:: Sağlık Ansiklopedi >> Tik
Abdominoplastik
laparoplastik |
Aortik anevrizma
Aort damarının her hangi bir bölümünde görülen genişleme. |
Alyuvar ozmotik direnci
Alyuvarlar giderek azalan yoğunluktaki tuzlu eriyiklere daldırıldıklarında, zarlarının parçalandığı görülür. |
Artiküler
Eklemlerle ilgili olan. |
Artiküler**
Eklemlerle ilgili olan. |
Adrenokortikotrop hormon (kortikotropin)
ACTH kısaltmasıyla gösterilen, hipofizin Ön bölümündeki bazofil hücrelerin ürettiği protein yapısında hormon. |
Asemptomatik
Belirti vermeyen. |
Astigmattık
Kornea (saydamtabaka) yüzeyindeki bir bozukluk sonucu oluşan gözün kırma kusuru; bu nedenle parlak, ışıklı bir noktanın görüntüsü, retina (ağtabaka) üzerine düşmez. |
Antibiyotik
İnfeksiyon hastalıklarının tedavisinde kullanılan ilaçlar. |
Akustik direnç (ses direnci)
Sesin yayılma ortamında karşılaştığı direnç. |
Akustik maküla
İçkulağın zarsı labirentindeki kırbacık(*) ve keseciğin (*) duvarlarında bulunan oluşumlara verilen ad. |
Antidifiretik hormon (adh)
Hipotalamusun ürettiği bir hormon. |
Akustik sinir
İşitme siniri. |
Antidiüretik hormon
Böbreklerden suyun geri emilmesini sağlayan ve hipofizin arka lobundan salgılanan hormon. |
Anti-dna antikorlar
Üretildikleri organizmanın hücresel DNA'sına karşı tepki gösteren öz antikorlar. |
Anti-herpes simples 2 antikoru
Genellikle üreme organlarında yerleşen tip 2 herpes simplex virüsüne karşı oluşan antikorlar. |
Antikardiyolipin antikorlar
Özel bir fosfolipid türü olan kardiyolipine karşı gelişen antikorlar. |
Antikodon
tRNA'daki üçlü baz dizilişi. |
Antikor
Plazma hücreleri tarafından üretilen ve vücuda giren mikroplarla savaşımda rol oynayan proteinler. İmmünglobülinler (Ig) antikorlarla eşanlamda kullanılır. |
Antinükleer antikorlar
Üretildikleri organizma hücrelerinin çekirdeklerine karşı tepki gösteren özantikorlar. |
Antinükleer antikorlar (ana)
Lupus ve skleroderma gibi ağ dokusu hastalıkları""nda hastaların kanında sıklıkla bulunan antikorlar. Vücuttaki dokulara zarar verebilirler." |
Antinükleer antikorlar **
Lupus ve skleroderma gibi "bağ dokusu hastalıkları"nda hastaların kanında sıklıkla bulunan antikorlar. Vücuttaki dokulara zarar verebilirler. Arterit: Arterlerin (atardamarların) inflamasyonu (iltihaplanması), örneğin, poliarteritis nodosa |
Anti-rh antikorlar
Rh sistemi, her insanın kan grubunu oluşturan antijen yapısının bir bölümüdür. |
Anti-rozeol ıgm antikorları
Kandaki varlığı kızamıkçık enfeksiyonunun geçirilmekte olduğunu gösteren antikorlar. |
Antiseptik
Mikropları, yani insan, hayvan ve bitkilerin dokularına yerleşerek hastalığa yol açan bakteri, virüs, mantar gibi tek hücreli asalak canlıları yok etmek sağlıklı yaşamın temel koşullarından biridir. Antiseptik, antibiyotik ve dezenfektan gibi değişik adlarla anılan birçok madde bu amaçla geliştirilmiştir. Ama genel olarak mikrop"" öldürücüler denen bütün bu maddelerin bazı özellikleri ve kullanımları farklıdır." |
Antiseptiklerin tarihi
İnsanlar, mikrop kuramının"" bulunmasından yüzyıllarca önce neden ve nasıl etki yaptığını bilmeksizin antiseptikleri kullanıyorlardı. Örneğin çiğ etin bol tuz ve baharatla yoğrularak sucuk biçiminde saklanması, sebzelerin yoğun bir tuz ve limon ya da sirke çözeltisi içinde bekletilerek turşu yapılması, bakterileri büyük ölçüde yok ederek bu besinlerin bozulmasını önlüyordu. Bugünkü antiseptikler ise Louis Pasteur'ün değerli çalışmalarının ürünüdür." |
Antistatik
Statik elektrik birikimini önleyen madde. |
Antitiroit antikorlar
Tiroit hücrelerinin antijenlerine (mikrozom) ve tiroitİn ürettiği koloitin bazı bileşenlerine (tiroglobülin) karşı tepki gösteren özantikorlar (bak. özbağışıklık). |
Antitoksoplazma antikoru (total)
Toksoplazmozdan sorumlu bir protozoon olan toksop-lazmaya karşı antikor. |
Antitoksoplazma ıgm antikoru
Özgül bir antitoksoplazma antikoru. |
Bakteriyostatik
Bakterileri öldürmeden onların üremesini durduran herhangi bir fiziksel, kimyasal ya da biyolojik etken. |
Biyotik potansiyel
Bir populasyonda ölümlerin en az, çoğalmaların en yüksek düzeyde olması sonucu populasyonun en çok artma oranı. |
Burun tıkanıklığı
Saman nezlesi ve sinüzitte görüldüğü gibi, başka bir hastalığın da belirtisi olabilir. |
Burun tıkanıklığı
Saman nezlesi ve sinüzitte görüldüğü gibi, başka bir hastalığın da belirtisi olabilir. |
Diüretikler
İdrar çıkışım artıran maddeler, îdrar söktürücüler olarak da bilinir. |
Divertikül
Kalınbarsakların çeperinde yıllar içinde oluşan küçük baloncuklara divertikül adı verilir.
Belirtiler
Karında genellikle solda, bazen sağda ağrı ve hassasiyet, ateş yükselmesi genelde ilk şikayetlerdir. Nadiren iltihabi hadisenin süratle ilerlemesi durumunda genel durum bozukluğu ve şok görülebilir.
Tanı
Divertikülit sırasında muayene, kan tetkikleri ve batın tomografisi ile teşhis rahatlıkla konur. İltihabi durum geçtikten sonra hastaya mutlaka kolonoskopi adı verilen endoskopik tetkik yapılmalıdır. Bu yöntemle kalınbarsağın tamamının içi ayrıntısı ile görülür. Yaşanan hadisenin divertiküllere bağlı olup olmadığı kesin olarak anlaşılır.
Tedavi
Hafif vakalarda antibiyotik tedavisi ve ağızdan gıda alımının azaltılması veya kesilmesi ile durum düzelir. Ağır vakalarda hastanede damardan antibiyotik tedavisi ve damar yolu ile beslenme gerekebilir. İltihabi sürecin barsak delinmesine yol açtığı az sayıda vakada acil cerrahi müdahale gerekebilir.
Öneriler
Doktorunuz tavsiyelerine uyunuz. |
Divertikülit
Divertikül duvannda oluşan iltihap. |
Divertiküloz
Herhangi bir iç organda çok sayıda divertikülün bulunması. |
Diyagnostik
Bir tanıyı gerçekleştirmek için uygulanan yöntemle tümüne verilen ad. |
Dezoksikortikosteron
Böbreküstü bezi kabuğunun glomerül katmanınca üretilen mineralokortikoit hormon. |
Diyetetik
Beslenme düzenlerini inceleyen tıp dalı. |
Dizartikülasyod
iki kemiğin eklem uçlarının birbirinden ayrılması. |
Diabetik Koma
Daha ziyade şeker hastalarında görülür. Nedeni, insülin verme zamanını geçirmek, gerektiğinden az miktarda insülin vermek, bağırsak iltihabı, bademcik iltihabı, grip veya iyileşmeyen yaralardır. |
Dekortikasyon
Bir organı saran seröz kılıfın bâzı patolojik olaylara bağlı olarak büzülerek ya da çevredeki dokulara yapışarak ilgili organın işlevlerini engellemesi durumunda başvurulan cerrahi girişim. |
Distikyaz
Kirpiklerin bir gelişim bozukluğuna bağlı olarak gözkapağı kenarında iki sıra halinde yerleşmesi. |
Düz kas karşıtı antikorlar
Vücudun düz kas hücrelerindeki normal yapıtaşlanna karşı oluşan özantikorlar. |
Emetik
Kusmayı uyaran madde. |
Epileptik eşdeğerler
Karmaşık belirtili kısmi sara nöbetlerinin bazı biçimlerini tanımlamak için kullanılan terim. |
Erotik
Cinsel istekliliği uyandırıcı. |
Enterohepatik dolaşım
Bağırsaktaki bakterilerin safradaki pigmentler üzerindeki etkisiyle oluşan biIİnojenlerin kısmen bağırsak mu-kozasınca yeniden emildiği ve toplardamar dolaşımı ile karaciğere ulaştığı fizyolojik mekanizma. |
Elektrodiyagnostik
Sinir-kas hastalıklarının tanısında kullanılan bir inceleme tekniği. |
Enteropatik artrit
İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir. |
Enteropatik artropati
İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir. |
Elektrokortikografi
Kafatasının delinip sertzarın (dura mater) açılmasından sonra beyin kabuğuna uygulanan elektrotların bu bölgede yol açtığı elektrik potansiyellerinin kaydedilmesi tekniği. |
Fıtık
Vücudun herhangi bir organının; genellikle bağırsağın, kaslar arasındaki zayıf bir noktadan dışarı çıkmasına fıtık denir. Fıtık olan yerde, şişlik görülür. Öksürünce veya ıkınınca büyür.Ağır işler yapmaktan, öksürmekten ve ıkınmaktan, hoplayıp zıplamaktan kaçınmak gerekir. Ameliyat olunmayacaksa, fıtıkbağı kullanmak faydalıdır. |
Fıtık
Vücudun herhangi bir organının; genellikle bağırsağın, kaslar arasındaki zayıf bir noktadan dışarı çıkmasına fıtık denir. Fıtık olan yerde, şişlik görülür.
Öksürünce veya ıkınınca büyür. Ağır işler yapmaktan, öksürmekten ve ıkınmaktan, hoplayıp zıplamaktan kaçınmak gerekir. Ameliyat olunmayacaksa, fıtıkbağı kullanmak faydalıdır. |
Fıtık korsesi (fıtık bağı)
Kann bölgesindeki fıtıkları tespit etmek İçin kullanılan, bir kemer ve yastıkçıklardan oluşan aygıt. |
Filogenetik sıflandırma
Canlıların akrabalık derecelerine göre sınıflandırılması. Doğal sınıflandırma. |
Glikokortikoit hormonlar
Böbreküstü bezinde yapılan steroit hormonların üç grubundan biridir. |
Göz Tiki
Aniden ortaya çıkan, fakat önemli olmayan bir durumdur. Alışkanlık spazmı da denir. nedeni, yorgunluk, üzüntü, heyecan ve yaşlılarda adale zafiyetidir. Yapılacak ilk iş, istirahat etmektir. |
Göz tiki
Aniden ortaya çıkan, fakat önemli olmayan bir durumdur. Alışkanlık spazmı da denir. nedeni, yorgunluk, üzüntü, heyecan ve yaşlılarda adale zafiyetidir.Yapılacak ilk iş, istirahat etmektir. |
Glütamik oksalâsetik transaminaz (got)
GOT kısaltmasıyla belirtilen enzim. |
Genetik
Kalıtım ile uğraşan bilim dalı. |
Genetik kod
mRNA boyunca üçlü gruplar halinde bulunan ve protein sentezleme sırasında üretilen aminoasit dizilerinin düzenini belirleyen nükleotid dizileri. |
Genetik kod (genetik şifre)
Nükleik asit molekülündeki azotlu bazlann diziliş sırası. |
Hemostatikler
Kanamanın durdurulması için kullanılan çeşitli araçlara verilen ad. |
Hepatik
Karaciğerlerle ilgili. |
Hepatik sarılık
Bir virüsün neden olduğu karaciğer iltihabıdır. Karaciğer hücreleri şişer ve safra yolları tıkanır. Belirtileri, yavaş yavaş görülür. Hastada ateş, iştahsızlık, ishal ve kusma vardır. En çok görülen sarılık çeşidi budur. |
Hepatikoduodenostomi
Om'kiparmakbağırsağı ile karaciğerin safra kanalının ağızlaştmlarak birleştirilmesinden oluşan cerrahi girişim. |
Hepatit a antivirüs antikoru (total)
Hepatİt A virüsüne karşı antikorlar. |
Hepatit a antivirüs ıgm antikoru
epatit A virüsü enfeksiyonunun başlamasından sonra bir hafta içinde ortaya çıkan ve düzeyi 60-80 gün sonra azalan antikor. |
Hemolitik sarılık
Kandaki alyuvarların tahrip olması sonucu safra, kana karışır. Hastanın idrar rengi normal, büyük tuvaleti ise koyudur. |
Hiperkortikosürrenalizm
Böbreküstü bezlerinin aşın çalışması. Bak. hipersürrenalizm. |
Dekortikasyon
Bir organı saran seröz kılıfın bâzı patolojik olaylara bağlı olarak büzülerek ya da çevredeki dokulara yapışarak ilgili organın işlevlerini engellemesi durumunda başvurulan cerrahi girişim. |
Distikyaz
Kirpiklerin bir gelişim bozukluğuna bağlı olarak gözkapağı kenarında iki sıra halinde yerleşmesi. |
Düz kas karşıtı antikorlar
Vücudun düz kas hücrelerindeki normal yapıtaşlanna karşı oluşan özantikorlar. |
Emetik
Kusmayı uyaran madde. |
Epileptik eşdeğerler
Karmaşık belirtili kısmi sara nöbetlerinin bazı biçimlerini tanımlamak için kullanılan terim. |
Erotik
Cinsel istekliliği uyandırıcı. |
Enterohepatik dolaşım
Bağırsaktaki bakterilerin safradaki pigmentler üzerindeki etkisiyle oluşan biIİnojenlerin kısmen bağırsak mu-kozasınca yeniden emildiği ve toplardamar dolaşımı ile karaciğere ulaştığı fizyolojik mekanizma. |
Elektrodiyagnostik
Sinir-kas hastalıklarının tanısında kullanılan bir inceleme tekniği. |
Enteropatik artrit
İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir. |
Enteropatik artropati
İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir. |
Elektrokortikografi
Kafatasının delinip sertzarın (dura mater) açılmasından sonra beyin kabuğuna uygulanan elektrotların bu bölgede yol açtığı elektrik potansiyellerinin kaydedilmesi tekniği. |
Fıtık
Vücudun herhangi bir organının; genellikle bağırsağın, kaslar arasındaki zayıf bir noktadan dışarı çıkmasına fıtık denir. Fıtık olan yerde, şişlik görülür. Öksürünce veya ıkınınca büyür.Ağır işler yapmaktan, öksürmekten ve ıkınmaktan, hoplayıp zıplamaktan kaçınmak gerekir. Ameliyat olunmayacaksa, fıtıkbağı kullanmak faydalıdır. |
Fıtık
Vücudun herhangi bir organının; genellikle bağırsağın, kaslar arasındaki zayıf bir noktadan dışarı çıkmasına fıtık denir. Fıtık olan yerde, şişlik görülür.
Öksürünce veya ıkınınca büyür. Ağır işler yapmaktan, öksürmekten ve ıkınmaktan, hoplayıp zıplamaktan kaçınmak gerekir. Ameliyat olunmayacaksa, fıtıkbağı kullanmak faydalıdır. |
Fıtık korsesi (fıtık bağı)
Kann bölgesindeki fıtıkları tespit etmek İçin kullanılan, bir kemer ve yastıkçıklardan oluşan aygıt. |
Filogenetik sıflandırma
Canlıların akrabalık derecelerine göre sınıflandırılması. Doğal sınıflandırma. |
Glikokortikoit hormonlar
Böbreküstü bezinde yapılan steroit hormonların üç grubundan biridir. |
Göz Tiki
Aniden ortaya çıkan, fakat önemli olmayan bir durumdur. Alışkanlık spazmı da denir. nedeni, yorgunluk, üzüntü, heyecan ve yaşlılarda adale zafiyetidir. Yapılacak ilk iş, istirahat etmektir. |
Göz tiki
Aniden ortaya çıkan, fakat önemli olmayan bir durumdur. Alışkanlık spazmı da denir. nedeni, yorgunluk, üzüntü, heyecan ve yaşlılarda adale zafiyetidir.Yapılacak ilk iş, istirahat etmektir. |
Enterohepatik dolaşım
Bağırsaktaki bakterilerin safradaki pigmentler üzerindeki etkisiyle oluşan biIİnojenlerin kısmen bağırsak mu-kozasınca yeniden emildiği ve toplardamar dolaşımı ile karaciğere ulaştığı fizyolojik mekanizma. |
Elektrodiyagnostik
Sinir-kas hastalıklarının tanısında kullanılan bir inceleme tekniği. |
Enteropatik artrit
İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir. |
Enteropatik artropati
İnflamatuvar barsak hastalığı ve romatizmal hastalığın bir arada bulunması, örneğin, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Deformite ve kıkırdak yıkımı bu artrit tipinin özelliği değildir. |
Elektrokortikografi
Kafatasının delinip sertzarın (dura mater) açılmasından sonra beyin kabuğuna uygulanan elektrotların bu bölgede yol açtığı elektrik potansiyellerinin kaydedilmesi tekniği. |
Fıtık
Vücudun herhangi bir organının; genellikle bağırsağın, kaslar arasındaki zayıf bir noktadan dışarı çıkmasına fıtık denir. Fıtık olan yerde, şişlik görülür. Öksürünce veya ıkınınca büyür.Ağır işler yapmaktan, öksürmekten ve ıkınmaktan, hoplayıp zıplamaktan kaçınmak gerekir. Ameliyat olunmayacaksa, fıtıkbağı kullanmak faydalıdır. |
Fıtık
Vücudun herhangi bir organının; genellikle bağırsağın, kaslar arasındaki zayıf bir noktadan dışarı çıkmasına fıtık denir. Fıtık olan yerde, şişlik görülür.
Öksürünce veya ıkınınca büyür. Ağır işler yapmaktan, öksürmekten ve ıkınmaktan, hoplayıp zıplamaktan kaçınmak gerekir. Ameliyat olunmayacaksa, fıtıkbağı kullanmak faydalıdır. |
Fıtık korsesi (fıtık bağı)
Kann bölgesindeki fıtıkları tespit etmek İçin kullanılan, bir kemer ve yastıkçıklardan oluşan aygıt. |
Filogenetik sıflandırma
Canlıların akrabalık derecelerine göre sınıflandırılması. Doğal sınıflandırma. |
Glikokortikoit hormonlar
Böbreküstü bezinde yapılan steroit hormonların üç grubundan biridir. |
Göz Tiki
Aniden ortaya çıkan, fakat önemli olmayan bir durumdur. Alışkanlık spazmı da denir. nedeni, yorgunluk, üzüntü, heyecan ve yaşlılarda adale zafiyetidir. Yapılacak ilk iş, istirahat etmektir. |
Göz tiki
Aniden ortaya çıkan, fakat önemli olmayan bir durumdur. Alışkanlık spazmı da denir. nedeni, yorgunluk, üzüntü, heyecan ve yaşlılarda adale zafiyetidir.Yapılacak ilk iş, istirahat etmektir. |
Glütamik oksalâsetik transaminaz (got)
GOT kısaltmasıyla belirtilen enzim. |
Genetik
Kalıtım ile uğraşan bilim dalı. |
Genetik kod
mRNA boyunca üçlü gruplar halinde bulunan ve protein sentezleme sırasında üretilen aminoasit dizilerinin düzenini belirleyen nükleotid dizileri. |
Genetik kod (genetik şifre)
Nükleik asit molekülündeki azotlu bazlann diziliş sırası. |
Glütamik oksalâsetik transaminaz (got)
GOT kısaltmasıyla belirtilen enzim. |
Genetik
Kalıtım ile uğraşan bilim dalı. |
Genetik kod
mRNA boyunca üçlü gruplar halinde bulunan ve protein sentezleme sırasında üretilen aminoasit dizilerinin düzenini belirleyen nükleotid dizileri. |
Genetik kod (genetik şifre)
Nükleik asit molekülündeki azotlu bazlann diziliş sırası. |
Hemostatikler
Kanamanın durdurulması için kullanılan çeşitli araçlara verilen ad. |
Hepatik
Karaciğerlerle ilgili. |
Hepatik sarılık
Bir virüsün neden olduğu karaciğer iltihabıdır. Karaciğer hücreleri şişer ve safra yolları tıkanır. Belirtileri, yavaş yavaş görülür. Hastada ateş, iştahsızlık, ishal ve kusma vardır. En çok görülen sarılık çeşidi budur. |
Hepatikoduodenostomi
Om'kiparmakbağırsağı ile karaciğerin safra kanalının ağızlaştmlarak birleştirilmesinden oluşan cerrahi girişim. |
Hepatit a antivirüs antikoru (total)
Hepatİt A virüsüne karşı antikorlar. |
Hepatit a antivirüs ıgm antikoru
epatit A virüsü enfeksiyonunun başlamasından sonra bir hafta içinde ortaya çıkan ve düzeyi 60-80 gün sonra azalan antikor. |
Hemolitik sarılık
Kandaki alyuvarların tahrip olması sonucu safra, kana karışır. Hastanın idrar rengi normal, büyük tuvaleti ise koyudur. |
Hiperkortikosürrenalizm
Böbreküstü bezlerinin aşın çalışması. Bak. hipersürrenalizm. |
İdiopatik
Oluşumunda bir sebeb gösterilemeyen. |
İdiyopatik
Bilinen ya da gözlenebilen herhangi bir neden olmaksızın, birincil biçimde yerleşen patolojik süreçler ya da hastalıkları ifade etmek için kullanılan terim. |
İndol asetik asit
Bitkilerde büyümeyi teşvik eden bir çeşit hormon. |
İdyopatik
Açıklanamayan bir hastalık ya da durumla ilgili. |
İleus (bağırsak tıkanması)
Bağırsak içeriğinin sindirim kanalı boyunca hareketinin tam ve sürekli olarak durması. |
Kestik
Organik dokulara değdiğinde bozukluklara ve bunun sonucunda nedbe dokusu oluşumuna yol açan bazı maddelerin ortak adı. |
Kortikal bölgeler
Beyin korteksinin (kabuk) farklı yapı ve işlevdeki hücrelerden oluşan bölgeleri. |
Kortikoliberin
Orta hipotalamustaki nüronlarda üretilen ve kısaca CRF (Corticotropin Releasing Factor [Kortikotropİn Serbestleştirici Faktör)] olarak bilinen hormon |
Kortikosteroid ilaçlar
Adrenal bezlerinin yaptığı doğal kortikosteroid hormonlara benzer sentetik, iltihap karşıtı (anti-erıflamatuar) ilaçlar. Prednisone, dexamethasone, betamethasone, triamcinolone vb. |
Kortikosteroidler
Çoğunlukla steroidler"" olarak kısaltılan kortikosteroidler, örneğin kortizon, normalde vücutta bulunan bir grup hormondur ve vücudun metabolizması üzerinde bir çok etkileri vardır. Vücuda tablet ya da iğneyle dışarıdan verilmeleri vücuttaki dengeyi etkiler. Steroidler inflamasyonu kontrol etmede çok etkilidirler ve bazı hastalıkları hafifletebilirler. Yüksek dozda kullanılırlarsa yan etki oluştururlar |
Kortikosürrenal hormonlar
Böbreküstü bezinin korteksinden salgılanan, 19 ve 21 karbon atomlu, steroit yapısındaki hormonlar. |
Kortikoterapi
Böbreküstü bezinden elde edilen özütlerle uygulanan tedavi. |
Kortizon (17-hidroksi-ll-dehidrokortikosteron)
Günümüzde artık bireşim yoluyla da üretilen, böbreküstü bezi kabuk bölümünün salgıladığı hormon |
Koryoamniyotik zar
Dolütü Örten, amniyonf*) ve koryon(*) zarlarının birleşmesinden oluşan zar. |
Kist hidatik
Bazı organlarda (daha çok karaciger, akciğer , beyin) ekinokok adı verilen parazitlerin neden olduğu içi berrak su görünümünde kistler. |
Kostîkasyon
Kostik olarak bilinen örseleyici sıvı ya da katı maddelerin etkisiyle dokularda oluşan lezyonlar. |
Kusturucular (emetikler)
Organizmaya zarar vermeden kusmayı uyaran ilaçlara verilen ad. |
Lenfatik
Akkan damarlarına ait |
Lenfatik sistem
Vücutta lenf sıvısını dokulardan kan akımına taşıyan bir damar ağı. Vücudun immün sisteminde önemli rol oynar ve yabancı maddeleri (antijenler) süzen lenf nodları da (bezleri de) bu sisteme dahildir. |
Lenfatizm (lenfatik diyatez)
Lenf dokularının yaygın büyümesiyle ortaya çıkan, özellikle çocuklarda sık görülen özel yatkınlık. |
Laktik asit
Belirli bakterilerin etkisiyle, bazı şekerlerin fermantasyonu sonucu oluşan madde. |
Lentikon
Göz merceğinin yüzeylerinden birinde (genellikle arka yüzeyde) biçim bozulduğuyla beliren doğumsal oluşum kusuru. |
Mineralokortikoit hormon
Böbreküstü bezinin kabuk kısmından salgılanan ve öncelikle elektrolit metabolizmasını etkileyerek sodyumun vücutta tutulmasını, potasyumun da dışan atılmasını sağlayan steroit hormon |
Meraljia parestetika
Kalçanın dış yüzünde duyarlılık bozukluğuyla ortaya çıkan ve görece sık görülen bir rahatsızlık. |
Metastatik
Metastaz yapmış lezyona verilen isim. (Başka bir organdan atlamış tümöral oluşum) |
Manyetik rezonansla görüntüleme
Magnetic resonance imaging (MRI): Vücudun içinin resmini çizmek için yüksek frekanslı radyo dalgalarını kullanan bir görüntüleme türü. Vücut dokuları içindeki su moleküllerini saptayarak çalışır |
Monoklonal antikorlar
Doku kültüründe yapay olarak oluşturulan antikorlar, hastalıkla savaşmak için çok özgün olabilirler. |
Mr (magnetik rezonans)
Hücrelerin elektromagnetik potansiyelini değerlendirerek anatomik yapılan görüntüleme yöntemi. |
Meckel divertikülü
kalın barsaktaki bir divertikül |
Mukolitik
Mukus'u eriten anlamındadır. Yani, akciğerlerde oluşan ve katılığı nedeniyle çıkarılmakta güçlükle karşılaşılan mukus'un (balgam) kıvamını azaltarak, atılmasını sağlayan ilaçlar. |
Narkotik
Uyutucu, uyuşturucu. |
Nonartiküler romatizma
Eklemleri doğrudan etkilemeyen bir romatizmal hastalık tipi (artiküler = eklemle ilgili). |
Nükleer magnetik rezonans
MR |
Obstrüksiyon
Tıkanma, engel. |
Optik kiyazma (görme siniri çaprazı)
Kafa boşluğunda yer alan ve her iki görme sinirinin çaprazlaşmasından oluşan anatomik yapı. |
Optik sinir
Işık uyarılarını retinadan, bu uyarıların yorumlandığı beyne taşıyan sinir, görme sinir. |
Otoantikorlar
Mikroplar ya da virüsler yerine vücudun kendi hücrelerine karşı gelişen antikorlar. |
Ortostatik
Ayakta durmaya bağlı olarak gelişen olayları tanımlayan terim. |
Polikistik
Bazı organlarda çok sayıda içi sıvı ile dolu oluşumlara verilen addır. Polikistik böbrek, polikistik meme gibi. |
Polimiyalji romatika (pmr)
Aslında kaslarda inflamasyon olmadığı halde, kas ağrısına (miyalji) yol açan romatizmal bir hastalık. PMR'nin özelliği, özellikle omuz ve uyluklarda şiddetli ve ağrılı sabah sertliğidir. Ek olarak, kafatası damarlarında (arterlerinde) temporal arterit adı verilen bir inflamasyon (damar iltihabı) da bulunabilir. |
Peptik
Sindirim ya da pepsin enzimleriyle ilgili. |
Peptik ülser
Sindirim kanalını kaplayan dokuda delik bulunması. Nonsteroid antiinflamatuvar ilaçlar midede peptik ülsere neden olabilirler. |
Pankreatikografi
Pankreasın radyolojik olarak incelenmesi. |
Peristaltik
Sindirim sistemi gibi bazı organların çeperlerindegörülen ritmik ve kuvvetli kasılıp gevşeme hareketleri. Bu ritmik kasılma dalgalarıorgan içindeki maddeyi hareket ettirmeye yardımcı olur. |
Paralitik
Felç olan, felçli kişi. |
Paraneoplastiksendrom
Kanserli hastalarda tümör dokusundaki metabolizma sürecine ve bu dokudan salgılanan etken maddelere bağlı belirtiler. |
Parasempatik
Organların çalışmasına yavaşlatıcı etki yapan otonom sinir sisteminin bölümü. |
Parasempatik sinir sistemi
Kolinerjik sistem de denir. İstem dışı iç organ sinirlerine, hareket ve duyu sinirlerinderı ayn bir sinir sistemi oluşturur. Vejetatif sinirler de denen bu sinirler göze, tükürük bezlerine, bronşlara, mide ve bağırsaklara, mesaneye, penise, damarlara vb. giderler Birbirine karşıt etki yapan iki bölüme ayrılırlar: Sempatik ve parasempatik sinir sistemleri. Örneğin, sempatik beta sinirleri bronşları açar, parasempatik sinirlerse daraltır; sempatik sistem kalbi hızlandırır, parasempatik yavaşlatır vb. Sempatik sistem de iki bölüme aynlır: Alfa ve beta. Alfa sinirleri gibi etki yapan ilaçlara alfa agonist, beta gibi olanlara beta agonist, parasempatik etki yapanlara kolinerjik denir. Bunların karşıt etki yapanlarına alfa veya beta bloker ve antikolinerjik denmektedir. Sempatik sinirlere adrenerjik de denir. |
Parasempatik sistem
Otonom sinir sisteminin birbirine karşıt etki yaratan iki bölümünden biri. |
Psikosomatik hastalıklar
Vücudun çeşitli organ ya da sistemlerinde ruhsal etkilere bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar. |
Psöriyatik artrit
Bazen psöriyazisli hastaları etkileyen (%10'dan az hastada görülür) özel bir artrit tipi. Sıklıkla küçük eklemleri tutar ve ağrılı olabilir. |
Pankreatikografi
Pankreasın radyolojik olarak incelenmesi. |
Peristaltik
Sindirim sistemi gibi bazı organların çeperlerindegörülen ritmik ve kuvvetli kasılıp gevşeme hareketleri. Bu ritmik kasılma dalgalarıorgan içindeki maddeyi hareket ettirmeye yardımcı olur. |
Paralitik
Felç olan, felçli kişi. |
Paraneoplastiksendrom
Kanserli hastalarda tümör dokusundaki metabolizma sürecine ve bu dokudan salgılanan etken maddelere bağlı belirtiler. |
Parasempatik
Organların çalışmasına yavaşlatıcı etki yapan otonom sinir sisteminin bölümü. |
Parasempatik sinir sistemi
Kolinerjik sistem de denir. İstem dışı iç organ sinirlerine, hareket ve duyu sinirlerinderı ayn bir sinir sistemi oluşturur. Vejetatif sinirler de denen bu sinirler göze, tükürük bezlerine, bronşlara, mide ve bağırsaklara, mesaneye, penise, damarlara vb. giderler Birbirine karşıt etki yapan iki bölüme ayrılırlar: Sempatik ve parasempatik sinir sistemleri. Örneğin, sempatik beta sinirleri bronşları açar, parasempatik sinirlerse daraltır; sempatik sistem kalbi hızlandırır, parasempatik yavaşlatır vb. Sempatik sistem de iki bölüme aynlır: Alfa ve beta. Alfa sinirleri gibi etki yapan ilaçlara alfa agonist, beta gibi olanlara beta agonist, parasempatik etki yapanlara kolinerjik denir. Bunların karşıt etki yapanlarına alfa veya beta bloker ve antikolinerjik denmektedir. Sempatik sinirlere adrenerjik de denir. |
Parasempatik sistem
Otonom sinir sisteminin birbirine karşıt etki yaratan iki bölümünden biri. |
Psikosomatik hastalıklar
Vücudun çeşitli organ ya da sistemlerinde ruhsal etkilere bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklar. |
Psöriyatik artrit
Bazen psöriyazisli hastaları etkileyen (%10'dan az hastada görülür) özel bir artrit tipi. Sıklıkla küçük eklemleri tutar ve ağrılı olabilir. |
Radyodiyagnostik
X ışınlarını tanı amacıyla kullanan radyoloji dalı. |
Retiküler
Ağ gibi, ağ biçiminde. |
Retiküler doku (ağsı doku)
Ağ biçiminde dizilmiş liflerden oluşan doku. |
Retiküler oluşum (ağsı oluşum)
Soğanİlik (bulbus), Varol köprüsü ve orta beynin merkezi bölgelerinde yaygın bir alanda görülen sinir hücrelerinden oluşan yapı. |
Retiküloendotelyal sistem
Sitoplazmalannda çeşitli maddeleri (hücre artıkları, yabancı cisimler, mikroorganizmalar) sindirme özelliği bulunan, bağdokulardaki sabit ya da hareketli hücreler bütününden oluşan sistem; L. |
Retikülopati
Retikülosarkom ya da Hodgkin hastalığı gibi retikülo-endotelyal sistemi ilgilendiren hastalıkları belirtmek için kullanılan genel terim. |
Retikülosit
Olgunlaşmamış alyuvara verilen ad. |
Retikülositoz
Dolaşan kandaki retikülosit sayısının artması. |
Retikülum hücreli sarkom (retikülosarkom)
Çoğunlukla lenf dokularından kaynaklanan kötü huylu tümör. |
Refleks sempatik distrofi
Başlıca özelliği yanıcı nitelikte ısrarlı ağrıdır; hafif şekilleri oldukça sıktır - daha şiddetli formları sakatlayıcı olabilir ve tedavisi daha zordur. Değişik RSD formlarıyla ilgili diğer terimler şunlardır: Algodistrofi"", ""Sudeck atrofisi"" ve son zamanlarda ""Kompleks bölgesel ağrı sendromu"". |
Sgot (serum glütamik oksalasetik transaminaz)
glütamik oksalasetik transaminaz |
Somatik
Vücudun iç organlar dışındaki "çatısına" ilişkin yapılan belirten genel terim. |
Spermatik kordon
Kann zarı dışında teslis zarlarını, sperm kanalını, erbezi kesesine giren ve çıkan kan damarlarını, sinirleri İçeren kordon. |
Salpengotomi
Tıkanık dolyatağı borusunun (Fallop borusu) bir bölümünün alınmasına ve yeniden kanlanmanın sağlanmasından sonra, ağızların birleştirilmesine dayanan girişim (bak. salpengoplastİ). |
Sarkoplazmik retikulum
Çizgili kas lifinin endoplazmik retikulumdan (sitoplaz-ma içi zarsı ağyapı) gelişen kesecikler ağı. |
Sempatik sistem
Otonom sinir sisteminin, omuriliğin göğüs-bel bölümüyle bağlantılı olan bölümü. |
Septik artrit
Eklemin mikrobik iltihaplanması. Çoğunlukla nedeni bakteriyel infeksiyonlardır ve romatoid artritin bir komplikasyonu olabilir. Bununla birlikte, diğer artrit tipleri de bireyi septik artrite yatkın hale getirebilir. Semptomlar akut ağrı ve şişlik olabilir, çoğunlukla tek bir eklemi etkiler ama aynı anda bir kaç eklem de tutulabilir. Pnömoni (zatürree) veya cilt infeksiyonu da bu hastalığın özelliğidir. Genel olarak erkeklerde daha fazla görülür. |
Siyatalji (siyatik ağnsı)
Siyatik sinirin dağılım alanında sürekli ya da aralıklı, şiddetli ağrı ile ortaya çıkan hastalık. |
Siyatik
Kalça kemiğinin siyatik çentiği, siyatik atardamar, siyatik sinir, siyatik delik, siyatik diken gibi çeşitli yapıların adlandırılmasında kullanılan anatomik terim. |
Siyatik
Üst bacağın arka kısmı, arka bacağın dış tarafı ve siyatik siniri boyunca yayılan ağrıya siyatik denir. Ağrı, bazen birdenbire gelir. Bazen de yavaş yavaş ilerler. Otururken, kalkarken, uzanırken hareketler zorlukla yapılır. Belkemiğinin aşağı bölgesi, hassastır. Ağrılar yürürken, öksürürken ve gerinirken daha da artar. Halk arasında sinir romatizması da denir.Nedeni, omurlar arasında kıkırdak disklerin yerinden oynaması, yani disk kayması, omurganın alt bölümünün iltihaplanmış veya zedelenmiş olması, dizkapağı iltihabı veya sinir iltihabıdır.Tedavinin ilk şartı yatak istirahatidir. Ayrıca yatak altına kalın bir tahta koymalı, iki yastıktan fazla da yastık kullanmamalıdır. |
Siyatik sinir
Ayak ve bacakların duyu ve hareket sinirlerinin bir araya gelmesiyle oluşan, vücuttaki en kalın sinir. Bir dizi kök olarak omuriliğin tabınından çıkar ve pelvisten geçerek uyluğun arkasından devam eder. |
Serum glütamik oksalasetik traınsaminaz (sgot)
glütamik oksalasetik transaminaz |
Tik
Genellikle yüz, baş, boyun veya omuzda olan istemsiz kas kasılması. |
Tiksinti
Çeşitli nesne, durum ya da kişilere karşı oluşan iğrenme duygusu. |
Tortikollis
Bir bozukluk sonucu başın yana eğili olması. |
Total kızamıkçık antikorları
Kızamıkçık virüsüne karşı oluşan antikorlar. |
Ürtiker
Ürtiker, derinin çesitli bölgelerinde geçici olarak (<24 saat) deriden kabarik, baklava dilimi gibi, bazen daha küçük kabartilar seklinde gözlenen dermatolojik bir hastaliktir. Göz, dudak, genital bölge gibi mukoza ya da yari mukozalarda sislik olusursa Anjioödem adini almaktadir. Bu son durum acil müdahale gerektiren bir durumdur. |
Ürtiker (kurdeşen)
Sivilcemsi kızarık kabarcıkların ve şiddetli kaşıntının görüldüğü alerjik deri hastalığı. |
Zigomatik kemik (elmacık kemiği)
Üstçene kemiğiyle alın kemiği, şakak kemiğinin skua-ması ve kamamsı kemiğin büyük kanadı arasında bir köprü oluşturan yüz kemiği. | << Geri
| |
|