herhangi bîr nedenle ve herhangi bir düzeydeki engellenmeyle ortaya çıkan yutma güçlüğü. |
Disfonî
Organik ya da işlevsel kökenli her türlü ses bozukluğuna verilen genel ad. |
Disfonksiyon
Genel olarak bir organın, dokunun ya da sistemin işlevinde ortaya çıkan olumsuz değişikliği belirtmek için kullanılan terim (nitel ya da nicel olabilir). |
Disfori
Çevreye ilginin kaybolduğu, kötümserliğin ortaya çıktığı ve genellikle aşırı uyanlmışlığın eşlik ettiği bir keyifsizlik durumu. |
Disgenezi
Yumurtanın döllenmesinden ya da embriyonal gelişimin ilk evrelerinden başlayarak bir organın, sistemin ya da bütün organizmanın kusurlu gelişmesine bağlı oluşum bozukluğu. |
Disgerminom
Ender görülen bir yumurtalık tümörü. |
Dish
Diffüz İdiyopatik İskelet Hiperostozu; omurlar arasındaki aralıklarda köprüler oluşturmak üzere dikey yönde uzanan büyük vertebral (omura ait) osteofitler (sivri kemik çıkıntısı). |
Dishidroz
Özellikle el ve ayaklarda anormal terlemeyle ortaya çıkan bir deri hastalığı. |
Disk problemleri
Lomber (bele ait) disk hastalıkları, yani bel fıtığı. Doku: Belli bir işlevi yerine getirmek üzere özelleşmiş olan daha çok veya daha az uniform (tek tipte) hücre topluluğu. |
Diskeratoz
Epidermisteki hücrelerde keratinizasyon(*) sürecinde görülen bozuklukları tanımlayan genel terim. |
Diskinezi
Hareketlerde ortaya çıkan bozukluk. |
Diskopati
Omurlar arasındaki disklerin hastalığı. |
Diskrazi
Vücutta dolaşan sıvılann, özellikle kanın bileşiminde bozukluklara yol açan çeşitli hastalıkları belirtmek için kullanılan terim. |
Diskromatopsi
Renklerin kusurlu görülmesi. |
Diskromi
Üstderiye rengini veren melaninin aşın ya da eksik oluşuna ya da deride başka bir nedenle, örneğin alyuvar-lardaki hemoglobin türevlerinin (porfirin) ya da dışardan alman maddelerin depolanmasına bağlı olarak derinin renklenmesinde görülen bölgesel ya da |
Dislali
Sözcüklerin oluşmasını sağlayan organların (dudak, dil, yutak, gırtlak, burun) yapılannda ya da işlevlerinde doğuştan gelen ya da sonradan oluşan bir eksikliğe bağlı olarak sözcüklerin söylenmesinde görülen bozukluk. |
Disleksi
Okuma yeteneğindeki bozukluk. |
Dislipidemi
Kandaki yağların miktarındaki bozuklukları belirtmek için kullanılan terim. |
Dismenore
Adetten önce ya da âdetle birlikte ağrı duyulması. |
Dismenore
Adetten önce ya da âdetle birlikte ağrı duyulması. |
Dismnezi
Bellek bozukluğu. |
Disodontiyaz
Yeterince yer olmaması nedeniyle dişin güçlükle çıkması. |
Derealizasyon
Dış gerçeklere ilişkin bilincin bozulması. |
Disontogeni
Embriyon ya da dölüt evresindeki gelişmenin aksaması sonucu ortaya çıkan oluşum bozukluğu. |
Disortografi
Doğru yazma yeteneğinde bozukluk. |
Disostoz
Bazı kemiklerde görülen, kıkırdağın kemiğe dönüşme sürecinin normalden sapmasıyla ortaya çıkan biçim bozukluğu. |
Disparöni
Cinsel birleşme sırasında kadında ortaya çıkan ve cinsel birleşmeyi olanaksızlaştıran ağrılı patolojik durum. |
Dispepsi (hazımsızlık)
Midenin hareket ve salgı etkinliğindeki bozukluk. |
Displazi
Anormal doku gelişimi |
Dispne
Solunumun az ya da çok zorlukla sürdürülmesi. |
Dispraksi
Felç ya da ataksi olmadığı halde basit hareketleri birleştirerek karmaşık hareketlerde bulunma yeteneğinin bozulması. |
Disprotidemi
Kandaki proteinlerin dengesinde bozukluk. |
Disraetri
Hareketlerin amaca ya da düşünceye uygun olmayan bir biçimde gerçekleşmesiyle ilgili hareket eşgüdüm kusuru. |
Disseksiyon
Normal ya da patolojik bir oluşumu çevresindeki dokulardan ayırmak amacıyla yapılan bir dizi işlem. |
Duyu siniri
Dış yada iç reseptör organlardan yada duyu alıcılarından alınan uyartıları sinir merkezine ileten sinirler. |
Dissimülasyon
İç dünyada yaşanan güçlükleri maskelemeyi sağlayan ruhsal süreç. |
Distal (uzak)
Vücudun çeşitli bölgelerinin, merkez kabul edilen kalbe göre konumunu belirtmek için kullanılan ve proksimal (*) teriminin karşıtı olan terim. |
Distikyaz
Kirpiklerin bir gelişim bozukluğuna bağlı olarak gözkapağı kenarında iki sıra halinde yerleşmesi. |
Distomatoz
Yassısolucanlarm Trematoda sınıfı ve Digenea takımından genel olarak çiftağızlılar (distoma) adı verilen asalaklarla oluşan hastalıkları belirten terim. |
Distoni
Kasların gerginliğindeki bozukluk. |
Distopi
Bir organın anatomik olarak olağandışı yerleşim göstermesi durumu |
Distorsiyon
Bir eklemin kapsül ya da bağ yapısında travmayla ortaya çıkan lezyon. |
Distosi
Doğum sırasında bir anomali ya da komplikasyonun ortaya çıkması. |
Distraksiyon
Davranışları etkileyen kalıcı ya da geçici bir bozukluk. |
Distrofi
Bir doku ya da organizmanın tümünün yetersiz beslenme ve gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkan tüm bozukluklarla bunların sonucunda ortaya çıkan yapı ve işlev bozukluklarını belirten terim. |
Disüri
İdrarın güçlükle, ağrılı ve gecikerek yapılması. |
Diş
Çene kemiklerinin diş yayı Üzerine yerleşmiş sivri uçlu yapı. |
Diş ağrısı
Diş ağrısı; dişin çürümesi, minesinin aşınması, dişetlerinin iltihaplanması veya bunlara benzer nedenlerden kaynaklanır. |
Diş Ağrısı
Diş ağrısı; dişin çürümesi, minesinin aşınması, dişetlerinin iltihaplanması veya bunlara benzer nedenlerden kaynaklanır. |
Edinilmiş özellikler
Kalıtımla taşınmayan, çevre ve eğitime bağlı etkenlerle ya da çalışma, yaşanan deneyimler ve yaşam biçimine bağlı olarak ortaya çıkan tüm biçimsel, fizyolojik ya da davranışsal özellikler. |
Epandim
Beyin kanncıklannın duvannı ve omuriliğin orta kanalını döşeyen hücre katmanı. |
Epandimom
Beynin kanncık boşluklannı ve omuriliğin orta kanalını döşeyen epandim hücrelerinden türeyen merkez sinir sistemi tümörü. |
Efeminasyon (kadımılaşma)
Erkekte vücut görünümünün değiştiği patolojik durum. |
Epididim
Erbezinin arka kenarında yer alan organ. |
Epididimis
Erkekte testiküler sistemin ön ve arkasına kıvrımlı uzanan bir sistemdir. 4 ile 6 metre uzunluğunda çok kıvrımlı bir kanal içerir. Bu kanalda spermler bir kaç ay depolanır, beslenir ve olgunlaşır. |
Embriyokardi
Erişkinde kalp seslerinin, dölütteki kalp seslerine benzemesi. |
Epididimit
Epididimin akut ya da kronik iltihabı. |
Epidim
Meni üreten tüpçük ya da borucuklarda devamlı oluşan sperm hücreleri. |
Epîkondil
Uyluk ve üstkol kemiğinde bulunan yumrumsu çıkıntı. |
Epispadias
İdrar yolu çıkışının, normalde olduğu gibi penisin ucuna değil, üst yüzeyine açılmasıyla belirlenen doğumsal oluşum bozukluğu. |
Endodonti
Dişözü hastalıklarıyla ilgili diş hekimliği dalı. |
Endokardit
Kalp iç zannın (endokart) iltihabı. Kulakçık ve karıncığın yüzeyini Örten endokartta görülebiürse de, daha çok kapaklann yüzeyini kaplayan endotelde ortaya çıkar (kapakçık endokarditi) |
Epülis
Dişeti mukozasında çıkan iyi huylu tümörleri ve tümör benzeri lezyonlan belirten genel terim. |
Ekocardiyogram
Ekokardiyografide(*) ultrason tekniğini kullanarak elde edilen kalp görüntüsü. |
Ekokardiyogarfi
Kalp, damar sisteminin teşhisinde kullanılan ultrasonik bir yöntem. |
Ekokardiyografi
Ultrason dalgalarıyla kalp duvarlarının kalınlığını ve kapakçık parçalarının hareketlerini belirlemeyi sağlayan tanı yöntemi. |
Ekokardiyogram
Ekokardiyografi yoluyla elde edilen çizelge. |
Eksteroseptör (dış alıcı)
Dış ortamdan gelen uyaranlara duyarlı alıcılar. |
Ekto
Dışında anlamındaki ön ek. |
Ektopik (dış) gebelik
Fertilize olmuş yumurtanın uterus boşluğu dışında (fallop tüpleri, over, batın boşluğu) bir yerde yerleşerek gebeliğin meydana gelmesidir. |
Elektrodiyagnostik
Sinir-kas hastalıklarının tanısında kullanılan bir inceleme tekniği. |
Elektrokardiografi
Kalp adelesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi. |
Evaküasyon (boşaltım)
Dışkının anüs aracılığıyla dışan atılması. |
Elektrokardiyografi
Kalp kasının kasılmasını sağlayan elektriksel akımların kaydedilmesi temeline dayanan, tanıya yönelik inceleme yöntemi. |
Elektrokardiyogram
Kalbin etkinliği sırasında oluşan elektriksel voltaj değişikliklerinin milimetrik kâğıda grafik biçiminde kaydı. |
Elektrokardiyoskop
Kalp kasılması sırasında oluşan elektrik potansiyellerini bir osiloskopun ekranında görüntüleyen alet. |
Elektrokoagülasyon
diyatermokoagülasyon |
Fırsatçı eafefcsjyonlar
Dışarıdan gelen ya da vücutta saprofit (çürükçül) olarak bulunan ve bağışıklık sistemi hastalıkları, şeker gibi kronik hastalıklar, yorgunluk, yetersiz beslenme ya da iyileşme döneminde beden savunma |
Flüorokardiyografi
Kalbin ve büyük damarlann incelenmesinde kullanılan bir radyolojik inceleme yöntemi. |
Faradızasyon
Faraday akımıyla, yani 100-200 voltluk potansiyel farkının ürettiği ve saniyenin binde biri kadar süren elektriksel uyarılardan oluşmuş değişken akımla tedavi. |
Fonokardıoğrafi
Kalp atımında çıkan seslerin gragik olarak kaydedilmesi. |
Fonokardiyografî
Kalp atımında çıkan seslerin grafik olarak kaydedilmesi. |
Fosfodiester bağı
DNA'daki fosfat ile şeker arasındaki bağ. |
Filogenetik sıflandırma
Canlıların akrabalık derecelerine göre sınıflandırılması. Doğal sınıflandırma. |
Frijidite
Kadında "cinsel soğukluk" olarak da bilinen cinsel işlev bozukluğu. |
Flavinadenindinükleotit
Flavoproteinler(*) grubundaki proteinlere verilen ad. |
Gonalji
Dizde bulunan bir ağrıyı belirten genel terim. |
Gonhidrartroz
Diz eklemi içine sıvı toplanması. |
Gonilit
Dizle ilgili yapılardaki iltihaplı hastalık. |
Giardia
Tek hücreli organizmalardandır. Esas adı Giardia Lamblialis olup, sindirim sisteminde yerleşir. |
Giardiasis
Giardia İntestinalis adlı mikroorgnizmanın sebep olduğu hastalık. |
Giraldes organı (paradidim)
Embriyondaki Wolff kanalının alt bölümünün bir artığı; epididim yakınında tohum kordununa bağlı tüp biçiminde küçük bir organdır. |
Gastrodııodenostomi
Ülsere bağlı nedbe oluşumu sonucunda daralmış mide kapısının (pilor) aşılması amacıyla midenin onikipar-makbağırsağına ağızlaştırılması. |
Gliyadin
Bitkisel kökenli bir tür protein. |
Graftın alıcıyı reddi (graft versus host hastalığı-gvhd
Kemik iliği nakli sonrası görülen ve deri, karaciğer bulguları ve ishale giden bir yan etkidir. |
Gebelik (hamilelik)
Dişide yumurtanın döllenmesiyle başlayıp dölütün doğmasıyla sonuçlanan süreç. |
Glossit
Dil mukozasının, genellikle tüm ağız mukozasının ilti-habıyla (stomatit) birlikte görülen iltihabi süreci. |
Glossofaringeal sinir (dil-yutak siniri)
IX. kafa çifti. |
Glossopleji
Dilin istemli hareketlerini yaptıran dilaltı sinirinin (XII. kafa çifti) felci. |
Glossospazm (dil spazmı)
Dil kaslarının istemsiz kasılmalanyla beliren durum. |
Golfçü dirseği
Tıbbi adı mediyal epikondilit"" olan ve dirseği tutan bir hastalık. |
Hipertiroidizm
Tiroit bezi hormonlarının aşın üretimi sonucu beliren klinik tablo. |
Heredite
Kalıtsal özelliklerin anne babadan çocuğa geçmesi, soyaçekim. |
Hermafroditizm
Her iki eşeyede sahip canlı |
Hermafroditizm (erdişilik)
Aynı kişide erkek ve kadın cinsel organlarının bir arada bulunması. |
Hermophrodıtıc
Hem kadın hem de erkek cinsel organları olan. |
Hipogenitalizm
Dış üreme organlannın kişinin yaşına göre yeterince gelişmemiş olması. |
Hipoglossus siniri (dilaltı siniri)
XII. kafa çifti (dilaltı siniri) dilin iç ve dış kaslannı hareket ettiren sinirdir. |
Hipogonadizm
Eşey bezlerinin (erbezi ve yumurtalıklar) iç salgı işlevlerinde yetersizlikle beliren durum. |
Hipokoli
Dışkı renginin açılması ve genellikle sanmsı bir renk alması |
Hipoparatiroidizm
Paratiroit bezlerinin yetersiz hormon üretmesine bağlı hastalık tablosu. |
Hibridizasyon
iki ayn saf ırka ait bireylerin çiftleşmesi; melezleştirme |
Hibridizasyon (melezleme)
Birbirini bütünleyen iki DNA zincirinin biraraya gelerek ikili sarmal biçimindeki molekülü oluşturması. |
Hipospadias
Penisin doğumsal bir şekil bozukluğudur. İdrar yolunun son kısmı olan üretra'nın dışa açılan deliğinin normal yerinde değil, penisin alt yüzünde herhangi bir yerde olması halidir. |
Hipotiroidizm
Tiroit bezinin yetersiz çalışması sonucunda beliren hastalık tablosu. |
Hidroperikardiyum
Perikart (kalp zarı) boşluğu içine sıvı toplanması. |
Hematoidin
Kanın çeşitli nedenlerle (derialtı ve kas içindeki kanamalar, hemartroz vb) damar dışına çıkmasının ardından hemoglobinin parçalanmasıyla oluşan ve kanamanın olduğu dokuda biriken pigment. |
Histidin
îmidazol halkası içeren aminoasit. |
Hiperasidite
Mide salgısında asit fazlalığı; genellikle mide hücrelerinin aşırı hidroklorik asit salgılamasına bağlıdır. |
Hiyoit kemiği (dil kemiği)
Ortada boynun ön bölümünde yer alan, tek, simetrik, at nalı biçiminde kemik. |
Hemodilüsyon
Organizmada aşın su tutulması ya da sıvı alımı sonucu kanın sıvı bölümünün hacminin artması |
Hemodinamik
Kanın damarlardaki hareketini düzenleyen fiziksel ilke ve kuralları inceleyen fizyoloji dalı. |
Hemodiyaliz
Kandaki artık maddelerin mekanik yolla uzaklaştırılması |
Hipergenitalizm
Dış cinsel organlann yaşa göre anormal ölçüde fazla gelişmesi. |
Hipergonadizm
Erbezi ve yumurtalıklardan aşırı miktarda cinsiyet hormonu salgılanmasıyla beliren durum. |
Dil iltihabı
Tıp dilinde Glossit denilen bu iltihaplanmanın nedeni, çürük dişler, dişeti iltihabı, sigara, çok sıcak veya çok soğuk şeyler yemeyi alışkanlık haline getirmiş olmaktır.İhmal etmemek gerekir. Çünkü dil kanseri veye dil ülseri belirtisi de olabilir. Mutlaka doktora başvurmak gerekir.Yapılacak ilk iş, sigarayı bırakmak, çürük dişleri tedavi ettirmek, ve kötü alışkanlıkları terk etmektir. |
Dil ülseri
Dilde görülen; etrafı kırmızı, içi su dolu küçük kabarcıklar, dil ülserinin belirtisi olabilir. Derin ve sert kenarlı dil yaralarında, mutlaka doktora başvurmak gerekir. Diğer dil yaraları, hazımsızlık veya gripten kaynaklanabilir. |
Dilatasyon
Bir atardamar ya da göz bebeği gibi bir organ ya da kanalın genişlemesi ya da açılması. |
Dolaşım sistemi (kardiyovasküler sistem)
içinde kan ve lenfin dolaştığı anatomik yapıların bütünü; bu dolaşımın amacı, tüm dokulara oksijen ve metabolizma etkinlikleri İçin gerekli maddelerin ulaştırılması ve hücre metabolizması artıklarının dokulardan uzaklaştırılmasıdır. |
Dimorfizm
Bir türün iki farklı forma sahip olma durumu. |
Dipeptidaz
Proteinleri yıkan ve bağırsak mukoza hücrelerinde bulunan enzim. |
Dekstrokardi
Normalde göğüs boşluğunun sol yarısında yer alan kalbin sağ göğüs kafesinde bulunması. |
Diphyllobothrium latum
insanda ağır kansızlığa yol açan yassı bağırsak asalağı. |
Dipleji
Vücudun iki simetrik bölümünde (Örneğin kollar) felç. |
Diploe
İki kemik yaprağı ya da katmam arasında bulunan sün-gersi kemik. |
Diploid
2n kromozom takımı taşıyan hücre. |
Diploid*
2n kromozom takımı taşıyan hücre. |
Diploit sayı
Sperm ve yumurta hücresindeki (gametler) kromozom sayısının (haploit sayı) iki katı kromozom sayısını belirten terim; gametteki kromozom sayısı n ile gösterildiğinde, diploit sayı 2n'e eştir |
Dipsomani
Düzenli aralıklarla ortaya çıkan karşı koyulamaz alkol İçme isteği. |
Dopa (3,4-dihidroksifenilalanin)
Tirozinaz enziminin etkisiyle fenilalaninin yükseltgen-mesi sonucu oluşan kimyasal madde. |
Direkt bilirubin
Karaciğer, retikülo-endotelyal sistemdeki (RES) hücrelerden gelen bilirubini gliküronik asitle birleştirerek suda kolay eriyebilen ve kolay atılan bir bileşiğe dönüştürür. |
Direnç gelişmesi
Vücutta bağımlılığa neden olan ilaç ya da maddelere karşı direncin giderek artması. |
Direnç ölçümü
Orta kulaktaki akustik direncin ölçümü için kullanılan yöntemlerin tümü. |
Dirsek
Kolda üstkolun önkolla eklemlendiği anatomik bölge. |
Dirsek kası (musculus anconeus)
Dirseğin arkasında bulunan kas. |
Dirsek kemiği (ulna)
Dirsekle el bileği arasında yer alan ve önkolu oluşturan iki uzun kemikten biri. |
Disakkarit
İki mol monosakkaritin dehidrasyonu sonucu oluşan çift şeker. Maltoz, sakkaroz, laktoz gibi. |
Disakkaritler
Oksijen köprüsüyle bağlanmış iki monosakkarit molekülünden oluşan karbonhidrat ya da şekerler. |
Disendokrinizm
İç salgı (endokrin) bozukluklarını belirtmek için kullanılan genel terim. |
Disfaji
Herhangi bîr nedenle ve herhangi bir düzeydeki engellenmeyle ortaya çıkan yutma güçlüğü. |
Disfonî
Organik ya da işlevsel kökenli her türlü ses bozukluğuna verilen genel ad. |
Disfonksiyon
Genel olarak bir organın, dokunun ya da sistemin işlevinde ortaya çıkan olumsuz değişikliği belirtmek için kullanılan terim (nitel ya da nicel olabilir). |
Disfori
Çevreye ilginin kaybolduğu, kötümserliğin ortaya çıktığı ve genellikle aşırı uyanlmışlığın eşlik ettiği bir keyifsizlik durumu. |
Disgenezi
Yumurtanın döllenmesinden ya da embriyonal gelişimin ilk evrelerinden başlayarak bir organın, sistemin ya da bütün organizmanın kusurlu gelişmesine bağlı oluşum bozukluğu. |
Disgerminom
Ender görülen bir yumurtalık tümörü. |
Dish
Diffüz İdiyopatik İskelet Hiperostozu; omurlar arasındaki aralıklarda köprüler oluşturmak üzere dikey yönde uzanan büyük vertebral (omura ait) osteofitler (sivri kemik çıkıntısı). |
Dishidroz
Özellikle el ve ayaklarda anormal terlemeyle ortaya çıkan bir deri hastalığı. |
Disk problemleri
Lomber (bele ait) disk hastalıkları, yani bel fıtığı. Doku: Belli bir işlevi yerine getirmek üzere özelleşmiş olan daha çok veya daha az uniform (tek tipte) hücre topluluğu. |
Diskeratoz
Epidermisteki hücrelerde keratinizasyon(*) sürecinde görülen bozuklukları tanımlayan genel terim. |
Diskinezi
Hareketlerde ortaya çıkan bozukluk. |
Diskopati
Omurlar arasındaki disklerin hastalığı. |
Diskrazi
Vücutta dolaşan sıvılann, özellikle kanın bileşiminde bozukluklara yol açan çeşitli hastalıkları belirtmek için kullanılan terim. |
Diskromatopsi
Renklerin kusurlu görülmesi. |
Diskromi
Üstderiye rengini veren melaninin aşın ya da eksik oluşuna ya da deride başka bir nedenle, örneğin alyuvar-lardaki hemoglobin türevlerinin (porfirin) ya da dışardan alman maddelerin depolanmasına bağlı olarak derinin renklenmesinde görülen bölgesel ya da |
Dislali
Sözcüklerin oluşmasını sağlayan organların (dudak, dil, yutak, gırtlak, burun) yapılannda ya da işlevlerinde doğuştan gelen ya da sonradan oluşan bir eksikliğe bağlı olarak sözcüklerin söylenmesinde görülen bozukluk. |
Disleksi
Okuma yeteneğindeki bozukluk. |
Dislipidemi
Kandaki yağların miktarındaki bozuklukları belirtmek için kullanılan terim. |
Dismenore
Adetten önce ya da âdetle birlikte ağrı duyulması. |
Dismenore
Adetten önce ya da âdetle birlikte ağrı duyulması. |
Dismnezi
Bellek bozukluğu. |
Disodontiyaz
Yeterince yer olmaması nedeniyle dişin güçlükle çıkması. |
Derealizasyon
Dış gerçeklere ilişkin bilincin bozulması. |
Disontogeni
Embriyon ya da dölüt evresindeki gelişmenin aksaması sonucu ortaya çıkan oluşum bozukluğu. |
Disortografi
Doğru yazma yeteneğinde bozukluk. |
Disostoz
Bazı kemiklerde görülen, kıkırdağın kemiğe dönüşme sürecinin normalden sapmasıyla ortaya çıkan biçim bozukluğu. |
Disparöni
Cinsel birleşme sırasında kadında ortaya çıkan ve cinsel birleşmeyi olanaksızlaştıran ağrılı patolojik durum. |
Dispepsi (hazımsızlık)
Midenin hareket ve salgı etkinliğindeki bozukluk. |
Displazi
Anormal doku gelişimi |
Dispne
Solunumun az ya da çok zorlukla sürdürülmesi. |
Dispraksi
Felç ya da ataksi olmadığı halde basit hareketleri birleştirerek karmaşık hareketlerde bulunma yeteneğinin bozulması. |
Disprotidemi
Kandaki proteinlerin dengesinde bozukluk. |
Disraetri
Hareketlerin amaca ya da düşünceye uygun olmayan bir biçimde gerçekleşmesiyle ilgili hareket eşgüdüm kusuru. |
Disseksiyon
Normal ya da patolojik bir oluşumu çevresindeki dokulardan ayırmak amacıyla yapılan bir dizi işlem. |
Duyu siniri
Dış yada iç reseptör organlardan yada duyu alıcılarından alınan uyartıları sinir merkezine ileten sinirler. |
Dissimülasyon
İç dünyada yaşanan güçlükleri maskelemeyi sağlayan ruhsal süreç. |
Distal (uzak)
Vücudun çeşitli bölgelerinin, merkez kabul edilen kalbe göre konumunu belirtmek için kullanılan ve proksimal (*) teriminin karşıtı olan terim. |
Distikyaz
Kirpiklerin bir gelişim bozukluğuna bağlı olarak gözkapağı kenarında iki sıra halinde yerleşmesi. |
Distomatoz
Yassısolucanlarm Trematoda sınıfı ve Digenea takımından genel olarak çiftağızlılar (distoma) adı verilen asalaklarla oluşan hastalıkları belirten terim. |
Distoni
Kasların gerginliğindeki bozukluk. |
Distopi
Bir organın anatomik olarak olağandışı yerleşim göstermesi durumu |
Distorsiyon
Bir eklemin kapsül ya da bağ yapısında travmayla ortaya çıkan lezyon. |
Distosi
Doğum sırasında bir anomali ya da komplikasyonun ortaya çıkması. |
Distraksiyon
Davranışları etkileyen kalıcı ya da geçici bir bozukluk. |
Distrofi
Bir doku ya da organizmanın tümünün yetersiz beslenme ve gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkan tüm bozukluklarla bunların sonucunda ortaya çıkan yapı ve işlev bozukluklarını belirten terim. |
Disüri
İdrarın güçlükle, ağrılı ve gecikerek yapılması. |
Diş
Çene kemiklerinin diş yayı Üzerine yerleşmiş sivri uçlu yapı. |
Diş ağrısı
Diş ağrısı; dişin çürümesi, minesinin aşınması, dişetlerinin iltihaplanması veya bunlara benzer nedenlerden kaynaklanır. |
Diş Ağrısı
Diş ağrısı; dişin çürümesi, minesinin aşınması, dişetlerinin iltihaplanması veya bunlara benzer nedenlerden kaynaklanır. |
Edinilmiş özellikler
Kalıtımla taşınmayan, çevre ve eğitime bağlı etkenlerle ya da çalışma, yaşanan deneyimler ve yaşam biçimine bağlı olarak ortaya çıkan tüm biçimsel, fizyolojik ya da davranışsal özellikler. |
Epandim
Beyin kanncıklannın duvannı ve omuriliğin orta kanalını döşeyen hücre katmanı. |
Epandimom
Beynin kanncık boşluklannı ve omuriliğin orta kanalını döşeyen epandim hücrelerinden türeyen merkez sinir sistemi tümörü. |
Efeminasyon (kadımılaşma)
Erkekte vücut görünümünün değiştiği patolojik durum. |
Epididim
Erbezinin arka kenarında yer alan organ. |
Epididimis
Erkekte testiküler sistemin ön ve arkasına kıvrımlı uzanan bir sistemdir. 4 ile 6 metre uzunluğunda çok kıvrımlı bir kanal içerir. Bu kanalda spermler bir kaç ay depolanır, beslenir ve olgunlaşır. |
Embriyokardi
Erişkinde kalp seslerinin, dölütteki kalp seslerine benzemesi. |
Epididimit
Epididimin akut ya da kronik iltihabı. |
Epidim
Meni üreten tüpçük ya da borucuklarda devamlı oluşan sperm hücreleri. |
Epîkondil
Uyluk ve üstkol kemiğinde bulunan yumrumsu çıkıntı. |
Epispadias
İdrar yolu çıkışının, normalde olduğu gibi penisin ucuna değil, üst yüzeyine açılmasıyla belirlenen doğumsal oluşum bozukluğu. |
Endodonti
Dişözü hastalıklarıyla ilgili diş hekimliği dalı. |
Endokardit
Kalp iç zannın (endokart) iltihabı. Kulakçık ve karıncığın yüzeyini Örten endokartta görülebiürse de, daha çok kapaklann yüzeyini kaplayan endotelde ortaya çıkar (kapakçık endokarditi) |
Epülis
Dişeti mukozasında çıkan iyi huylu tümörleri ve tümör benzeri lezyonlan belirten genel terim. |
Ekocardiyogram
Ekokardiyografide(*) ultrason tekniğini kullanarak elde edilen kalp görüntüsü. |
Ekokardiyogarfi
Kalp, damar sisteminin teşhisinde kullanılan ultrasonik bir yöntem. |
Ekokardiyografi
Ultrason dalgalarıyla kalp duvarlarının kalınlığını ve kapakçık parçalarının hareketlerini belirlemeyi sağlayan tanı yöntemi. |
Ekokardiyogram
Ekokardiyografi yoluyla elde edilen çizelge. |
Eksteroseptör (dış alıcı)
Dış ortamdan gelen uyaranlara duyarlı alıcılar. |
Ekto
Dışında anlamındaki ön ek. |
Ektopik (dış) gebelik
Fertilize olmuş yumurtanın uterus boşluğu dışında (fallop tüpleri, over, batın boşluğu) bir yerde yerleşerek gebeliğin meydana gelmesidir. |
Elektrodiyagnostik
Sinir-kas hastalıklarının tanısında kullanılan bir inceleme tekniği. |
Elektrokardiografi
Kalp adelesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi. |
Evaküasyon (boşaltım)
Dışkının anüs aracılığıyla dışan atılması. |
Elektrokardiyografi
Kalp kasının kasılmasını sağlayan elektriksel akımların kaydedilmesi temeline dayanan, tanıya yönelik inceleme yöntemi. |
Elektrokardiyogram
Kalbin etkinliği sırasında oluşan elektriksel voltaj değişikliklerinin milimetrik kâğıda grafik biçiminde kaydı. |
Elektrokardiyoskop
Kalp kasılması sırasında oluşan elektrik potansiyellerini bir osiloskopun ekranında görüntüleyen alet. |
Elektrokoagülasyon
diyatermokoagülasyon |
Fırsatçı eafefcsjyonlar
Dışarıdan gelen ya da vücutta saprofit (çürükçül) olarak bulunan ve bağışıklık sistemi hastalıkları, şeker gibi kronik hastalıklar, yorgunluk, yetersiz beslenme ya da iyileşme döneminde beden savunma |
Flüorokardiyografi
Kalbin ve büyük damarlann incelenmesinde kullanılan bir radyolojik inceleme yöntemi. |
Faradızasyon
Faraday akımıyla, yani 100-200 voltluk potansiyel farkının ürettiği ve saniyenin binde biri kadar süren elektriksel uyarılardan oluşmuş değişken akımla tedavi. |
Fonokardıoğrafi
Kalp atımında çıkan seslerin gragik olarak kaydedilmesi. |
Fonokardiyografî
Kalp atımında çıkan seslerin grafik olarak kaydedilmesi. |
Fosfodiester bağı
DNA'daki fosfat ile şeker arasındaki bağ. |
Filogenetik sıflandırma
Canlıların akrabalık derecelerine göre sınıflandırılması. Doğal sınıflandırma. |
Frijidite
Kadında "cinsel soğukluk" olarak da bilinen cinsel işlev bozukluğu. |
Flavinadenindinükleotit
Flavoproteinler(*) grubundaki proteinlere verilen ad. |
Gonalji
Dizde bulunan bir ağrıyı belirten genel terim. |
Gonhidrartroz
Diz eklemi içine sıvı toplanması. |
Gonilit
Dizle ilgili yapılardaki iltihaplı hastalık. |
Giardia
Tek hücreli organizmalardandır. Esas adı Giardia Lamblialis olup, sindirim sisteminde yerleşir. |
Giardiasis
Giardia İntestinalis adlı mikroorgnizmanın sebep olduğu hastalık. |
Giraldes organı (paradidim)
Embriyondaki Wolff kanalının alt bölümünün bir artığı; epididim yakınında tohum kordununa bağlı tüp biçiminde küçük bir organdır. |
Gastrodııodenostomi
Ülsere bağlı nedbe oluşumu sonucunda daralmış mide kapısının (pilor) aşılması amacıyla midenin onikipar-makbağırsağına ağızlaştırılması. |
Gliyadin
Bitkisel kökenli bir tür protein. |
Graftın alıcıyı reddi (graft versus host hastalığı-gvhd
Kemik iliği nakli sonrası görülen ve deri, karaciğer bulguları ve ishale giden bir yan etkidir. |
Gebelik (hamilelik)
Dişide yumurtanın döllenmesiyle başlayıp dölütün doğmasıyla sonuçlanan süreç. |
Glossit
Dil mukozasının, genellikle tüm ağız mukozasının ilti-habıyla (stomatit) birlikte görülen iltihabi süreci. |
Elektrodiyagnostik
Sinir-kas hastalıklarının tanısında kullanılan bir inceleme tekniği. |
Elektrokardiografi
Kalp adelesinin faaliyetlerinin grafik olarak gösterilmesi. |
Evaküasyon (boşaltım)
Dışkının anüs aracılığıyla dışan atılması. |
Elektrokardiyografi
Kalp kasının kasılmasını sağlayan elektriksel akımların kaydedilmesi temeline dayanan, tanıya yönelik inceleme yöntemi. |
Elektrokardiyogram
Kalbin etkinliği sırasında oluşan elektriksel voltaj değişikliklerinin milimetrik kâğıda grafik biçiminde kaydı. |
Elektrokardiyoskop
Kalp kasılması sırasında oluşan elektrik potansiyellerini bir osiloskopun ekranında görüntüleyen alet. |
Elektrokoagülasyon
diyatermokoagülasyon |
Fırsatçı eafefcsjyonlar
Dışarıdan gelen ya da vücutta saprofit (çürükçül) olarak bulunan ve bağışıklık sistemi hastalıkları, şeker gibi kronik hastalıklar, yorgunluk, yetersiz beslenme ya da iyileşme döneminde beden savunma |
Flüorokardiyografi
Kalbin ve büyük damarlann incelenmesinde kullanılan bir radyolojik inceleme yöntemi. |
Faradızasyon
Faraday akımıyla, yani 100-200 voltluk potansiyel farkının ürettiği ve saniyenin binde biri kadar süren elektriksel uyarılardan oluşmuş değişken akımla tedavi. |
Fonokardıoğrafi
Kalp atımında çıkan seslerin gragik olarak kaydedilmesi. |
Fonokardiyografî
Kalp atımında çıkan seslerin grafik olarak kaydedilmesi. |
Fosfodiester bağı
DNA'daki fosfat ile şeker arasındaki bağ. |
Filogenetik sıflandırma
Canlıların akrabalık derecelerine göre sınıflandırılması. Doğal sınıflandırma. |
Frijidite
Kadında "cinsel soğukluk" olarak da bilinen cinsel işlev bozukluğu. |
Flavinadenindinükleotit
Flavoproteinler(*) grubundaki proteinlere verilen ad. |
Gonalji
Dizde bulunan bir ağrıyı belirten genel terim. |
Gonhidrartroz
Diz eklemi içine sıvı toplanması. |
Gonilit
Dizle ilgili yapılardaki iltihaplı hastalık. |
Giardia
Tek hücreli organizmalardandır. Esas adı Giardia Lamblialis olup, sindirim sisteminde yerleşir. |
Giardiasis
Giardia İntestinalis adlı mikroorgnizmanın sebep olduğu hastalık. |
Giraldes organı (paradidim)
Embriyondaki Wolff kanalının alt bölümünün bir artığı; epididim yakınında tohum kordununa bağlı tüp biçiminde küçük bir organdır. |
Gastrodııodenostomi
Ülsere bağlı nedbe oluşumu sonucunda daralmış mide kapısının (pilor) aşılması amacıyla midenin onikipar-makbağırsağına ağızlaştırılması. |
Gliyadin
Bitkisel kökenli bir tür protein. |
Graftın alıcıyı reddi (graft versus host hastalığı-gvhd
Kemik iliği nakli sonrası görülen ve deri, karaciğer bulguları ve ishale giden bir yan etkidir. |
Gebelik (hamilelik)
Dişide yumurtanın döllenmesiyle başlayıp dölütün doğmasıyla sonuçlanan süreç. |
Glossit
Dil mukozasının, genellikle tüm ağız mukozasının ilti-habıyla (stomatit) birlikte görülen iltihabi süreci. |
Glossofaringeal sinir (dil-yutak siniri)
IX. kafa çifti. |
Glossopleji
Dilin istemli hareketlerini yaptıran dilaltı sinirinin (XII. kafa çifti) felci. |
Glossospazm (dil spazmı)
Dil kaslarının istemsiz kasılmalanyla beliren durum. |
Golfçü dirseği
Tıbbi adı mediyal epikondilit"" olan ve dirseği tutan bir hastalık. |
Glossopleji
Dilin istemli hareketlerini yaptıran dilaltı sinirinin (XII. kafa çifti) felci. |
Glossospazm (dil spazmı)
Dil kaslarının istemsiz kasılmalanyla beliren durum. |
Golfçü dirseği
Tıbbi adı mediyal epikondilit"" olan ve dirseği tutan bir hastalık. |
Hipertiroidizm
Tiroit bezi hormonlarının aşın üretimi sonucu beliren klinik tablo. |
Heredite
Kalıtsal özelliklerin anne babadan çocuğa geçmesi, soyaçekim. |
Hermafroditizm
Her iki eşeyede sahip canlı |
Hermafroditizm (erdişilik)
Aynı kişide erkek ve kadın cinsel organlarının bir arada bulunması. |
Hermophrodıtıc
Hem kadın hem de erkek cinsel organları olan. |
Hipogenitalizm
Dış üreme organlannın kişinin yaşına göre yeterince gelişmemiş olması. |
Hipoglossus siniri (dilaltı siniri)
XII. kafa çifti (dilaltı siniri) dilin iç ve dış kaslannı hareket ettiren sinirdir. |
Hipogonadizm
Eşey bezlerinin (erbezi ve yumurtalıklar) iç salgı işlevlerinde yetersizlikle beliren durum. |
Hipoparatiroidizm
Paratiroit bezlerinin yetersiz hormon üretmesine bağlı hastalık tablosu. |
Hibridizasyon
iki ayn saf ırka ait bireylerin çiftleşmesi; melezleştirme |
Hibridizasyon (melezleme)
Birbirini bütünleyen iki DNA zincirinin biraraya gelerek ikili sarmal biçimindeki molekülü oluşturması. |
Hipospadias
Penisin doğumsal bir şekil bozukluğudur. İdrar yolunun son kısmı olan üretra'nın dışa açılan deliğinin normal yerinde değil, penisin alt yüzünde herhangi bir yerde olması halidir. |
Hipotiroidizm
Tiroit bezinin yetersiz çalışması sonucunda beliren hastalık tablosu. |
Hidroperikardiyum
Perikart (kalp zarı) boşluğu içine sıvı toplanması. |
Hematoidin
Kanın çeşitli nedenlerle (derialtı ve kas içindeki kanamalar, hemartroz vb) damar dışına çıkmasının ardından hemoglobinin parçalanmasıyla oluşan ve kanamanın olduğu dokuda biriken pigment. |
Histidin
îmidazol halkası içeren aminoasit. |
Hiperasidite
Mide salgısında asit fazlalığı; genellikle mide hücrelerinin aşırı hidroklorik asit salgılamasına bağlıdır. |
Hiyoit kemiği (dil kemiği)
Ortada boynun ön bölümünde yer alan, tek, simetrik, at nalı biçiminde kemik. |
Hemodilüsyon
Organizmada aşın su tutulması ya da sıvı alımı sonucu kanın sıvı bölümünün hacminin artması |
Hemodinamik
Kanın damarlardaki hareketini düzenleyen fiziksel ilke ve kuralları inceleyen fizyoloji dalı. |
Hemodiyaliz
Kandaki artık maddelerin mekanik yolla uzaklaştırılması |
Hipergenitalizm
Dış cinsel organlann yaşa göre anormal ölçüde fazla gelişmesi. |
Hipergonadizm
Erbezi ve yumurtalıklardan aşırı miktarda cinsiyet hormonu salgılanmasıyla beliren durum. |
Hiperparatiroidizm
Paratiroİt bezlerin aşın hormon (parathormon) salgılaması ile ayırt edilen patolojik durum. |
İdiopatik
Oluşumunda bir sebeb gösterilemeyen. |
İdiyopatik
Bilinen ya da gözlenebilen herhangi bir neden olmaksızın, birincil biçimde yerleşen patolojik süreçler ya da hastalıkları ifade etmek için kullanılan terim. |
İdrar sedimenti (idrar çökeltisi)
İdrarda erimemiş halde bulunan maddeler. Normal koşullarda çok azdır. |
İmplantoloji
Dİş hekimliğinin bir dalı; eksik dişlerin yerini yapay dişlerle doldurmaya yönelik protez ve cerrahi yöntemleri içerir. |
İndirekt bitirubin (serbest büirubin)
Bilirubinİn karaciğerde glukrpnik asitle bağlanma sürecine girmemiş olan miktarı. |
İndirekt coonıbs testi
Yalnızca Coombs testi pozitif olduğunda, pozitif sonuç verir (bak. Coombs testi). |
İğdiş edilme korkusu
Erkek çocukta fallik dönemde ortaya çıkan ve asılmazsa çok çeşitli psikolojik bozukluklara yol açan erkeklik organını yitirme korkusu. |
İğdiş etme
Eşey organlarının, yani erkeklerde erbezlerinin, kadınlarda da yumurtalıkların alınmasına yönelik cerrahi girişim. |
İnfundibulum
Bİr organın huni biçimli bölümünü belirtmek için kullanılan terim. |
İlk Yardım
Hasta yada yaralı kişiye, hastalanması veya yaralanmasından hemen sonra doktor gelinceye kadar hayatını kurtarmak için zamanında ve yerinde yapılan yardıma denir.
Önemi : Yaşamı boyunca insan ilk yardımı gerektiren durumlarla her zaman karşılaşabilir. Zamanında yapılacak basit ve etkili bir ilk yardımla hasta veya yarılının hayatı kurtarılabilir.
Kaza ve ani hastalıklarda, hasta yada yaralının doktora veya hastaneye sağ olarak götürülebilmesi, bilinçli ilk yardımın anında yapılmış olmasına bağlıdır.
Bilinci kapalı olan kişiye ilk yardım
Altın Kural : Koma pozisyonu yapılabilmesi için kazazedenin ; NABIZI OLMALIDIR , SOLUNUMU OLMALIDIR .
Sesli ve ağrılı uyaranla bilincin kapalı olduğuna karar verilmeli
Kendi kendine solunum yaptığı gözlenmeli
Nabız kontrolu ile kalbin çalıştığı belirlenmeli
Ortam koşulları dikkate alınarak kazazedenin hangi tarafa döndürüleceğine karar verilmeli ve o tarafa geçerek diz çökülmeli
Kazazedenin karşı taraftaki kolu gövdesinin üzerine konulmalı
Kazazedenin yakın tarafındaki kolu gövdesinin altına yerleştirilmeli
Kazazedenin karşı taraftaki bacağı yakın taraftaki bacağının üzerine konulmalı
Bir el ile kazazedenin karşı omuzundan diğer el ile de karşı kalçasından kavrayarak yavaşça tek hareketle kendine doğru çevirmeli
Kazazede yan yatar pozisyonda iken üstteki bacağını kalça ve dizden bükerek öne doğru destek yapmalı
Üsteki kolu öne getirerek elini kazazedenin yanağının altına yerleştirmeli
Alttaki kol arkaya doğru çıkarılarak destek yapılmalı
Kazazedenin başı hafifçe aşağıya doğru eğilmeli
Tıbbi yardım gelinceye kadar yan pozisyonu korunmalı
Aralıklarla (3-5 dakika bir) solunum ve nabız kontrol edilmeli
Burun Kanamasının Durdurulması
Telaş ve endişe etmemesi söylenerek hasta sakinleştirilmeli
İki taraftan burun kanatlarına baskı yapılmalı ya da hastanın kendisinin yapması sağlanmalı
Hasta oturtulup öne doğru hafif eğilmiş pozisyonda tutulmalı
Beş dakika sonunda kanama durmamışsa tıbbi yardım istenmeli
Dış Kalp Masajı ve Suni Solunumu Birlikte Uygulama
Bu uygulamayı hem bir kişi , hem de iki kişi ile uygulayınız ;
Bir kişi ile uygulama ; 1 İLK YARDIMCI - 2 SOLUNUM - 15 KALP MASAJI
Solunum ve kalp atımı yoksa ilk önce iki defa arka arkaya nefes verilmeli ve kalp masajı ile devam edilmeli
2 solunum ve 15 kalp masajı uygulaması ile devam edilmeli
Özet olarak ; ilk yardımcı her seferinde 2 solunum vermeli, 15 dış kalp masajı yapmalıdır
İki kişi ile uygulama; 2 İLK YARDIMCI - 1 SOLUNUM - 5 KALP MASAJI
Solunum ve kalp atımı yoksa ilk önce iki defa arka arkaya nefes verilmeli
1 solunum 5 kalp masajı ile uygulama sürdürülmeli
Kalp masajını yapan kişinin yorulması halinde; işleme ara verilmeksizin suni solunum yapan kişi ile kalp masajını yapan kişi yer değiştirmeli
Özet olarak ; solunumu veren 1. ilk yardımcı her seferinde 1 solunum verirken, dış kalp masajını yapan 2. ilk yardımcı her seferinde 5 kalp masajı yapmalıdır
Dış Kanama Kontrolü (küçük kanama)
Kanayan yer üzerine (parmakla temiz bir bez kullanılarak) baskı yapılmalı
Kanama durmuyorsa el ayası kullanılarak baskı artırılmalı
Kanama duruncaya kadar baskı uygulamaya devam edilmeli
Birinci bez, kanla ıslanırsa üzerine ikinci bir bez koyarak ( Altın kural : ilk bezi kaldırmadan) baskı yapmaya devam edilmeli
Yaranın uç tarafındaki renk değişikliği ve nabız, kontrol edilmeli
Kaza Ortamını Değerlendirme
Kişi kazazedeler arasında ise öncelikle kendi durumunu gözden geçirmeli,
Kişi kendi can güvenliğini sağlamak için gerekli önlemleri almalı,
Kişi sakin olmalı, telaşa kapılmamalı,
Kaza yerinde sağlık personeli varsa onun talimatlarına uymalı ve ona yardımcı olmalı
Ortamda sağlık personeli yoksa etkinliği ele alıp çevredeki sağlıklı kişileri organize etmeli
Çevrede etkisini sürdüren bir tehlike kaynağı olup olmadığını değerlendirmeli,
Trafik kazası ortamında yol güvenliğini sağlayacak işaretlemelerin yapılmasını sağlamalı,
Sağlık kuruluşu, itfaiye ve polise haber verilmeli,
Kazazedeler ile sakin yumuşak bir şekilde konuşmalı, onları yatıştırmalı ve şikayetlerini sormalı,
Trafik kazası ortamında sigara içilmesini önlemeli,
Patlama ve zehirlenme tehlikesi olan kaza ortamından herkesin uzaklaşmasını sağlamalı
Patlama ve zehirlenme tehlikesi yoksa kazazedeyi yerinden kıpırdatmamalı
Kazazedelerin başındaki meraklı toplanmaları önlemeli
Kaza ortamındaki tüm kazazedelerin durumu hızla değerlendirilmeli ve kazazedeler için öncelik sıralaması belirlenmeli
Nakli gereken kazazedeler için nakil organizasyonu sağlanmalı
Kaza ve kazazedeler hakkındaki bilgileri kaydetmeli
Yardım ekibi gelene kadar olay yerini terk etmemeli ve gelen yardım ekiplerine olay ve kazazedeler hakkındaki bilgiler aktarılmalı.
Kazazedeyi Kaza Ortamından Çıkarma
Boyun tespiti yapılmalı
Sıkışmanın kaldırılması için araç gereç kullanılmalı
Kazazedenin arkasına geçmeli
Kollarını kazazedenin kollarının altından geçirmeli
Kazazedeyi kolundan tutarak çekmeli
Vücuda saplanmış cisim varsa çıkarılmamalı.
Kırıklarda İlk Yardım
GENEL PRENSİPLER
Eklem veya kırık bölgenin hareketini engellemek için TESPİT (sabitlenmeli) edilmeli
Kırık bölgeye soğuk uygulama yapılmalı (buz uygulaması)
Kol ve bacaklardaki kırıklar sabitlendikten sonra kalp seviyesinden yükseğe kaldırılmalı
BACAK
Diz ve ayak bileği eklemini içine alacak şekilde ve eşit uzunlukta iki atel seçilmeli (uzun bir tahta kullanılabilir)
Atel bacağın iki tarafına uygun şekilde yerleştirilmeli ve geniş sargı ile bağlanmalı.
UYLUK
Kalça ve diz eklemini içine alacak şekilde, biri koltuk altına uzanacak uzunlukta iki atel seçilmeli
Atel bacağın iki tarafına uygun şekilde yerleştirilmeli
İki atel gövde düzeyinde ve bacak hizasında iki veya üç geniş sargı kullanarak, diz seviyesinde geniş bir sargı, ayak bileğinde 8 şekli oluşturan bir sargı ile bağlanmalı
OMURGA TESPİTİ
Esnemeyecek kalınlıkta 1.8-2 m. uzunlukta ve en az 70 cm genişliğinde sert materyal seçilmeli (tahta, kapı veya merdiven)
Tahta, katlanmış bir battaniye ile kaplanmalı
Boyun, bel ve dizlerin arkası yumuşak materyalle desteklenmeli
Başı desteklemek için, baş altına bir kumaş halkası yerleştirilmeli
Baş bir bandajla tahtaya bağlanmalı
Vücut, yanlarda rulo haline getirilmiş battaniyelerle desteklenmeli
Ayak bileği, bacak, uyluk ve kalça sargılarla tahtaya bağlanmalı
Göğüs çapraz sargılarla tahtaya bağlanmalı
Şokta İlk Yardım
Kazazede sırt üstü yatırılmalı
Kanama ve şok ile ilgili bulgular kontrol edilmeli;
Görünür kanama
Soluk cilt
Uzuvlarda soğukluk
Hızlı nabız
Ayakların altına destek koyarak 20 -30 cm kadar kaldırılmalı
Yaralı (varsa pansuman ve turnike görülecek şekilde) battaniye ile sarılmalı
Tıbbi yardım gelene kadar bu pozisyon korunmalı
Solunum ve nabız 3-5 dakika aralıklarla kontrol edilmeli
Turnike (Boğucu Sargı) Uygulaması
Altın Kural : Ne zaman turnike uygulanmalıdır ?
4 koşulda uygulanmalıdır :
İlgilenecek başka yaralı varsa,
Engebeli uzun yol gidilecekse,
Uzak noktada basınç etkisizse
Ya da uzuv kopmuşsa turnike uygulanır.
Turnikeler bazen yaralı ekstremiteye yaralanmanın yaptığından fazla zarar verebileceğinden önerilmez . Altlarındaki dokuyu ezer, sinir ve damarlarda kalıcı hasara yol açabilir. Eğer uzun süre yerinde bırakılırsa, distaldeki (turnikenin altındaki) bütün dokular ölür.
Vücutta, dirsek ve dizin altındaki yaralarda asla turnike kullanılmaz,
8-10 cm genişliğindeki sargı yaralı uzvun kalbe yakın tarafına, fakat uzvun mümkün olduğu kadar ucuna 2 kez dolanır.
Bir düğüm atılır ve üzerine bir çubuk veya kalem konup tekrar düğümlenir, çubuk veya kalem kanama duruncaya kadar döndürülür, kanama durduktan sonra çubuk sargının bir yerine sıkıştırılarak sabitlenir.
Turnike görülebilir durumda olmalı
Yaralının elbisesine üzerinde yaralının adı ve turnikenin uygulandığı zaman (saat ve dakika) yazılı bir kart iğnelenmeli
Çok sayıda yaralı olduğunda, yaralının alnına rujla veya sabit kalemle Turnike veya T harfi yazılmalı
Yaralı pansuman ve turnike görülecek şekilde battaniye ile sarılmalı
Uygulamanın uzun sürmesi durumunda, turnike 30 dakika aralıklarla gevşetilmeli, sonra tekrar sıkılmalı
Uzuv Kopması Durumunda İlk Yardım
Kazazede sırt üstü yatırılmalı
Kazazedenin bacakları 20-30 cm kadar yükseltilmeli
Turnike uygulamalı (kopan uzvun 3-4 parmak üzerine)
Kopan parça temiz, su geçirmez ağzı kapalı plastik bir torbaya yerleştirilmeli
Altın kural : Kopan parçanın konduğu torba, buz içeren ikinci bir torbanın içine konmalı (kopan parça direkt buz veya su içine konmaz)
Torba temiz bir bez ile sarılıp yaralı ile aynı vasıtaya konmalı, üzerine hastanın ad ve soyadı yazılmalı
Tıbbi birimler müdahalenin hızlandırılması için transport esnasında haberdar edilmeli
Yanık Durumunda Yapılacaklar
Yanan bölge üzerine bol su dökülmeli
Yanan bölge üzerindeki elbiseler (giysiler) keserek, sıyırmadan çıkarılmalı
Yanan bölge üzerindeki içi su dolu kabarcıklar patlatılmamalı
Yanan bölge üzerine, su dışında (salça, diş macunu, yoğurt, patates vb. ) herhangi madde sürülmemeli |
İlluzyon
Dışarıdan gelen görsel uyarıların olduklarından faklı algılanması. |
İllüzyon
Dışarıdan gelen görsel uyarıların olduklarından faklı algılanması. |
İzodinamizm
Çeşitli sınıflardaki besinlerin kalori-enerji eşdeğerlilik-leri. |
İzodizomi*
Bir DNA segmenti, allel, gen veya bir kromozom çiftinin her iki kopyasının da aynı ebeveynden kalıtılmış olması. |
İntermedier
Arada oluşan, meydana gelen. |
Jinjivit
Dişetlerinin iltihaplanmasına; halk arasında dişeti iltihabı, tıp dilinde ise piyore veya paradontal hastalığı denir. Dişetleri çevresinde toplanan besinlerin orada mikroplanması sonucu ortaya çıkar. Dişetlerinin kenarları düz, parlak, kırmızı ve hafifçe şikin bir şekil alır. Fırça ile dokunulduğunda kanar. Tedavi için yapılacak ilk iş, diş temizliğine itina göstermektir. |
Jinjivektomi
Dişeti mukozasının çeşitli nedenlerle (örneğin kronik hipertrofik dişeti iltihaplanması, polipler, tümörler) kalıcı olarak yıkıma uğraması durumunda dişeti mukozasının az ya da çok miktarda kesilip alındığı cerrahi girişim. |
Kondil
Bir eklem sisteminin yuvarlak ya da elips biçimindeki kemik çıkıntısı. |
Kondilom
Mukozalar ya da deri üzerinde oluşan, etli nasınmsı görünüşte patolojik çıkıntı. |
Kadınlarda Kısırlık
Cinsi münasebetlerin, hamile kalma ihtimalinin çok az olduğu zamanlarda yapılması, fallop borularının tıkalı olması, döl yatağında görülen hastalıklar, hormon salgılarının yetersiz olması, rahim veya dış üretim organlarında görülen şekil bozuklukları, şeker hastalığı veya tiroid bozuklukları, beden yorgunluğu, sinir bozukluğu en başta gelen nedenlerdendir.Çocuk sahibi olmayan eşlerin, tepeden tırnağa kadar muayene olup, gerçek nedenleri, tespit ettirmeleri gerekir. |
Kondrodistrofi
İskelet sisteminde ortaya çıkan hastalıkların ortak adı. |
Kendinden geçme
Daha önceden programlanmamış bir işi yapmaya yönelik olarak birden ortaya çıkan ve karşı koyulamayan dürtü. |
Kaldiyopulmoner resüsitasyon
Bilincini kaybetmişm, kalbi ve solunumu durmuş bir kişiye uygulanan canlandırma tekniği. |
Kalkülüs
Dişler üzerinde ya da vücudun çeşitli bölgelerinde biriken, taşa benziyen mineral tuzları. |
Kallidin
Bradİkinİn(*) ile birlikte, plazma kininleri grubunun bir bileşiği. |
Kalori gereksinimi
Diyetle alınması gereken kalori miktan. |
Kontroendikasyon
Belirli bir hastalığın tedavisinde, belirli tıbbi ya da cerrahi yöntemlerin uygulanmasını engelleyen durum. |
Kesici dişler
Çene kemiklerinin ön orta bölümünde yerleşmiş dişler. |
Koprofaji
Dışkı yemeyle ortaya çıkan ruhsal rahatsızlık belirtisi. |
Koprokültür
Dışkıdan alman bir örnekle bazı bağırsak hastalıklarından sorumlu mikropların (örneğin salmonella, şigella, vibriyonlar) araştırılması işlemi. |
Koproporfirin
Dışkı ve idrarda bulunan özel pigmentler. |
Koroidit
Uveanın arka bölümü olan koroitin iltihabı. |
Kandida
Candida cinsi mantarlar |
Kirişsî uzantılar (chordae tendineae)
Kalp karıncıklannın içindeki papiller kasların kirişleri ve birincil etsi sütunlann uzantısı olan lifsi oluşumlar. |
Kladikasyon
Egzersiz sırasında yetersiz kan gelemesi sonucu daldırda ortaya çıkan spazm. |
Kök (radiks)
Yapıların kaynağını belirten terim {Örneğin diş kökü, omurilik sinirlerinin kökü). |
Köpekdişleri
Kesici dişlerin yanında, ikisi altçenede, ikisi üstçenede yer alan dört dişin ortak adı. |
Köprü
Diş hekimliğinde dişteki eksik yapıların yerini tutan bir tür protez. |
Körbağırsak apandisi
Körbağırsağın uzun, silindir biçimli ve kıvrımlı bir bölümüdür. |
Klordan arındırma
Suyun klor ve klorlu bileşiklerden arındırılması işlemi. |
Kardiya (mide ağzı)
Yemek borusunun mideyle ilişkisini sağlayan bölüm. |
Kardiyak atım
Kalbin iki karıncığından birinin bir dakika içinde attığı kan miktan. |
Kardiyak impuls
Ayakta ya da yatar durumda çıplak göğüs kafesinin muayenesi sırasında, kalp atışlarının ya da çarpıntılarının yol açtığı mekanik vuruların gözle görülmesi. |
Kardiyak ponksiyon
Bir iğnenin yardımıyla dışarıdan kalbin boşluklarına girilmesine dayanan cerrahi teknik. |
Kardiyoanjiyografi
İyot bazında suda eriyebilen bir kontrast maddenin doğrudan kalp boşluklarına verilmesinin ardından, kalbin ve büyük damarların radyolojik olarak incelenmesi. |
Kardiyografi
Göğüs duvarına uygulanan bir iletici aracılığıyla kalp hareketlerinin kaydedilmesine ve bunlann bazı yöntemlerle kâğıda aktarılmasına dayanan inceleme yöntemi. |
Kriptorşidizm
Erbezlerinin bir ya da İkisinin erbezi torbasında değil, karın boşluğunda yer aldığı doğumsal oluşum bozukluğu |
Kardiyoloji
Kalbi inceleyen tıp dalı. |
Kardiyomegali
Kalp hacminin artması. |
Kardiyomiyotomi
Mide ağzı (kardiya) hastalıklarının (bak. kardiyo-spazm) tedavisinde uygulanan cerrahi girişim. |
Kardiyopati
Genel olarak kalp hastalıklarını belirten terim. |
Kardiyoptoz
Büyük damarların gerginliğinin azalmasına bağlı olarak desteksiz kalan kalbin aşağıya doğru yer değiştirmesi. |
Kardiyopulmoner
Kalp ve akciğerle ilgili. |
Kardiyorafi
Kalbin kas katmanının dikilmesi. |
Kardiyosfigmograf
ön göğüs duvan ile en yakın kalp bölümlerinde oluşan hacim değişikliklerinin grafik olarak kaydedilmesine olanak veren aygıt. |
Kardiyospazm
Yemek borusunun son bölümündeki işlevsel bir bozukluk |
Kardiyoşirürji
Başka bir yöntemle tedavisi olanaksız kalp ve büyük damar hastalıklannın cenahi olarak tedavi edilmesiyle uğraşan tıp dalı. |
Kardîyotîreoz
Hipertiroidizm(*) sırasında ortaya çıkan kalp-dolaşım sistemi hastalıkları. |
Kardiyotonikler
Kalp kasının kasılma gücünü ve verimini artıran ilaçlar. |
Kardiyovasküler
Kalp ve kan damarlarıyla ilgili. |
Kardiyoversiyon
Kalp ritmindekî çeşitli bozuklukların tedavisinde kullanılan bir yöntem. |
Kromotin iplik
Dinlenme halindeki ökaryot hücrenin çekirdeğinde bulunan kromozomların karmaşık hali. |
Ksenodiyagnoz
Hastalık etkeni olan bir mikroorganizmanın uygun bir eklembacaklı aracılığıyla etkene duyarlı bir laboratuvar hayvanına aktarılması yöntemi. |
Kulak akıntısı
Dış veya ortakulak iltihabından kaynaklanır. Akıntı azsa, dışkulak iltihabı, koyu sarıysa ortakulak iltihabı düşünülür. Mastoid iltihabının neden olduğu akıntı ise, krem kıvamında olup, çoktur. Kulaktan kanlı akıntı gelmesi, kulak zarının delinmiş olması veya kafatası kırığından kaynaklanabilir. Doktora başvurmak gerekir. |
Kulak kepçesi
Dışkulağın başın dışında yer alan bölümü. |
Kulak kiri
Dışkulak yolundaki özel deri bezlerinin salgıladığı yağlı, yan katı, rengi sarıdan kahverengiye değişen, suda erimiş inorganik tuzlardan, yağlardan ve proteinlerden oluşan madde. |
Kulak kiri
Dışkulak borusundaki ufacık bezler; kulak kiri adı verilen hafif sarımtırak yağlı bir madde salgılarlar. Bu salgı fazla olduğu zaman, dışarıya atılamayıp kulak içinde kuruyacak olursa, bir tıkaç meydana getirir ve kulak zarını etkileyerek rahatsızlık verir. Dışkulak borusu, kulak kiri ile tamamen kapanacak olursa, uğultu, çınlama gibi arızalara neden olur. Tamamen tıkanmış boru, ancak doktor tarafından açılabilir. |
Kuşpalazı
Difteri de denilen bu hastalığa tutulanlarda yutkunma zorluğu, ses kısıklığı, nefes darlığı, kuru öksürük, yüzde morarma, bademcikler üzerinde kurşuni beyaz renkte bir zar, boğaz ağrısı, boyun bezlerinde şişlik, iştahsızlık, kol ve bacaklarda ağrılar görülür. Ateş 38-40 derece arasındadır. Nabız süratlidir.Hastalık başlangıcında teşhis edilip, hastanın nefesi tamamen kesilmeden müdahale edilmezse, ölümle sonuçlanır. Bulaşıcı bir hastalıktır. Hastanın bulunduğu yerdeki havaya yayılan mikroplarla bulaşır.Korunmak için en iyi çare difteri aşısı yaptırmaktır. Vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir. |
Kuşpalazı(Difteri)
Difteri de denilen bu hastalığa tutulanlarda yutkunma zorluğu, ses kısıklığı, nefes darlığı, kuru öksürük, yüzde morarma, bademcikler üzerinde kurşuni beyaz renkte bir zar, boğaz ağrısı, boyun bezlerinde şişlik, iştahsızlık, kol ve bacaklarda ağrılar görülür. Ateş 38-40 derece arasındadır. Nabız süratlidir.
Hastalık başlangıcında teşhis edilip, hastanın nefesi tamamen kesilmeden müdahale edilmezse, ölümle sonuçlanır. Bulaşıcı bir hastalıktır. Hastanın bulunduğu yerdeki havaya yayılan mikroplarla bulaşır.
Korunmak için en iyi çare difteri aşısı yaptırmaktır. Vakit kaybetmeden doktora başvurmak gerekir. |
Küçük azıdişi
Tacı Ön-arka yönde yassılaşmış Ve iki çıkıntılı olan diş. |
Lenfatizm (lenfatik diyatez)
Lenf dokularının yaygın büyümesiyle ortaya çıkan, özellikle çocuklarda sık görülen özel yatkınlık. |
Laktodiyagnoz
Mikropların memedeki salgı bezlerine yerleştiği bazı enfeksiyonlarda (örneğin Malta humması) tanının kesinleşmesi için kullanılan yöntem. |
Logopedi
Konuşma kusurlarının düzeltilmesi İle ilgili bilim dalı. |
Lökodistrofi
Akmaddede dejeneratif değişikliklerle beliren bazı merkez sinir sistemi hastalıklarını belirten terim. |
Leydîgom
Erbezinde ender görülen bir tümör. |
Lingula (dikîk)
Dile benzeyen dar ve uzun yapı ya da ekleri (örneğin beyinciğin, akciğerin, kamamsı kemiğin lingulası) belirten anatomi terimi. |
Makrodonti
Dişlerin aşın ölçüde büyük olması. |
Makroglosi
Dilin patolojik sayılabilecek biçimde büyümesi; genellikle dudaklar da birlikte büyür. |
Menadion
K vitamini bireşiminin bir türevi. Bak. vitaminler. |
Miyokardit
Kalp kası iltihabı. |
Miyokardiyopati
Genel olarak kalp kası hastalığını tanımlayan terim. |
Miyokardiyoz
Kas hücresi liflerinde azalmanın öne çıktığı miyokart hastalıklarını belirtmek için kullanılan terim. |
Mandibtüa (altçene kemiği)
Yüz iskeletinde yer alan hareketli tek kemik. |
Mandibula
Alt çene kemiği. |
Modifikasyon
Çevre etkileriyle canlıların fenotiplerinde meydana gelen değişiklikler. |
Monorşidizm
Erkek cinsel organlarıyla İlgili ender bir doğumsal oluşum bozukluğu; bir tane erbezi vardır. |
Mastodini
Genç kadınlarda âdet kanamasından Önceki hafta ortaya çıkabilen meme ağnsı. |
Mastoidit
Kulak arkasında bulunan mastoid kemikteki,mastoid hücrelerinin iltihabıdır. Genellikle orta kulak iltihaplarını takip eder. |
Mezokardiyak
Kalbin bulunduğu bölgenin orta bölümü. |
Morbidite
Belirli bir nüfustaki hasta sayısının, toplam nüfusa oranı. |
Meckel divertikülü
kalın barsaktaki bir divertikül |
Medikasyon
Yaranın iyileşmesini kolaylaştırmak amacım taşıyan, tedavisine ve korunmasına yönelik girişim ve işlemlerin tümü. |
Mediyal epikondilit
Mediyal kelimesi, dirseğin iç kısmını işaret etmektedir. Bu durum, ağrı ve hassasiyetle karakterizedir. |
Mediyastin
Göğüs boşluğunun ortasında, göğüs kemiğiyle omurga arasında bulunan alan. |
Mediyastinit
Mediyastinin gevşek bağdokusunda ortaya çıkan iltihap süreci. |
Mediyatör
Bağışıklık sisteminin çeşitli bölümlerini etkinleştiren veya yönlendiren maddeler. |
Mikroglossi
Dilin yetersiz gelişerek küçük kaldığı doğumsal oluşum bozukluğu. |
Oskültasyon (dinleme)
Solunum, kalp, kann bölgesi hastalıklarının tanısında kullanılan muayene yöntemi. |
Omurlar arası disk
Alt alta yer alan iki omur gövdesi arasındaki kıkırdaksı bağdoku yapısı. |
Osteodîsplazi
iskeletin bir ya da birden çok bölgesinde kemik gelişim bozukluklarıyla seyreden süreçleri tanımlayan genel terim. |
Osteodistrofi
Kemik dokusu oluşum bozukluğunu tanımlamak için kullanılan genel terim. |
Odditis
Ana safra kanalının son bölümü ve karaciğer-pankreas kanalı büzgen kasmdaki (Oddi büzgen kası) patolojik değişikliklerden kaynaklanan hastalık. |
Odiogram
Kulağın işitme gücünün kaydıdır, odiometri cihazı ile ölçülür. |
Onikogrifoz
Dış katmanlarının aşın artması ve uzaması sonucunda tırnağın anormal biçimde kalınlaşması. |
Odontalji
Dişlerdeki her türlü ağrının ortak adı. |
Odontoblast
Diş çukurunu örten ve dişetiyle temas eden diş hücreleri. |
Odontom
Diş dokulanndan kaynaklanan İyi huylu tümör. |
Odontopati
Dişlerde ortaya çıkan hastalıkların ortak adı. |
Odontoraji
Diş kökenli kanama. |
Oedipus kompleksi
Erkek çocuğun annesine karşı duyduğu bilinçsiz yakınlık nedeniyle babasını kıskanması ve bununla ilgili ruhsal bozukluklar kompleksine verilen isimdir. |
Oftalmodinamometri
Oftalmodİnamometre adı verilen Özel bir aletle yapılan retina (ağtabaka) damarlarındaki atardamar basıncını Ölçme işlemi. |
Oidipus kompleksi
Psikanaliz teorisinde, özellikle erkek çocuğun annesine duyduğu cinsel istek ve aynı zamanda babasına, annesine duyduğu duygulardan dolayı düşman kesilmesi. |
Olekranon
Dirsekteki çıkıntı. |
Orşiepididimit
Epididim ve erbezinin birlikte iltihaplanması. |
Ortopedi
Vücudun hareket sisteminin morfolojisini ve işlevini değiştiren doğumsal, sonradan edinilmiş ya da travma sonucu oluşan îezyonlan incelemeye, önlemeye ve tedavi etmeye yönelik tıp uzmanlık dalı. |
Ortopedi
Vücudun hareket sisteminin morfolojisini ve işlevini değiştiren doğumsal, sonradan edinilmiş ya da travma sonucu oluşan îezyonlan incelemeye, önlemeye ve tedavi etmeye yönelik tıp uzmanlık dalı. |
Ortopedik alçı
Kırıkların ve ortopedik ameliyatların ardından tedaviye 'yardımcı olarak yaygın biçimde kullanılan ortopedik malzeme. |
Ortopedik korse
Omurganın kamburluk (kifoz), yana eğrilik (skolyoz) gibi biçim bozukluklanm önlemek ya da tedavi etmek |
Ödipus kompleksi
Bkz. ODİPUS KOMPLEKSİ. |
Önükoidizm
Erkek eşey organlarında (erbezleri) eşey hormonlarının, özellikle testosteronun yetersiz salgılanmasına bağlı olarak gelişen klinik tablo. |
Östradiol
Ovaryumda follikül gelişimi sırasında salınır. Ovulasyon indüksiyonunda follikülün gelişimini izlerken östradiol miktarı sürekli kontrol edilir. |
Östradîyol
Kadın eşey özelliklerini sağlayan ve yumurtalıktan salgılanan hormon; erkekte de erbezlerinden bir miktar salgılanır. |
Polidipsi
Susuzluk duygusunun olağandışı güçlü olması ve bu nedenle kişinin normalden daha çok su içmek zorunda kalması durumu. |
Peltelik
Dil peltekliğinin nedenleri çeşitlidir: Müzmin nezle, bademciklerin hastalanmasından dolayı burundan konuşma, kısmi sağırlık, yarık damak bu duruma neden olabilir. |
Poliploidizm
Bitki ve hayvanlarda türün özelliklerini taşıyan somatik kromozomların (bak. kromozom) sayıca çokluğuyla beliren durum. |
Polîradikülit
Omurilikten çıkan sinirlerin çeşitli köklerinde gelişen ve iltihabı kökenli lezyonlarla belirlenen bir hastalık. |
pandisit
Apandisit, apendiksin (karnın sağ alt bölümünde kalınbarsağın kenarından dallanan dar bir kanal)iltihabi reaksiyonudur. Daha çok çocuklarda ve genç erişkinlerde görülür. Apendiksin vücutta bilinen bir işlevi yoktur. Ancak iltihaplı bir apendiks tedavi edilmediğinde, yırtılarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Genellikle apandisitin nedeni, çoğu vakada bir feçes yumrusuyla olmak üzere, apendiksin tıkanmasıdır.
Belirtiler
İlk belirti genellikle göbek hizasında başlayan, yavaş yavaş şiddetlenen ve çoğu kez karnın sağ tarafına geçen ağrıdır. Karın ağrısı hareketle, derin soluk alırken, öksürürken, hapşırırken ya da o bölgeye dokunulduğunda şiddetlenebilir. Bazen, özellikle küçük çocuklarda, ağrı karnın başka bir bölgesinde görülebilir. İştah kaybı Bulantı Kusma Ağrıdan sonra başlayabilen hafif ateş olabilir.
Tanı
Tanı öykü ve klinik bulgularla konur.
Tedavi
Kesin teşhis için hastanın izlenmesi ve bazı tıbbi tetkiklerin yapılması gerekir. Apandisitten kuşkulanılan hasta istirahata alınmalı ve hemen doktora başvurulmalıdır. Tedavi cerrahi yöntemle apandisit'in çıkarılmasıdır. Apandisit kangreni, yırtılması ve abse oluşumu gibi ciddi sorunlara yol açabileceğinden, şüphe olduğu takdirde mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Klasik yöntem bir kesikle karnın sağ alt bölgesine girilmesi olmakla birlikte, artık endoskopik yöntemle, karın boşluğu açılmaksızın müdahale yapılabilmekte, böylelikle hem ameliyat riskleri, hem de hastanede kalış süresi önemli ölçüde azalmaktadır.
Öneriler
Yırtılma tehlikesi bulunduğundan, apandisit acil bir durum olarak kabul edilir. Vakit kaybedilmeden mutlaka bir hekime başvurmak gereklidir. Tedavi, ameliyat ve antibiyotik tedavisini kapsamaktadır. |
Poplitea (dizardı) bölgesi
Uyluk ile bacak arasında yer alan, dizin arka bölümündeki baklava dilimi biçimindeki anatomik bölge. |
Perikardit
Kalbi çevreleyen zarların inflamasyonu. Daha akut (kısa süreli) şekli ateş ve göğüs ağrısına neden olabilir ve zarlar arasında sıvı toplanabilir, bu da nefes darlığına yol açar; lupusta bu durum görülebilir. |
Pankardit
Kalbin bütün zarlarının iltihabı. |
Perikardiyosentez
Perikart kesesinin cerrahi girişimle delinmesi. |
Perikardiyoskleroz
Perikartın fibrinli kalmlaşmasıyla ortaya çıkan hastalık. |
Panniculus adiposus
Derinin altında bulunan yağ dokusu. |
Periodontit
Diş çevresi zarının akut ya da kronik iltihabı. |
Periodontum
Dişi çevreleyen destek yapılarının tümünü tanımlayan terim. |
Predîspozisyon (yatkınlık)
Vücudun belirli hastalık yapıcı etkenlere daha kolay yakalanması. |
Pregnandiyol
Âdet çevriminde yumurtlamadan sonraki ikinci evrede salgılanan progesteron hormonunun idrarla atılan me-taboliti. |
Paper radio immuno sorbent test
PRIST |
Prekordiyal bölge (prekordiyum)
Göğüs duvarının ön sol bölümünde kalbin bulunduğu bölge. |
Prekordiyalji
Göğüs duvarının ön bölümünde, kalbin bulunduğu yerde duyulan ağrıyı belirtmek için kullanılan genel terim. |
Parakardiak
Kalbin yanında, kalbe komşu. |
Paramedian
Orta hattın yanında, orta hatta yakın. |
Paramedikal
Bir dereceye kadar tıpla ilgili, hekimliği kısmen ilgilendiren. |
Prostaglandin
Çeşitli dokularda bulunan ve yağ asitlerinin türevi olan yağ kökenli maddeler. |
Prostaglandinler
Esansiyel yağ asitlerinden türeyen kimyasal maddeler, bazıları inflamasyonu kontrol eder. |
Prostoglandin
Birçok organı etkileyen ve vücutta yaygın olarak bulunan çok aktip bir grup madde. Bazı prostoğlandinler doğum esnasından rahimin kasılmasını sağlar. |
Piyoperikardiyum
irinli perikardit sırasında perikart boşluğunda oluşan iltihap birikimi. |
Piyore
Dİş çevresindeki dokuların ve dişetlerinin irinli İltihabı. |
Parodontit
Diş çevresi dokulannda iltihaplanma. |
Parodontoz
Diş çevresi dokularının iltihaba bağlı olmayan yozlaş-masıyla ayırt edilen hastalık. |
Parodontum
Diş kökünün çevresini saran diş çevresi bağı. |
Plasmodium
Sporozoitler grubundan küçük bir asalak cinsi. |
Parotis (kulakaltı tükürük bezi)
Dışkulak yolunun altında, altçene köşesinin gerisindeki büyük tükürük bezi. |
Paslı dil
Çoğunlukla mide hastalıkları veya bazı ateşli hastalıklarda dilin paslandığı görülür. Uzun süreli dil paslarında doktora başvurmak gerekir |
Paslı dil
Çoğunlukla mide hastalıkları veya bazı ateşli hastalıklarda dilin paslandığı görülür. Uzun süreli dil paslarında doktora başvurmak gerekir. |
Patella
Diz kapağı kemiği. |
Patella (dizkapağı kemiği)
Yassı, 2-4 cm çapında yuvarlak kemik; Ön yüzü dışbükey, arka yüzü içbükeydir. |
Pnömomediyastin
Mediyastin boşluğunda gaz bulunması. |
Pnömoperikardiyum
Kalp dış zan (perikart) boşluğunda gaz bulunması. |
Pediatri
Çocuk hastalıkları ile uğraşan tıp dalı. |
Pediatrist
Çocuk hastalıkları uzmanı. |
Pediyatri
Tıpta çocuk hastalıktan ile çocuğun beslenme ve büyümesine bağlı sorunları konu alan uzmanlık alam. |
Reil şeridi
Omurilik ve soğanilikten talamusa çeşitli duyulan taşıyan ileti yoluna verilen ad. |
Radikal
Sebebe yönelik, köklü. |
Radikalji
Omurilikten çıkan sinir köklerinin çeşitli lezyonlara bağlı tahrişi sonucunda ortaya çıkan ağrı. |
Radikotomi
Omuriliğin arka sinir köklerinin kesildiği cerrahi girişim. |
Radikül
İnce dal, küçük kök. |
Radikülit
Omurilikten çıkan sinirlerin (spinal sinir) kök iltihabıdır. |
Radikülopati
Spinal sinir köklerini tutan herhangi bir hastalık. |
Rezistans
Direnç, mukavemet. |
Radio allergic sorbent test
RAST |
Rezistans (direnç)
Mikroorganizmaların bazı ilaçlara karşı duyarlılıklarım yitirerek dirençli hale gelmeleri sonucu bu ilaçların tedavi edici etkilerini gösterememe durumu. |
Radioimmunoassay (rıa)
İşaretli radyoizotoplar kullanarak kanda antijen, antikor gibi maddelerin yoğunluğunu belirlemeye yarayan laboratuvar İncelemeleri. |
Radius
Ön kolun dış tarafında (baş parmak tarafında) bulunan kemiktir. |
Rhinitis medicamentosa
Burun açıcı damla ve spreylerin veya başka burun ilaçlarının gereğinden uzun ve lüzumsuzca kullanılması sonucu oluşan, ilaca bağlı burun iç zarı iltihabı. |
Pandisit
Apandisit, apendiksin (karnın sağ alt bölümünde kalınbarsağın kenarından dallanan dar bir kanal)iltihabi reaksiyonudur. Daha çok çocuklarda ve genç erişkinlerde görülür. Apendiksin vücutta bilinen bir işlevi yoktur. Ancak iltihaplı bir apendiks tedavi edilmediğinde, yırtılarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Genellikle apandisitin nedeni, çoğu vakada bir feçes yumrusuyla olmak üzere, apendiksin tıkanmasıdır.
Belirtiler
İlk belirti genellikle göbek hizasında başlayan, yavaş yavaş şiddetlenen ve çoğu kez karnın sağ tarafına geçen ağrıdır. Karın ağrısı hareketle, derin soluk alırken, öksürürken, hapşırırken ya da o bölgeye dokunulduğunda şiddetlenebilir. Bazen, özellikle küçük çocuklarda, ağrı karnın başka bir bölgesinde görülebilir. İştah kaybı Bulantı Kusma Ağrıdan sonra başlayabilen hafif ateş olabilir.
Tanı
Tanı öykü ve klinik bulgularla konur.
Tedavi
Kesin teşhis için hastanın izlenmesi ve bazı tıbbi tetkiklerin yapılması gerekir. Apandisitten kuşkulanılan hasta istirahata alınmalı ve hemen doktora başvurulmalıdır. Tedavi cerrahi yöntemle apandisit'in çıkarılmasıdır. Apandisit kangreni, yırtılması ve abse oluşumu gibi ciddi sorunlara yol açabileceğinden, şüphe olduğu takdirde mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Klasik yöntem bir kesikle karnın sağ alt bölgesine girilmesi olmakla birlikte, artık endoskopik yöntemle, karın boşluğu açılmaksızın müdahale yapılabilmekte, böylelikle hem ameliyat riskleri, hem de hastanede kalış süresi önemli ölçüde azalmaktadır.
Öneriler
Yırtılma tehlikesi bulunduğundan, apandisit acil bir durum olarak kabul edilir. Vakit kaybedilmeden mutlaka bir hekime başvurmak gereklidir. Tedavi, ameliyat ve antibiyotik tedavisini kapsamaktadır. |
Poplitea (dizardı) bölgesi
Uyluk ile bacak arasında yer alan, dizin arka bölümündeki baklava dilimi biçimindeki anatomik bölge. |
Perikardit
Kalbi çevreleyen zarların inflamasyonu. Daha akut (kısa süreli) şekli ateş ve göğüs ağrısına neden olabilir ve zarlar arasında sıvı toplanabilir, bu da nefes darlığına yol açar; lupusta bu durum görülebilir. |
Pankardit
Kalbin bütün zarlarının iltihabı. |
Perikardiyosentez
Perikart kesesinin cerrahi girişimle delinmesi. |
Perikardiyoskleroz
Perikartın fibrinli kalmlaşmasıyla ortaya çıkan hastalık. |
Panniculus adiposus
Derinin altında bulunan yağ dokusu. |
Periodontit
Diş çevresi zarının akut ya da kronik iltihabı. |
Periodontum
Dişi çevreleyen destek yapılarının tümünü tanımlayan terim. |
Predîspozisyon (yatkınlık)
Vücudun belirli hastalık yapıcı etkenlere daha kolay yakalanması. |
Pregnandiyol
Âdet çevriminde yumurtlamadan sonraki ikinci evrede salgılanan progesteron hormonunun idrarla atılan me-taboliti. |
Paper radio ımmuno sorbent test
PRIST |
Prekordiyal bölge (prekordiyum)
Göğüs duvarının ön sol bölümünde kalbin bulunduğu bölge. |
Prekordiyalji
Göğüs duvarının ön bölümünde, kalbin bulunduğu yerde duyulan ağrıyı belirtmek için kullanılan genel terim. |
Parakardiak
Kalbin yanında, kalbe komşu. |
Paramedian
Orta hattın yanında, orta hatta yakın. |
Paramedikal
Bir dereceye kadar tıpla ilgili, hekimliği kısmen ilgilendiren. |
Prostaglandin
Çeşitli dokularda bulunan ve yağ asitlerinin türevi olan yağ kökenli maddeler. |
Prostaglandinler
Esansiyel yağ asitlerinden türeyen kimyasal maddeler, bazıları inflamasyonu kontrol eder. |
Prostoglandin
Birçok organı etkileyen ve vücutta yaygın olarak bulunan çok aktip bir grup madde. Bazı prostoğlandinler doğum esnasından rahimin kasılmasını sağlar. |
Piyoperikardiyum
irinli perikardit sırasında perikart boşluğunda oluşan iltihap birikimi. |
Piyore
Dİş çevresindeki dokuların ve dişetlerinin irinli İltihabı. |
Parodontit
Diş çevresi dokulannda iltihaplanma. |
Parodontoz
Diş çevresi dokularının iltihaba bağlı olmayan yozlaş-masıyla ayırt edilen hastalık. |
Parodontum
Diş kökünün çevresini saran diş çevresi bağı. |
Plasmodium
Sporozoitler grubundan küçük bir asalak cinsi. |
Parotis (kulakaltı tükürük bezi)
Dışkulak yolunun altında, altçene köşesinin gerisindeki büyük tükürük bezi. |
Paslı dil
Çoğunlukla mide hastalıkları veya bazı ateşli hastalıklarda dilin paslandığı görülür. Uzun süreli dil paslarında doktora başvurmak gerekir |
Paslı dil
Çoğunlukla mide hastalıkları veya bazı ateşli hastalıklarda dilin paslandığı görülür. Uzun süreli dil paslarında doktora başvurmak gerekir. |
Patella
Diz kapağı kemiği. |
Patella (dizkapağı kemiği)
Yassı, 2-4 cm çapında yuvarlak kemik; Ön yüzü dışbükey, arka yüzü içbükeydir. |
Pnömomediyastin
Mediyastin boşluğunda gaz bulunması. |
Pnömoperikardiyum
Kalp dış zan (perikart) boşluğunda gaz bulunması. |
Pediatri
Çocuk hastalıkları ile uğraşan tıp dalı. |
Pediatrist
Çocuk hastalıkları uzmanı. |
Pediyatri
Tıpta çocuk hastalıktan ile çocuğun beslenme ve büyümesine bağlı sorunları konu alan uzmanlık alam. |
Reil şeridi
Omurilik ve soğanilikten talamusa çeşitli duyulan taşıyan ileti yoluna verilen ad. |
Radikal
Sebebe yönelik, köklü. |
Radikalji
Omurilikten çıkan sinir köklerinin çeşitli lezyonlara bağlı tahrişi sonucunda ortaya çıkan ağrı. |
Radikotomi
Omuriliğin arka sinir köklerinin kesildiği cerrahi girişim. |
Radikül
İnce dal, küçük kök. |
Radikülit
Omurilikten çıkan sinirlerin (spinal sinir) kök iltihabıdır. |
Radikülopati
Spinal sinir köklerini tutan herhangi bir hastalık. |
Rezistans
Direnç, mukavemet. |
Radio allergic sorbent test
RAST |
Rezistans (direnç)
Mikroorganizmaların bazı ilaçlara karşı duyarlılıklarım yitirerek dirençli hale gelmeleri sonucu bu ilaçların tedavi edici etkilerini gösterememe durumu. |
Radioimmunoassay (rıa)
İşaretli radyoizotoplar kullanarak kanda antijen, antikor gibi maddelerin yoğunluğunu belirlemeye yarayan laboratuvar İncelemeleri. |
Radius
Ön kolun dış tarafında (baş parmak tarafında) bulunan kemiktir. |
Rhinitis medicamentosa
Burun açıcı damla ve spreylerin veya başka burun ilaçlarının gereğinden uzun ve lüzumsuzca kullanılması sonucu oluşan, ilaca bağlı burun iç zarı iltihabı. |
Radyodiyagnostik
X ışınlarını tanı amacıyla kullanan radyoloji dalı. |
Rijidite (sertlik)
Vücut bölümlerinin aktif ya da pasif hareketlere karşı direnç göstermesi. |
Ranula
Dil altındaki tükürük bezlerinden kaynaklanan kist. |
Reanimasyon (yeniden canlandırma)
ileri derecede bozulmuş ya da geçici olarak durmuş yaşamsal işlevleri normale getirmek amacıyla kullanılan yöntemlerin bütünü. |
Refleks sempatik distrofi
Başlıca özelliği yanıcı nitelikte ısrarlı ağrıdır; hafif şekilleri oldukça sıktır - daha şiddetli formları sakatlayıcı olabilir ve tedavisi daha zordur. Değişik RSD formlarıyla ilgili diğer terimler şunlardır: Algodistrofi"", ""Sudeck atrofisi"" ve son zamanlarda ""Kompleks bölgesel ağrı sendromu"". |
Servikal spondiloz
Eklem aşınması ve yırtılmasının neden olduğu boyun ağrısı. |
Sadist
Başkasına işkence etmekten zevk alan kişi. |
Sadizm
Başkalarına acı vermekten cinsel haz duyma. |
Sağırdilsizlik
Doğumsal ya da yaşamın ilk yıllarında edinilmiş iki yanlı sağırlık, insan sesini İşitememeye bağlı olarak çocuk, konuşmayı Öğrenemez. |
Somatomedin
Karaciğerde Üretilen ve farklı biyolojik etkinlikleri yerine getiren düşük molekül ağırlıklı (7.000-11.000) peptit grubu. |
Saldırganlık
Birine ya da bir nesneye zarar vermek amacıyla yapılan yıkıcı eylem. |
Sigmoidît
Kalınbağırsağın sigmoit kolon bölümünün iltihabı. |
Silindirim
İdrar çökeltisinde yalnızca mikroskop altında görülebilen uzun sİlindirimsi oluşumların varlığı. |
Sindirim
Yiyeceklerin vücutta değişime uğrayarak suda eriyen basit bileşiklere indirgenmesini, emilim ve özümsenme-ye hazır duruma dönüşmesini sağlayan süreçlerin tümü. |
Sindirim sistemi
Besinlerin alınmasını, dolaşım sıvılarından emilebilecek ve hücrelere dağıtılabilecek basit maddelere dönüşmesini ve gereksiz ya da zararlı artıklann da vücuttan uzaklaştırılmasını sağlayan organlar ve anatomik yapılar bütünü. |
Sindirim sistemi kanamaları
Gerçekleşme yerine göre üst, alt ve tüm sindirim sisteminin kanamaları olarak nitelenen kanamalar. |
Spondilartrit
Ankilozan spondilit gibi Seronegatif""leri tanımlayan daha kesin ve betimleyici bir kelimedir. Ayrıca spondartropati, spondilartrit, spondilartropati ve spondiloartropati olarak da bilinir. Bkz. Seronegatif. |
Spondilartroz
Omurganın tamamı boyunca ya da yalnızca bazı bölgelerinde artrozunf*) bulunduğunu belirtmek için kullanılan terim. |
Spondilit
Omurga eklemlerinde inflamasyon; Yunanca omur anlamına gelen spondilos kelimesinden gelir. |
Spondilolistezis
Omurların birbiri üstünde kayması, kısmen çıkması. |
Spondiloliz
Bir omur gövdesinin omur yayıyla birlikte tek ya da iki taraflı eksik kaynaşmasına bağlı doğumsal oluşum bozukluğu. |
Spondiloz
Boyun ve sırttaki küçük eklemlerin osteoartriti (yani servikal ve lomber omurlar); hepimizde vardır ve sıklıkla bulgu vermez |
Spoodilolistez
Bir omur gövdesinin Öne doğru kayarak öbür omur gövdeleriyle aynı hizadan kısmen ya da bütünüyle çıkması. |
Sporadik
Bir enfeksiyon hastalığının seyrek biçimde, tek tek olgular halinde, herhangi bir zaman ya da mekân bağlantısı ya da düzeni olmaksızın ortaya çıktığını belirten terim. |
Sinorşidizm
Erbezlerinin kısmi ya da tam kaynaşmasına bağlı doğumsal oluşum bozukluğu. |
Steatore
Dışkı ile anormal miktarda, yani 24 saatte 6 gr'den çok yağ çıkarılması. |
Sedimantasyon (alyuvar çökme hızı)
Deneysel ortamda pıhtılaşmaz hale getirilmiş bir miktar kandaki alyuvarlarının dibe çökme hızı. |
Sement
Diş kökündeki denlini örten diş dokusu. |
Streptococcus pneumoniae (diplococcus pneumoniae)
Gram-pozitif, kapsüllü ve insanda solunum yolu enfek-siyonlanna yol açan mikroorganizma. |
Sitodiyagnoz
Dokudan koparak dökülmüş hücrelerin mikroskopik incelenmesine dayanan tanı yöntemi. |
Submukoza
Dışarıyla bağlantılı bazı içi boş organların (Örneğin yemek borusu, mide, bağırsak) duvannda, mukozanın altında yer alan, damar ve sinirler bakımından zengin bağdoku katmanı. |
Serbest radikaller
İç ve dış etkenlerle cilt dokusunda oluşan ve sabit olmayan moleküler parçacıklardır. Serbest radikaller, hücrelere saldırarak yapılarını bozar. |
Serodiyagnoz
Antijen ile antikor arasındaki tepkimeyi belirleyerek tanı koyma yöntemi. |
Şekersiz Diabet
Hipofiz bezinin arka tarafından salgılanan antidiüretik hormonun yetmezliği sonucu ortaya çıkan bu çeşit şeker hastalığına, tıp dilinde diabetes insipidus denir. |
Şekerli Diabet
Pankreasın salgıladığı insülin yetmezliği sonucu ortaya çıkan bu çeşit şeker hastalığına, tıp dilinde diabetes mellitus denir.Şeker hastalığını doğuran nedenler dengesiz beslenme, şişmanlık veya sinir bozukluğudur. Bazı kimselerde de irsiyet önemli bir rol oynar.Hastalığın başlangıcında çok yemek ve su içmek ihtiyacı vardır. İdrar miktarı da artar. Kadınların idrar yapma yerlerinde kaşıntı vardır. Ayrıca devamlı yorgunluk hali görülür.İleri safhada devamlı baş ağrısı, el ve ayak titremeleri, iştahsızlık, aseton kokusuna benzer nefes kokusu, ter kokusu, adele krampları, hafıza zayıflığı, kısmi veya tam felç, iyileşmeyen yaralar ve uykuda sayıklama görülür.Şeker hastalığı tedavi edilmezse sonuç damar sertliği, kalp yetmezliği, göğüs anjini, görme zayıflığı, katarakt, karaciğer hastalıkları, siroz olabilir.İki çeşit şeker koması vardır. |
Taşikardi
Hızlı kalp atışı |
Tiroidit
Tiroit bezinin iltihabı. |
Tat memecikleri
Dilde, tat duyusunu oluşturacak kimyasal uyanları algılayan alıcılar. |
Tatlandırıcılar
Şekerli tat veren maddeler. |
Titanyum dioksit
Kozmetikte kalınlaştırıcı, beyazlaştırıcı, yağlayıcı ve güneş ışınlarını kesici bir madde olarak kullanılan bir mineraldir. Cildi UVA ve UVB radyasyonundan korur ve cildi tahriş etme riski yoktur. |
Titnpan (kulak zan)
Dışkulak yolunun sonunda, burunla ortakulağın boşluğu arasında yer alan yaklaşık 0,1 mm kalınlığındaki İnce gergin zar. |
Telekardiofon
Kalp seslerini hastadan uzakta dinleten alet. |
Telekardiyografi
Göğüs kafesinin ön-arka düzlemde radyolojik olarak incelenmesi. |
Tenisçi dirseği
Bir kaç aktiviteden biriyle fiziksel zorlanma sonucunda oluşur. Tıbbi adı lateral epikondilit""tir (lateral epikondil dirsek ekleminin dışındaki kemik parçasıdır). Önkol kaslarından gelen tendonların birleştiği noktada iltihap gelişmesine bağlı olarak ağrı ve hassasiyet oluşur. |
Toxoplasma göndii
İnsanda ve bazı hayvanlarda toksoplazmoz olarak bilinen bir enfeksiyona neden olan tekhücreli mikroorganizma. |
Uveoparotidit (uveoparotit)
Uvea(*) ile parotiste (kulakaltı tükürük bezi) yerleşen kronik granülomatoz iltihap. |
Uvula (küçükdil)
Yumuşak damağın orta kısmından çıkan silindir ya da koni biçiminde küçük çıkıntı. 10-15 mm uzunluğundadır. |
Vazodilatasyon
Damar genişlemesi. |
Vazodilatatör
Damar genişletici etkiye sahip ilaç, madde. |
Vektokardiyografi
Kalbin elektriksel etkinliğini inceleme yöntemi. |
Vücut dışı kan dolaşımı
Dolaşımdaki kanı hastanın büyük toplardamarlarından (üst ve alt anatoplardamarlar) çekerek bir atardamara (genellikle uyluk atardamarı) veren cerrahi yöntem. |
Yağ asidi
Esterlerle bileşikler yaparak yağ moleküllerini meydana getiren maddeler. |
Yardımcı ve baskılayıcı t lenfositleri
B lenfositlerinin antikor yapımını kontrol etmesini sağlayan lenfosit grubu (bak. akyuvarlar). |
Yumurta
Dişi üreme hücresi.Dişi gamet hücresi |
Yumurtalık
Dişi eşey hücresi olan yumurtanın üretilerek olgunlaştırıldığı organ. |
Yalancı erdişilik (psödohermafroditizm)
Dış üreme organlarının görünümü ile gonat tipinin (er-bezi ya da yumurtalık) tam bir uyum içinde bulunmadığı bozukluk. |
Yapay böbrek
Diyaliz(*) ilkeleriyle çalışan ve böbreğin antma işlevini yerine getiren yapay organ. | << Geri
| |
|