:: Sağlık Ansiklopedi >> Kol
Abdüksiyon (uzaklaşma)
Kol ya da bacağın tamamının ya da bir bölümünün vücudun dikey ekseninden yana doğru hareketi. |
Abdüktör kas (uzaklaştırıcı kas)
Kol ya da bacağın dışa doğru yer değiştirmesini sağlayan kaslara verilen ad. |
Alkolemi
Kandaki etil alkol düzeyi. |
Alkolizm
Alkollü içkilerin vücutta zaman zaman yinelenen ya da sürekli bozukluklara neden olacak düzeyde kullanılması. |
Addüksiyon (yakınlaşma)
Kol ya da bacağın tamamının ya da bir bölümünün vücudun dikey eksenine doğru hareketi |
Addüktör kas (yakınlaştırıcı kas)
Kol ya da bacağın vücudun orta düşey eksenine doğru yer değiştirmesini sağlayan kaslara verilen ad. |
Ampütasyon
Kol veya bacağın ya da vücudun herhangi bir bölümünün kesilip çıkarılması. |
Asetilkolin
Kolinle asetik asilin birleşmesi (esterleşme tepkimesi) sonucu oluşan molekül. |
Anjiyokolit (kolanjit)
Karaciğer dışı safra yollarının (karaciğer kanalları, ana safra kanalı) ya da bunların karaciğer içindeki uzantılarının kronik ya da akut iltihabı. |
Akoli
Bağırsaklarda safranın bulunmadığı patolojik durum. |
Akroanestezi
Kol ve bacakların uç bölümlerinde duyu kaybı. |
Akroparestezi
Kol ve bacakların uç bölümlerinde karıncalanma, yanma, sıkışma ve uyuşma. |
Bertin kolonları
Böbreğin kabuk bölgesinin böbrek medullasına (orta bölüm) yaptığı uzantılar; genellikle böbrek sütunları olarak adlandırılırlar |
Brakiyal
Kolla ilişkili organ ya da anatomik yapılar için kullanılan terim. |
Brakiyal atardamar (humeral atardamar)
Koltukaltı (aksüler) atardamarının devamı. |
Ballismus
Kol ve bacakların, istemsiz, şiddetli, atıcı hareketleridir. Bu durum, gövdenin yarısında görüldüğü takdirde, hemiballismus"" adını alır." |
Clarke kolonu (clarke çekirdeği)
Omuriliğin ön ve arka boynuzlan arasındaki bozmad-dede yer alan sinir hücreleri sütunu. |
Dekolman
Bir organın katmanlarında çeşitli hastalıklar nedeniyle gelişen ayrılma (örneğin ağtabaka, etene ya da epifiz dekolmanı). |
Dolikokolon
Kalınbağırsağın anormal uzunlukta olduğu yapı bozukluğu. |
Dirsek
Kolda üstkolun önkolla eklemlendiği anatomik bölge. |
Dentin
Kollagen ve kalsiyum tuzlarından yapılmış omurgalı hayvanların dişinin içteki sert kısımı. |
Deoksikolik asit
İnsan safrasında bulunan safra asiti. |
Ekolali
Hastanın kendisine söylenilen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması. |
Ekoloji
Canlıların birbirlriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalı. |
Esnek doku
Kollajen liften çok esnek lif içeren bağdoku türü. |
Enterokolit
İnce ve kaim bağırsağı aynı zamanda etkileyen akut ya da kronik bir iltihabı sürece bağlı hastalık. |
Fokomeli
Kol ve bacaklann en az birinde uç parçasının eksik geliştiği doğumsal iskelet bozukluğu. |
Fantom kol - bacak
Kol ya da bacaklarının tümünü ya da bir bölümünü kaybedenlerde görülen bir olgu. |
Fibrosarkom
Kollajen lifleri üreten bağdoku hücrelerinin (fibroblastlann) çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü huylu tümör. |
Farmakoloji
İlaçları ve ilaçların canlı organizmalar üzerinde etkilerinhi inceleyen bilim dalı. |
Glikolipit
Genellikle hücre zarlarında bulunan, lipitlerin şeker moleküllerine kovalent bağlarla bağlanması ile meydana gelen bileşik lipit. |
Glikoliz
Glikozun laktata (süt asiline) yıkılması. |
Hepatokolanjit
Karaciğer ve safra yollarına çeşitli yollarla ulaşan mik- roorganizmaların burada ve çevre dokularda yol açtığı akut iltihabi süreç. |
Hipokoli
Dışkı renginin açılması ve genellikle sanmsı bir renk alması |
Hdl
Kolesterol fraksiyonu. HDL kolesterol. |
Hdl kolesterol
Yüksek yoğunlukla lipoproteinlerin (HDL) içerdiği kolesterol |
Hematokolpos
Himenin (kızlık zarı) doğumsal bir anomali nedeniyle delik olmamasına bağlı olarak görülen patolojik durum. |
Hemikolektonü
Kalınbağırsağın ağır patolojik süreçlere bağlı olarak işlev bozukluğu ya da doku Ölümü gösteren yansının (sol ya da sağ) cerrahi girişimle çıkanlması. |
Hiperkolesterolemi
Kanda kolesterol düzeyinin 250 mg/100 ml'nin üzerine çıkması. |
Dekolman
Bir organın katmanlarında çeşitli hastalıklar nedeniyle gelişen ayrılma (örneğin ağtabaka, etene ya da epifiz dekolmanı). |
Dolikokolon
Kalınbağırsağın anormal uzunlukta olduğu yapı bozukluğu. |
Dirsek
Kolda üstkolun önkolla eklemlendiği anatomik bölge. |
Dentin
Kollagen ve kalsiyum tuzlarından yapılmış omurgalı hayvanların dişinin içteki sert kısımı. |
Deoksikolik asit
İnsan safrasında bulunan safra asiti. |
Ekolali
Hastanın kendisine söylenilen sözleri anlamsız şekilde aynen tekrarlaması. |
Ekoloji
Canlıların birbirlriyle ve çevreleriyle olan ilişkilerini inceleyen bilim dalı. |
Esnek doku
Kollajen liften çok esnek lif içeren bağdoku türü. |
Enterokolit
İnce ve kaim bağırsağı aynı zamanda etkileyen akut ya da kronik bir iltihabı sürece bağlı hastalık. |
Fokomeli
Kol ve bacaklann en az birinde uç parçasının eksik geliştiği doğumsal iskelet bozukluğu. |
Fantom kol - bacak
Kol ya da bacaklarının tümünü ya da bir bölümünü kaybedenlerde görülen bir olgu. |
Fibrosarkom
Kollajen lifleri üreten bağdoku hücrelerinin (fibroblastlann) çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü huylu tümör. |
Farmakoloji
İlaçları ve ilaçların canlı organizmalar üzerinde etkilerinhi inceleyen bilim dalı. |
Glikolipit
Genellikle hücre zarlarında bulunan, lipitlerin şeker moleküllerine kovalent bağlarla bağlanması ile meydana gelen bileşik lipit. |
Glikoliz
Glikozun laktata (süt asiline) yıkılması. |
Enterokolit
İnce ve kaim bağırsağı aynı zamanda etkileyen akut ya da kronik bir iltihabı sürece bağlı hastalık. |
Fokomeli
Kol ve bacaklann en az birinde uç parçasının eksik geliştiği doğumsal iskelet bozukluğu. |
Fantom kol - bacak
Kol ya da bacaklarının tümünü ya da bir bölümünü kaybedenlerde görülen bir olgu. |
Fibrosarkom
Kollajen lifleri üreten bağdoku hücrelerinin (fibroblastlann) çoğalmasıyla ortaya çıkan kötü huylu tümör. |
Farmakoloji
İlaçları ve ilaçların canlı organizmalar üzerinde etkilerinhi inceleyen bilim dalı. |
Glikolipit
Genellikle hücre zarlarında bulunan, lipitlerin şeker moleküllerine kovalent bağlarla bağlanması ile meydana gelen bileşik lipit. |
Glikoliz
Glikozun laktata (süt asiline) yıkılması. |
Hepatokolanjit
Karaciğer ve safra yollarına çeşitli yollarla ulaşan mik- roorganizmaların burada ve çevre dokularda yol açtığı akut iltihabi süreç. |
Hdl
Kolesterol fraksiyonu. HDL kolesterol. |
Hdl kolesterol
Yüksek yoğunlukla lipoproteinlerin (HDL) içerdiği kolesterol |
Hematokolpos
Himenin (kızlık zarı) doğumsal bir anomali nedeniyle delik olmamasına bağlı olarak görülen patolojik durum. |
Hemikolektonü
Kalınbağırsağın ağır patolojik süreçlere bağlı olarak işlev bozukluğu ya da doku Ölümü gösteren yansının (sol ya da sağ) cerrahi girişimle çıkanlması. |
Hiperkolesterolemi
Kanda kolesterol düzeyinin 250 mg/100 ml'nin üzerine çıkması. |
İritabl kolon
Kamın sol bölgesinde daha fazla olmak üzere kramp tarzı ağrılarla beliren sendrom. |
İleokolostomi
İleum (incebağırsağın son bölümü) ile kalınbağırsak arasında yeni bir bağlantı yolu oluşturmak amacıyla uygulanan cerrahi girişim. |
Jejunokolostomi
Jejunumun bir bölümünün kalınbağırsağın bir bölümüne bağlanması biçiminde yapılan cerrahi girişim |
Jel
Kolloit sıvıların yada sollerin pıhtılaşması ile oluşan pelte koyuluğunda madde. |
Jinekoloji
Kadın hastalıkları ile ilgili tıp dalı. |
K vitamini testi (koller testi)
Pıhtılaşma faktörlerinin eksikliğine yol açan nedenin belirlenmesi amacıyla uygulanan test |
Kortikoliberin
Orta hipotalamustaki nüronlarda üretilen ve kısaca CRF (Corticotropin Releasing Factor [Kortikotropİn Serbestleştirici Faktör)] olarak bilinen hormon |
Kanda kolestrol yüksekliği
Kolestrol, kanda, sinirlerde, beyinde, karaciğerde, dalakta, böbrek üstü bezlerinde ve safrada bulunan, yağ yapısında, kristal gibi beyaz görünümde bir maddedir.
Görevi dokulardaki su dengesini sağlamak, alyuvarları zehirlere karşı korumak, sinir dokularının dayanıklığını sağlamak ve deri altında, dışarıdan gelecek mikroplara karşı koruyuculuk yapmaktır.
100 gram kanda; 180-230 miligram kolestrol bulunur. Bu miktar normaldir. 230 miligram kolestrol miktarı, kanda kolestrolün yükselmiş olduğuna işarettir. Tedavi edilmezse; damarsertliği, beyin ve kalpteki ince damarların tıkanmasına neden olur.
Meydana Gelişi Böbrek üstü bezleri, husyeler, yumurtalıklar bünyenin ihtiyacı olan kolestrolü imal ederler. Ayrıca hayvansal yağlar, süt, yumurta ve bitkisel hormonlarla da kolestrol alınır.
Kanda, kolestrolün yükseldiğini anlamak için bir seri test yapmak gerekir. Ayrıca, hastanın cildinde oluşan sarı lekeler, göz altlarında beliren siyah halkalar, göz akında görülen sarı lekecikler, genel yorgunluk, iştahsızlık, hazımsızlık, baş dönmesi, baş ağrısı, görme zayıflığı, ağız acılığı, nefes ve ter kokusu kolestrolün yükselmiş olduğuna işaret olabilir |
Kanda kolestrol yüksekliği
Kolestrol, kanda, sinirlerde, beyinde, karaciğerde, dalakta, böbrek üstü bezlerinde ve safrada bulunan, yağ yapısında, kristal gibi beyaz görünümde bir maddedir.Görevi dokulardaki su dengesini sağlamak, alyuvarları zehirlere karşı korumak, sinir dokularının dayanıklığını sağlamak ve deri altında, dışarıdan gelecek mikroplara karşı koruyuculuk yapmaktır.100 gram kanda; 180-230 miligram kolestrol bulunur. Bu miktar normaldir. 230 miligram kolestrol miktarı, kanda kolestrolün yükselmiş olduğuna işarettir. Tedavi edilmezse; damarsertliği, beyin ve kalpteki ince damarların tıkanmasına neden olur. |
Kölemi
Kanda safra pigmentinin anormal olarak yüksek bulunmasıyla ilgili patolojik durum. |
Kol
Anatomide genellikle vücudun omuz ile dirsek arasındaki bölümünü anlatan terim; |
Kolajen
Doku hücrelerinin aralarındaki boşlukları dolduran, son derece esnek yapıdaki lifsi protein. Fibroblast denilen özel hücreler tarafından üretilen kolajen, yaşın ilerlemesiyle birlikte esnekliğini kaybetmeye başlıyor. |
Kolanjiyografî
Safra yollarının biçim ve işlevinin İncelendiği radyolojik yöntem. |
Kolanjiyom
Karaciğerde safra yollarını döşeyen hücrelerden kaynaklanan tümör. |
Kol-baş atardamarı
Aorttan çıkan bir atardamar kolu. |
Kol-baş toplardamarı
Göğsün en Üst ve ön bölümünde bulunan, sağda ve solda yerleşmiş, büyük toplardamar gövdeleri. |
Koledok (ana safra kanalı)
Uzunluğu yaklaşık 4 cm, çapı da 5-6 mm olan ve karaciğerden gelerek safrakesesinde toplanan safranın taşınmasını sağlayan kanal. |
Koledokografî
Ana safra kanalını (koledok) incelemek için uygulanan radyolojik teknik. |
Koledoktomi
Karaciğer dışı safra yollarına yapılan bir girişini sırasında ana safra kanalının açılmasına yönelik cerrahi işlem. |
Kolekalsiferol
D vitaminleri |
Koleksiyonomani
Çeşitli nesneleri arayıp bulma ve titizlikle toplayıp saklamaya dayanan çok yaygın bir mani biçimi. |
Koleksiyonum
Çeşitli nesneleri biriktirme eğilimi. |
Kolektomi
Kalınbağırsağın bütününün ya da bir bölümünün çıkarılmasına yönelik cerrahi girişim. |
Koleperiton (bilyer peritonit, safra peritoniti)
Safranın kann zarı boşluğuna yayılmasıyla ortaya çıkan iltihaplanma. |
Kolera
Kolera vibriyonu denilen mikropların meydana getirdiği en tehlikeli bulaşıcı hastalıklardan biridir. Daha ziyade, su, kanalizasyon ve tuvalet durumu elverişli olmayan çevrelerde görülür.Kolera mikrobu içme sularına karışan sularla yayılıp, salgın haline gelir. Ayrıca hastaların dışkısı, kusmuğu ile bulaşır. Kolera mikrobu bulaşmış yiyecek maddeleri de hastalığın yayılmasına neden olur. Korunmak için, meyve ve sebze bahçeleri hiç bir zaman lağım suları ile sulanmamalıdır. Lağım sularının, içme sularına karışması engellenmelidir. Yiyecek ve içecekler sinek, böcek ve fare giremeyecek yerlerde saklanmalıdır. Yemeklerden önce ve tuvaletten çıktıktan sonra eller mutlaka sabunlu suyla yıkanmalıdır. |
Kolera
Bağırsaklarda görülen akut bir enfeksiyon hastalığıdır. Vibrio cholerae adlı bir bakterinin yol açtığı bu hastalık
Belirtiler
Bu hastalık ağrısız sulu bir ishal, bulantı ve kusmayla başlar. Beslenme bozukluğu olan kişilerde belirtiler çok daha ağır seyreder. Hızla dehidrasyon ve tedavi edilmezse yüzde 50 oranında ölüm görülür.
Tanı
Tanı öykü ve klinik bulgularla ve kan tetkiklerle konur.
Tedavi
Ölüm riski bu kadar yüksek olan ve bugün hâlâ binlerce insanın ölümüne yol açan koleranın tedavisi aslında fazlasıyla basittir. "Oral rehidrasyon tedavisi" (ağızdan sıvı tedavisi) olarak da adlandırılan tedavi ile kolera hastaları kısa sürede sağlıklarına kavuşabililer. Bu tedavide, kaybedilen su ve elektrolit (sodyum, potasyum, klor, bikarbonat) kaybını yerine koyabilmek ve normal beslenemeyen hastaya enerji sağlayabilmek amacıyla, hastaya vücudun normal sıvı-elektrolit dengesine eşdeğer (izotonik) bir tür tuz ve glikoz karışımı içirilir. Herhangi bir şey içemeyecek durumda olan daha ağır hastalara (toplam hastaların yaklaşık %10-20'si) ise karışım damardan verilir. Durumu çok ağır ve acil olan hastalara ise tetrasiklin vb. antibiyotiklerle antibakteriyel tedavi uygulanır.
Öneriler
Her şeyden önce su kaynaklarının ve içme suyunun temiz olması çok önemlidir. Eğer kullanılacak suyun temizliğinden şüphe varsa, suyun önce kaynatılıp sonra kullanılması daha sağlıklı olacaktır. Dışkıların hijyenik bir biçimde yaşama ortamından uzaklaştırılması, düzgün bir kanalizasyon sistemi çok önemli bir faktördür. Pişmemiş yiyeceklerin yenmemesi, çiğ gıdalardan uzak durmak ve özellikle çiğ balık ve kabuklu deniz ürünlerinin tüketilmemesi koleraya karşı korunmak için önemlidir.
Her ne kadar bazı ülkelerde kolera aşıları mevcut olsa ve uygulansa da (Dukoral, Mutacol vs.), bu aşıların hastalığa karşı güçlü bir bağışıklık geliştirdikleri söylenemez. Geçmişteki kolera aşılarından daha iyi bir bağışıklığa neden olsalar ve daha az yan etki barındırsalar da, bu aşılar hâlâ ideal seviyeye ulaşamamıştır ve bu yüzden de birçok ülkede kullanılmamaktadır. İdeal bir kolera aşısı için yapılan araştırmalar hâlâ devam etmektedir. |
Kolerez
Karaciğer hücrelerinde safra üretiminin artması. |
Kolesistektomi
Cerrahi girişimle safrakesesinin alınması. |
Kolesistit
Akut ya da kronik safrakesesi iltihabı. |
Kolesistografi
Safrakesesinin biçimini ve işlevsel durumunu saptamak amacıyla yapılan radyolojik inceleme. |
Kolesistokinin
İnce bağırsaktan salgılanan ve karaciğeri uyaran hormon. |
Kolesistokinin-pankreozimin
CCK-PZ kısaltılmasıyla gösterilen hormon. |
Kolesistokolanjiyografi
Safra yollannı İnceleme yöntemi. |
Kolesistostomi
Sağ üst karın kadranı düzeyinde safrakesesinin vücut yüzeyine açıldığı cerrahi işlem |
Kolestaz (safra göllenmesı)
Onikiparmakbağırsağına yetersiz miktarda safra ulaşmasıyla ilişkili belirti (eşanlamlı olmamakla birlikte tıkanma sanlığını da içerir). |
Kolesteatom
Ortakulak boşluğunda, daha ender olarak şakak kemiği boşluğunda ya da öteki kafa kemikleri boşluğunda ortaya çıkan hastalık |
Kolesterol
Hayvansal ve bitkisel yağların içerisinde bulunan, karaciğer tarafından sentez edilen bir maddedir. Kanda normalden fazla bulunması halinde, damar sertliğine neden olur, ve bazanda safra pigmentleri ile birleşerek safra taşlarının oluşumunda rol oynar. |
Kolesterol ester
Kolesterolün yaklaşık yüzde 60-70'i karaciğerden salgılanan LCAT (lesitinkolesterol-asütransferaz) adlı bir enzimin etkisiyle esterleşmiş bir biçimde bulunur. |
Kolesteroloz
Bir bozukluk sonucunda dokularda kolesterol birikmesi. |
Koli basili
Escherichia coli |
Kolik
Ortasında boşluk veya kanıl bulunan bir organ aniden oluşan kasılmanın neden olduğu şiddetli ağrı |
Kolimetri
Suda bulunan koli basili sayısının belirlenmesi. |
Kolinerjik lifler
Asetilkolin(*) adlı maddeyi salgılayarak uyarıyı sinir uçlarına ileten sinir lifleri. |
Kolinesteraz
Serumda (yalancı kolinesteraz), alyuvarlarda ve sinir dokusunda bulunan bir enzim. |
Kolit
Kalınbağırsağın iltihaplanmasıyla ortaya çıkan hastalık. |
Kollajen
Kemiğin, kıkırdağın ve bağ dokusunun içinde oluşan fibröz bir protein. Vücudun çok önemli bir yapı taşıdır. İçinde kollajen olmayan organ ya da doku yoktur. Dokular için önemli bir destek yapısıdır, çevresinde hücreler yaşar ve fonksiyon görürler. Kollajen hastalığı, eskiden bağ dokusu hastalığı için kullanılan bir terimdir. |
Kollajenozlar (kollajen doku hastalıktan)
Birbirinden çok farklı belirtilerle ortaya çıkmasına karşın tümünde lifsi bağdoku lezyonları görülen hastalıkların ortak adı. |
Kollar ve bacaklar
Gövde iskeletine bağlanan vücut uzantıları. |
Kollodyon
Piroksilinin (çözünebilir pamuk barutu) alkol ve eterde çozünmesiyle elde edilen ve yara tedavisinde kullanılan sıvı madde. |
Katekolamin
Sinir uyarılarının iletilmesinde görev alan, adrenerjik alıcıları uyardıklarında sempatik sistemin uyarılmasına bağlı etkilere benzer etkilerin oluşmasını sağlayan ve biyolojik etkinliği olan maddeler. |
Kolloid
Parçacık büyüklüğü 1-100 mm olan madde |
Katekolamin dozajı
Kan ya da idrarda adrenalin ve noradrenalin düzeyinin Ölçülmesi. |
Kolobom
Gözküresinin altındaki yapılarda bir yarık bulunması biçiminde ortaya çıkan doğumsal oluşum bozukluğu. |
Kolon Kanseri
Kolo - Rektal kanserler A.B.D. de her iki cinsde en sık görülen 2. kanser türüdür. Yılda ortalama 140.000 kişi hastalığa yakalanmakta ve yılda ortalama 60.000 kişide bu hastalıktan kaybedilmektedir.
Belirtiler
Genelde olguların büyük çoğunluğu 45–50 yaş üzerindeki kişilerde görülmektedir. Bu Nedenle; 45–50 yaş üzerindeki kişiler Anne, baba, kardeş gibi yakın aile bireylerinde kolorektal kanseri veya polipleri olanlar, Uterus ( rahim ), over ( yumurtalık ) veya meme kanseri olan kadınlar, Ülseratif Kolit veya Crohn gibi hastalıkları olanlar. Rektumdan kan gelmesi ( rektal kanama ), gaitanın kanla bulaşık olması, Tuvalete çıkma alışkanlığında değişiklik Gaitanın eskiye oranla incelmesi, Kabızlık İshal durumlarının ortaya çıkması, Sık sık tuvalete çıkma isteği, buna rağmen tam boşalamama hissi, Karında gaz ağrıları, Kansızlık (anemi), İzah edilemeyen zayıflama Bu belirtilerin herhangi birinin 1 - 2 hafta devam etmesi veya aralıklarla tekrarlaması durumunda mutlaka hekime başvurulmalıdır.
Tanı
Tarama amaçlı kolonoskopi uygulamalarına risk nedeni olan ilk kanser olgusunun başladığı yaştan beş yıl önce veya 50 yaşında başlamalıdır. Kişiler uygulanacak tarama programına hekimleriyle birlikte karar verebilir, kendilerine uygun bir tarama programını benimseyebilirler. Her yıl gaitada gizli kan testi yapılabilir. Bunun için 3 adet gaita örneğinde gizli kan aranır. Bir tanesinde gizli kan bulunması kişinin tüm kalın barsağının değerlendirilmesini gerektirir. Her 5 yılda bir 60 santimetrelik kolonoskopi ve her yıl gaitada gizli kan testi Kolo -Rektal kanserlerde kesin teşhis barsak içerisindeki tümörden endoskopik yöntemlerden ( Rektoskopi, Fleksibl Sigmoidoskopi, KOLONOSKOPİ ) biriyle yapılacak tetkik ve alınacak parçanın patolog tarafından mikroskobik tanısı ile konur.
Tedavi
Kolo-Rektal kanserlerin esas tedavisi tümörlü kısmın ameliyatla çıkarılması ve barsak pasajının sağlanması için çıkarılan kısmın alt ve üst uclarının tekrar karşılıklı ağızlaştırılmalarıdır.Kolonlar uzun olduğu için bu işlem kolaylıkla uygulanabilir. Ancak REKTUM kanserlerinin tedavisinde bu durum biraz farklıdır. Rektum kısa bir organ (15 cm) olması nedeni ile özellikle anüse yakın yerleşim gösteren tümörlerde ( anüs girişinden 5-6 cm yukarıda) , hastalıklı kısımın çıkarılmasını temin için anüsün tamamen çıkarılıp, iptal edilerek kolon, karın duvarına ağızlaştırılır ( KOLOSTOMİ ). Daha önceleri çok daha sıklıkla uygulanan bu yöntem, günümüzde gerek teknolojik gelişmeler ( Stappler aleti vs.) ve gerekse bu konuda eğitilmiş ve deneyim kazanmış özellikle Kolo - Rektal cerrahi ile uğraşan cerrahlar tarafından yapılan ameliyatlarda çok az sayıda hastaya uygulanmaktadır.Bazen kolostomi rektumda yapılan ameliyatın iyileşmesini sağlamak için geçici olarak ( birkaç ay ) yapılabilir. Daha sonra bu kolostomi kapatılır. Ameliyata ek olarak, rektum tümörlerinde bazen ameliyattan önce, bazen ameliyattan sonra gerek olursa RADYOTERAPİ de yapılabilir . Kolon tümörlerinde radyoterapinin yeri yoktur. Her iki organın tümörlerinde ameliyattan sonra duruma göre KEMOTERAPİ yapılabilir. Anüs kanserlerinde genellikle radyoterapi tercih edilmektedir. Bazı durumlarda Cerrahi tedavide yapılabilir.
Öneriler
Son laboratuar, epidemiyolojik ve klinik çalışmalar doğrultusunda kanser gelişiminin önlenmesinde etkili bulunan bazı diyet önerileri ileri sürülmüştür Meyve sebze tüketimi günde 5 veya üzeri porsiyona çıkarılmalıdır. Diyette posa alımı günde 30 gr. üzerinde olmalıdır. Yağ tüketimi alınan total kalorinin % 30?undan daha aşagıda olmalıdır. Gıda hazırlama ve yüksek derecede pişirme metotları değiştirilmelidir. Pişirme dereceleri düşürülmeli ve suda pişirme tekniği ile yemekler yapılmalıdır. Vitamin takviyesinden ziyade çeşitli gıdalar almaya çalışılmalıdır. Alkol tüketimini yılda 8 litre altına indirilmelidir. Tahıl ürünleri günde 6 porsiyon veya daha fazla alınmalıdır. İdeal vucut ağırlığı korunmalıdır. Baharatlı, salamura, turşu, tuzlanmış veya tütsülenmiş gıdaların alımı en aza indirilmelidir. Besin katkı maddeleri iyi kontrol edilmeli ve gıdaların kontaminasyonu önlenmelidir. |
Koloni
Aralarında işbölümü yapan tek hücreli organizmaların bir araya gelerek topluluk oluşturmaları. |
Kolonoptoz
Kalınbağırsağın aşağıya doğru yer değiştirmesine yol açan hastalık. |
Kolonoskopi
Anüs (makat) kanalından optik lifli esneyebilir bir aletle girilerek tüm kalınbağırsağın görülmesini sağlayan inceleme yöntemi. |
Kolorektal
Kolon ve rektumla ilgili. |
Kolostomî
Bağırsakta bulunan maddelerin dışarıya boşaltılması amacıyla, kalınbağırsağın, karın duvarında bir ağızla geçici ya da kalıcı olarak dışarı açılması. |
Kolostrum
Gebeliğin dördüncü ayından itibaren memelerden salgılanan ve doğumdan sonra 2-3 gün daha devam ederek yerini gerçek süte bırakan sarımtırak beyaz sıvı. İçinde bulanan antikorlar bebek için oldukça yararlıdır. |
Kolpoperineoplasti
Dölyolu duvarlan ve apış arası kaslanna eski sağlamlığını kazandırmak amacıyla yapılan jinekolojik cerrahi girişim. |
Kolposel
Dölyolu duvanmn, dölyolu boşluğuna doğru çıkıntı yapması. |
Kolpositoloji
Dölyolu salgısı içindeki hücrelerin mikroskop altında incelenmesi ilkesine dayanan tanısal araştırma yöntemi. |
Kolpositolojik formül
Dölyolu salgısmdaki çeşitli mukoza hücrelerinin yüzdelerini belirten formül. |
Kolposkopi
Kolposkop adı verilen bir aygıtla dölyolu kanalı ve döl-yatağının buraya bitişik bölümünün İncelenmesi yöntemi. |
Koltukaltı
Kol ile gövde arasında yer alan anatomik boşluk. |
Koltukaltı bölgesi
Göğüsle üstkol arasında yer alan, koltukaltının(*) tabanını oluşturan anatomik bölge. |
Kolumella
İçkulakta bulunan koni biçiminde kemiksi yapı. |
Kolun kas-deri siniri (nervus musculocutaneous)
Kol sinir ağının (brakiyal pleksüs) son dalından kaynaklanan ve kol kasları İle kol derisinin uyarılarım sağlayan sinir. |
Kolüri
İdrarda safra bulunması. |
Lanolin alkol
Alerjiye saf lanolinden daha az neden olduğu sanılan ve lanolinden elde edilen bir yumuşatıcı. |
Le testi
Kollajen doku hastalıkları grubundan sistemik kızartılı lupus(*) hastalığının tanısında kullanılan test. |
Melankoli
Ağır depresyon durumu. |
Miyasteni
Kolay yorulmayla ortaya çıkan kas zayıflığı. |
Mezokolon
Kalınbağırsağın karnın arka duvanna tutunmasını sağlayan karın zarı (periton) parçası. |
Mukolitik
Mukus'u eriten anlamındadır. Yani, akciğerlerde oluşan ve katılığı nedeniyle çıkarılmakta güçlükle karşılaşılan mukus'un (balgam) kıvamını azaltarak, atılmasını sağlayan ilaçlar. |
Megakolon
Kalınbağırsağın tümünün ya da bir bölümünün anormal olarak genişlemesiyle ortaya çıkan patolojik durum. |
Narkolepsi
Önüne geçilemiyecek kadar şiddetli uyuma eğilimi. |
Osilografi
Kol ve bacak atardamarlanndaki hastalıkların tanısında kullanılan aletli inceleme yöntemi. |
Osilometri
Kol ve bacak atardamarlanndaki hastalıkların tanısında kullanılan ve osilometre adındaki bir alet aracılığıyla kan başmandaki dalgalanmaları ölçmeye dayanan inceleme yöntemi. |
Omurga (vertebral kolon)
İskeletin gövdeyi taşıyan ekseni. |
Omuz
Kolların gövdeye tutunduktan bölge. |
Onikoliz
Tırnağın kısmen ya da genel olarak yatağından oynaması. |
Onkolog
Onkoloji ile uğraşan bilim adamı. |
Onkoloji
Tümöral oluşumlarla ilgili bilim dalı. |
Önkol
Kolun dirsek eklemiyle bilek arasında kalan bölümü. İ |
Perikolesistit
Safrakesesini çevreleyen dokuların iltihabı. |
Papanikolau testi
PAP-test |
Parakolpos
Dölyolunun iki kenarında, küçük leğende yer alan anatomik yapılar bütünü. |
Parasempatik sinir sistemi
Kolinerjik sistem de denir. İstem dışı iç organ sinirlerine, hareket ve duyu sinirlerinderı ayn bir sinir sistemi oluşturur. Vejetatif sinirler de denen bu sinirler göze, tükürük bezlerine, bronşlara, mide ve bağırsaklara, mesaneye, penise, damarlara vb. giderler Birbirine karşıt etki yapan iki bölüme ayrılırlar: Sempatik ve parasempatik sinir sistemleri. Örneğin, sempatik beta sinirleri bronşları açar, parasempatik sinirlerse daraltır; sempatik sistem kalbi hızlandırır, parasempatik yavaşlatır vb. Sempatik sistem de iki bölüme aynlır: Alfa ve beta. Alfa sinirleri gibi etki yapan ilaçlara alfa agonist, beta gibi olanlara beta agonist, parasempatik etki yapanlara kolinerjik denir. Bunların karşıt etki yapanlarına alfa veya beta bloker ve antikolinerjik denmektedir. Sempatik sinirlere adrenerjik de denir. |
Psikoloji
insanın hem bilinç durumlarını, hem de yöneliş ve davranış biçimlerini inceleyen bilim dalı. |
Psödokolinesteraz
Karaciğer tarafından salgılanan bir enzim. |
Rektokolit
Düzbağırsak ve kalınbağırsağı birlikte etkileyen akut ya da kronik iltihabi süreç. |
Perikolesistit
Safrakesesini çevreleyen dokuların iltihabı. |
Papanikolau testi
PAP-test |
Parakolpos
Dölyolunun iki kenarında, küçük leğende yer alan anatomik yapılar bütünü. |
Parasempatik sinir sistemi
Kolinerjik sistem de denir. İstem dışı iç organ sinirlerine, hareket ve duyu sinirlerinderı ayn bir sinir sistemi oluşturur. Vejetatif sinirler de denen bu sinirler göze, tükürük bezlerine, bronşlara, mide ve bağırsaklara, mesaneye, penise, damarlara vb. giderler Birbirine karşıt etki yapan iki bölüme ayrılırlar: Sempatik ve parasempatik sinir sistemleri. Örneğin, sempatik beta sinirleri bronşları açar, parasempatik sinirlerse daraltır; sempatik sistem kalbi hızlandırır, parasempatik yavaşlatır vb. Sempatik sistem de iki bölüme aynlır: Alfa ve beta. Alfa sinirleri gibi etki yapan ilaçlara alfa agonist, beta gibi olanlara beta agonist, parasempatik etki yapanlara kolinerjik denir. Bunların karşıt etki yapanlarına alfa veya beta bloker ve antikolinerjik denmektedir. Sempatik sinirlere adrenerjik de denir. |
Psikoloji
insanın hem bilinç durumlarını, hem de yöneliş ve davranış biçimlerini inceleyen bilim dalı. |
Psödokolinesteraz
Karaciğer tarafından salgılanan bir enzim. |
Rektokolit
Düzbağırsak ve kalınbağırsağı birlikte etkileyen akut ya da kronik iltihabi süreç. |
Radyoekoloji
Radyason ve ekolojik sistem arasındaki ilişkiyi inceleyen bilim dalı. |
Skolyoz
Omurganın yana doğru eğrilmesi. |
Skolyoz (skoliosis)
Omurganın sağ veya sola doğru eğrilikleri ile karakterize şekil bozukluğu. |
Sigmoit kolon
İnen kolon ve rektum (düzbağırsak) arasında bulunan kalınbağırsak bölümü. |
Sarkolemma
Kas telini saran zar. |
Sirkumdüksiyon (dairesel hareket)
Kol ya da bacak gibi bir organın, tepesi eklem noktasında ve tabanı organın serbest ucunda kalmak üzere havada bir koni çizme hareketi |
Skoleks
Yassısolucanlar (Platyhetminthes) filumundan şeritler (Cestoda) sınıfını oluşturan asalak solucanların baş bölümü. |
Toksikolojî
Özel olgu ve durumlarda canlıların işlevlerine ve varlığına zarar verebilecek, zehirli maddelerin kökenini, yapısını, Özelliğini, belirlenmesini ve etki mekanizmalarını inceleyen bilim dalı. |
Tortikollis
Bir bozukluk sonucu başın yana eğili olması. |
Trousseau belirtisi
Kol atardamarının sıkışmasıyla elde oluşan kasılma. |
Üreterokolostomi
idrar kesesi İşlevini görmek üzere oluşturulan bağırsak bölümüne üreten (idrar borusu) bağlamak amacıyla uygulanan cerrahi girişim. |
Valgus
Kol, bacak gibi bir organın ya da bir organın bölümünün anormal biçimde dışa bükülmesiyle ortaya çıkan durumu belirten terim, örneğin başparmak, diz ya da dirsek valgusu söz konusu olabilir. | << Geri
| |
|